ALANYA İZLENİMLERİM

2

BEĞENDİM

ABONE OL

Turizm sektöründe gözümü ilk açtığım yerin Alanya olmasından dolayı, bu şehrin benim için ayrı bir yeri olduğunu belirtmek isterim.

Her ne kadar burada yaşamasam da Alanya’ya borcum olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden Alanya’yı takip etmeyi hiç bırakmadım ve her zaman mercek altında tuttum.

Hayatı boyunca turizm sektörün içinde olan birisi olarak, ekonomisinin ana lokomotifi turizm olan Alanya’nın, sektörde yaşadığı altın çağlarını geride bıraktığını, o günlere geri dönmek için herhangi bir planlama yapılmadığını, çaba sarf edilmediğini üzülerek ifade etmek istiyorum.

Ülkenin turizm politikasının yanında; Alanya’nın da turizm politikası olması gerektiği, hedeflerin belirlenmesi, bu hedeflere ulaşmak için planlamaların yapılması ve taviz verilmeden yapılan planların uygulanması kaçınılmazdır.

Kaçan treni yakalama şansımızı iyi değerlendirmek için yerel yönetimlere önemli görev ve büyük sorumluluklar düşmektedir. Yerel yöneticilerin bu konuda inisiyatif almaktan kaçınmamaları gerekiyor. İnisiyatif almaktan kaçınmaları durumunda, Alanya turizmi geri dönülmez bir yola girer ve sürekli geçmiş günleri aramak zorunda kalabilir.

Turizmin ülkemizde ilk başladığı yer olan Alanya’nın, iklimi, denizi, güneşi ile kumunun yanında paha biçilemez tarihi ve kültürel güzelliklere sahip olmasına rağmen geçmişte ağırladığı nitelikli ve ekonomisi güçlü turisti son yıllarda neden kaybetmeye başladığı sorunsalının sebep ve sonuç ilişkileriyle çok iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu kaybın sebepleri arasında bizlerin dışında gelişen, müdahale edemeyeceğimiz etkenler mutlaka vardır; ancak müdahale edemeyeceğimiz gelişmelerin etkilerini minimuma düşürmek yerel yöneticilerin elindedir.

Unutulmamalıdır ki bu etkenlerin dışında, müdahale edebileceğimiz, önceden tedbirlerini alabileceğimiz birçok konuda ilgililer, gerekli çalışmaları yapmakla sorumludurlar.
Öncelikle son yıllarda üzülerek görüyorum ki Alanya turizminin olmazsa olmazı apart oteller yıldan yıla yok oluyor. Alanya’da yaşayan herkesin uzun yıllar apart otellerin ekmeğini yediği unutulmamalıdır.

Apart otellerin yıkılması ya da tadilat yapılmak suretiyle 1+1 dairelere dönüştürülerek satılması, maalesef Alanya’da barınma sorununu çözmediği gibi bölge turizmine de en ağır darbeyi vurmaktadır.

Özellikle İskandinav ve bazı Avrupalı turistler için büyük öneme sahip olan apart otellerin yok edilmesine izin vermenin olumsuz sonuçları şimdiden hissedilmeye başlandı. Süreçte turizm çalışanları açısından da bunun olumsuzluklarının artarak devam edeceğine inanıyorum.
Her şeyin ekonomi üzerine kurulduğu bir dünya düzeninde, sahip olduğumuz bacasız fabrikaları kendi ellerimizle yıkıyoruz veya yıkılmasına göz yumuyoruz.

Peki, vatandaşlarımızın son yıllarda yaşadığı barınma sorununu bu yöntemle çözebiliyor muyuz? Gördüğüm kadarıyla maalesef çözemiyoruz. Aksine bu durum bazı açılardan daha da çıkmaza girmiş gibi görünüyor.

Herşey dahil sistemde gelen turistlerin ülkemiz ekonomisine daha fazla katkı sağlaması için otelden dışarıya çıkarmanın yoları aranırken; apart otellerin yok edilmesi, şehir içinde dolaşımı düşürerek, esnafa katkısı olmadığı için dolasıyla ülke ekonomisi için istenen katkıyı sağlamamaktadır.

Unutulmamalı ki, esnaf olmadan turizm olmaz. Turizmin olmazsa olmazlarından birisi de nitelikli esnaftır. Bir şehri sevdiren en önemli unsurlardan birisi de güler yüzlü, dürüst ve işini iyi yapan esnaftır.

Ne yazık ki, gelen turistin kişi başı harcamaları her geçen gün düşmektedir. Bu durumun esnafa vereceği zararın yanında, ücretli turizm çalışanları açısından da yapacağı olumsuz etki gözden kaçırılmamalıdır.

Ülkemizde, bugün itibariyle ücretli turizm çalışanlarının sayısının 1 milyon 250 bin dolaylarında olduğu, Alanya’nın da ücretli turizm çalışanı açısından, bu pastada ciddi bir payı olduğu unutulmamalıdır.

Alanya ve Alanya turizmi için, bu konuda yetkisi ve etkisi olan herkesin elini taşın altına koyması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Nitelikli yani ekonomisi iyi turisti Alanya’ya çekmek için konuyu sadece apart oteller özelinde de değerlendirmemek gerekiyor.

Hedefimiz belirli standartlarda yaşamaya alışmış, kaliteli turistleri Alanya’ya çekmekse; bu konudaki çalışmaların çok daha geniş açıdan değerlendirilmesi gerekiyor.

Bunun için öncelikle şehir disiplininin sağlaması gerekiyor. Kendimi hedeflediğimiz turistin yerine koyuyorum. Evet, iklimi, denizi, güneşi, kumsalları, tarihi ve saymakla bitiremeyeceğimiz birçok güzellikleri ile reddedemeyeceğim bir destinasyon Alanya.

Turist olarak yaşadığım ülkede belirli kurallara göre, iyi veya kötü belli bir hayat standardım var. Alanya’nın güzelliklerini yaşamak için eşimle, çocuklarımla buraya geliyorum ama maalesef kaldırımlarda yürüyemiyorum. Tüm dünyada kaldırımlar insanların yürümesi için dizayn edilmiş olmasına rağmen; Alanya kaldırımlarında Binbin’lerden, motorsikletlerden veya benzeri taşıtlardan dolayı güvenli bir şekilde yürümek mümkün değil.

Kaldırımların üzerinde, şehrin merkezinde anlam veremediğimiz gecekondu gibi yapılar; sahillerde, kaldırımlarda yer yer seyyar satıcılar, zorla satış yapmaya çalışan denetimsiz kişiler var. Böyle bir ortamla karşılaşınca, ben nasıl ülkeme döndüğümde arkadaşlarıma Alanya’ya gitmeleri için telkinde bulunabilirim veya bir sonraki sene tekrar tatilimi Alanya’da yapmayı nasıl düşünebilirim.

Görüyorum ki turizm sezonunun en yüksek olduğu bu dönemde bile devam eden inşaat çalışmaları var. Belediye bile yasağa kendi uymuyor ki, denetlesin. Sahiller ve yol kenarları inşaat molozlarıyla dolu. Niçin bu dönemde bu çalışmaların devamına izin veriliyor? Turizm bu şehrin önceliği değil mi?

Şehrin her köşesinde ve özellikle halka açık sosyal alanlarda, çocuk parklarında bile yerlere atılmış içki şişeleri gördüm ve çok üzüldüm. Buralarda alkol tüketilirse siz ailenizle, çocuklarınızla parklara gitmek ister misiniz?

Sorun alkol içilmesinde değil; sorun o kadar restaurant ve kafe varken, insanların huzur içinde vakit geçirmek isteyecekleri sosyal alanlarda alkol içilmesidir. Bu durum güven duygusu açısından da sorun olabiliyor.

Geçtiğimiz hafta haber bültenlerine ve sosyal medyaya düşen Alanya İskelesi’ndeki kavganın görüntüleri kan dondurucuydu. Bu olayı burada yaşanan küçük bir olay gibi görmemeliyiz.
Maalesef bu bir imaj kaybıdır, ayrıca reklamın iyisi kötüsü olmaz zihniyetinin devri biteli çok zaman oldu. Bu, medyaya yansıyan bir küçük bir örnek ama biliyorum ki medyaya yansımayan daha neler var. Örneğin, geçmiş yıllarda Alanya’yı stratejik bir destinasyon olarak benimseyen tur operatörlerinden son yıllarda hiç olumlu şeyler duymuyorum.

Bütün bu olumsuzluklar yetkililer tarafından ivedilikle ortadan kaldırılmazsa; kaçan treni yakalama şansımız tamamen ortadan kalkar.
Bu şartlarda esnafımızın da önümüzdeki yıllarda zor günler geçirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Alanya turizmini olumsuz etkileyen olayların ve olumsuz gelişmelerin önüne geçmek için empati yaparak, şehir disiplininin sağlanması, şehrin anayasasının belirlenmesi sadece burada ağırlayacağımız turistler için değil; Alanya’da yaşayan vatandaşlarımız için de çok büyük bir öneme sahiptir. Bu da ancak güçlü yerel yönetim ve vizyon sahibi yerel yöneticiler ile sağlanabilir.

Devamını Oku

ACİL TOPLANTI YAPILIP, VİZE SORUNU ÇÖZÜLMELİ

3

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye gibi bir ülkenin vatandaşlarına vize vermemek onları vuracaktır.

Brüksel’deki ilişkilerde Türkiye çok geride kaldı. Türkiye çok güçlü bir ülke. Tek eksiği kurumsal yaklaşımlarının olmaması.

Alman hükümeti yanlış yapılanmadan dolayı misafirin önünü kesiyor diye bildirirse hükümet düşer.

Alman halkının bu yaşananlardan haberi yok. Türkiye’nin vize konusunda Belçika’yı, Brüksel’i ayağa kaldırması gerekir. Türkiye’ye vize vermemek akıl dışı bir iş. Bu durum kasıtlı olarak Türk ekonomisine zarar veren bir durum.

Acil toplantı yapılıp sorunun dile getirilmesi gerekiyor. Türkiye’ye tazminat hakkı bile doğuyor. Ben olsam bu haksızlığı medya kanalı ile AB vatandaşlarına bildirirdim. Ayrıca örnek temsil etmesi için bir Türk vatandaşının AB’ye dava açmasını öneririm. Biz de burada kendisine destek oluruz.

TÜRKİYE OLMADAN AVRUPA KITASININ GÜVENLİĞİ SAĞLANAMAZ’

Rusya-Ukrayna arasında yaşananlar Türk turizmine yaradı. Milyonlarca Türkiye aşığı Rus, Türkiye ve Mısır dışında herhangi bir yere gidemiyor. Teknolojinin bu kadar ilerlediği modern bir çağda İkinci Dünya Savaşı benzeri bir olayın yaşanması varlıklı Avrupalıları çok ürküttü. Türkiye’nin stratejik konumu Türkiye’ye olağanüstü bir değer kazandırdı. Ukrayna-Savaşı’ndan dolayı belki Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne bile alabilirler diye düşünüyorum. Türkiye olmadan Avrupa kıtasının güvenliğini sağlamak neredeyse imkansız. Korku paradigmaları değiştirebilir.

‘İSKANDİNAV ÇOCUKLARI ALANYA GÜNEŞİ İLE BÜYÜDÜ’

İskandinavya pazarı Türkiye özellikle Alanya için çok önemli bir pazar. İskandinavlar Alanya’yı çok seviyorlar.

Tur operatörlerinin iflası durumunda kimsenin zarar etmemesi için yerel bir bankanın hesabında para toplanması çok önemli. Bu tür iflaslar otelcileri vuruyor.

Ticari yaşamını elinden alıyor.

Buna bir çözüm bulmak lazım. İskandinav pazarında büyük bir zarara uğradık. İmajımız böyle güzel bir yılda çok büyük bir zarar gördü. Bunu telafi edecek çalışmaların başlatılması lazım. Şu an hayatta olup ülkeyi yöneten 30-50 yaş arası İskandinav çocukların çoğu Alanya güneşi ile büyüdü. Onlara bir manevi borcumuz var.

İskandinavya’da dört şehirde çekilişler ve dostluk buluşmaları yapalım, onları Türkiye’de ağırlayalım.

Devamını Oku

MAYORKA´DA YENİ PLANLAMALAR

3

BEĞENDİM

ABONE OL
Mayorka’da bir yanda yaprak dökümü, diğer yanda müthiş yeni planlamalar

Dünya ekonomisinin ne hale geldiğini size yazmama gerek yok.

Dünya ekonomilerinin ateşleyici gücü Turizm!

Bunu zannedersem herkes artık anladı.

Turizm olmadan dünya dönmüyor.

Dünyanın bütün ülkelerindeki en tepe devlet adamlarından , en küçük mahallelerin muhtarlarına kadar herkes turizmin istihdama, yerel kalkınmaya ve genel ekonomiye verdiği katkıyı kendi cebinde hisseder hale geldi:

Turizm denince ülkemizde de kimsenin aklına ‘Bikinili sarışın turist kız’ gelmiyor artık, bilakis herkes hemen cüzdanına bakıyor, bütçesini yokluyor.

Turist olmayınca kollektif fakirlik başladı:

Heryerde, bizde de, onlarda da!

Sayılar ve rakamlar ortada:

Bütün ülkelerde sıkıntılar ve çözüm önerileri birbirine çok benziyor: Farklı olan ise ülkelerin çözüm için ayırabileceği bütçe. Burada da ‘yeni normalde’ küresel teşvik ve destek grafiği ülkeler arası değişim/gelişim ve dönüşüm yarışını yine parası olanların kazanacağına işaret ediyor.

Önce rakibimiz İspanya’da gerçekleşen kötü gelişmelere yer verelim, merak etmeyin, yazımız sona doğru daha moral verir, iyimser hale dönüşecek.

İspanyol şirketler eriyor: Kamuoyu tedirgin, piyasalar şokta.

İspanyolların kriz tecrübesi az, belkide hiç yok! Şimdi ise durum farklı: Antalya’nın rakibi Mayorka’da yaprak dökümü başladı. Binlerce şirket bir yıl içinde iflas etti ve piyasadan çekildi.

¡Oh Corona cruel, qué despiadada eres!

Ah zalim korona, ne kadar acımasızsın!

Dünyanın en önemli tatil destinasyonlarından Mayorka’da bir çok bar, restoran, spor, animasyon ve incoming şirketi pes etmek zorunda kaldı.

Korona krizinin yıkıcı etkisi yavaş yavaş su üstüne çıkıyor. Mallorca ve diğer Balear Adaları’nda bugün itibariyle bir önceki yıla göre 4.800’den fazla iş yeri kapandı.

İspanyol sosyal güvenlik otoritesi Seguridad Social’dan alınan verilere göre, dört adada bir yıl öncesine göre 42,808 şirketin 4.879’u kapandı. Bu rakamlara devamlı eklemeler yapılıyor.

Krizden en çok zarar gören gruplardan biri olan serbest meslek sahipleri bu rakamlara henüz eklenmedi.

Yıl sonu durum dahada çıplak olarak görüldüğünde, yıkımın büyüklüğü ortaya çıkacak.

Burada özellikle küçük perakende sektörünün krizden ağır bir şekilde zarar gördüğü anlaşılıyor. Bu alanda firma sayısı bir önceki yıla göre yüzde 14,7 azalırken, Restoran işletmeciliğinde bu sayı yüzde 12,5 civarında seyretti.

Ancak durum dahada kötüleşiyor: Kış ayları yaklaşıyor. Bir ankette göre, iş adamlarının yüzde 45’i kış aylarında iş yerlerini kapatacaklarını söyledi, bazıları ise bu “kapatma muhtemelen sonsuza dek olacak olacak“ dedi.

Otelcilik sektöründe, işletmelerin yüzde 17’si kaybedildi. Transfer ve incoming şirketlerinin sayısı ise bir yıl öncesine göre yüzde 21,6 azaldı.

Şimdi gözler Madrid yerine Brüksel’e çevrildi.

Daha doğrusu İspanyol turizmciler ve yerel otoriteler gözlerini ve umutlarını Avrupa Parlamentosu’nda görüşülmekte olan “Yeni Nesil AB” mega planına çevirdiler.

AB kasalarında sürdürebilir yeni nesil kalkınma projeleri için 750 milyar avro ayrıldı.

İspanya bu paradan en büyük dilimi istiyor 

Ekonomisinin temel dayanağı turizmimiz büyük zarar gördü diyen İspanyolları artık ilerideki turizm fuarlarından çok Brüksel´deki ilgili kurumların ofislerinde göreceğiz.

Parayı verin “Yeni nesil AB planı ile İspanyayı baştan sona yenileyelim!”

İspanya, ekonomisini iyileştirmesi için Brüksel tarafından 140 milyar euro tahsis edileceğini öğrenen İspanyol Başbakan Pedro Sánchez, “Avrupa fonları 2021’den 2026’ya kadar ülkeyi modernize etmek için kullanacağız, önümüzdeki altı yılda ülkemizin modernizasyonu için bir yol haritası oluşturduk; salgının sert darbesini büyük bir fırsata dönüştürmek istiyoruz“ dedi.

Sosyalist lider şöyle devam etti: “Bizim planımız bu destek ile kaybettiklerimizi GSMH’mıza geri kazandırmak değil, biz şimdi daha sürdürülebilir bir şekilde ekolojik ve dijital değişim el ele bir zihniyetle yeni bir büyüme modeli gerçekleştirmek istiyoruz.“

Burada örnek olarak İspanyol turizm sektörü adına meşhur otel zinciri Iberostar’ın ‘Değişim Dalgası” adı altında (Wave of Change) harika bir projelerini gösterebiliriz.

İberostar göre bu bir proje değil, bu daha ziyade bir sürdürebilirlik hareketi: “Proje bugün başlar yarın bitebilir, biz bir hareket başlattık ve bu anlayışı çok önemsiyoruz”.

İspanya turizminin ‘yeni normalde kilit anlayış”ı ‘Döngüsel Ekonomi’ olacak.

Bu konuda çalışmalar ve örnekler Avrupa ve İspanya’da artıyor.

Örnek: araştırmalara maddi ve manevi destek vererek doğal karışımlar ile mısır nişastasından sertleştirmiş yeni bir yenilebilir maddeyi devreye sokarak döngüsel ekonomi yaratılarak, yani üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşüm hedefleniyor.

İspanyollar ayrıca morali bozuk, yaşam sevinci düşük Avrupalı dostlarına , “siz çalışın, biz de sizi ‘yeni normalde, yeni konseptlerle‘ dinlendirmeye devam edelim!” çağrısını yeniliyorlar.

İspanyollar AB’nin kurulduğu günden bu yana AB nimetlerinden, desteğinden, kayağından ve sevdasından en çok faydalanan ülke oldu İspanya’ya verilen Avrupa fonlarının yaklaşık yarısı geri ödemesiz hibe şeklinde, diğer yarısı ise kredi şeklinde verileceğini öğrenince İspanyollar güçlü bir “oley!” çektiler.

Darısı diğer destinasyonların başına.

Devamını Oku

MÜNİH´TE SÖYLEDİKLERİM

3

BEĞENDİM

ABONE OL
Korona Günleri bizi yıprattı, yordu ve zorladı! Ancak tünelin sonunda ışık göründü! Korona sonrası yeniden oluşturulacak Avrupa seyahat piyasasında Türkiye ve Almanya lider ülkeler grubunun başını çekecek!

Son bir ayda 30’a yakın farklı tur operatörü ile buluştum,

Binlerce Seyahat acentası ile whatsApp ‘tan devamlı görüşüyorum:

Soran, öven, kızan, yardım isteyen, yardım eden, öneride bulunan binlerce meslektaşımız ile dert ortağı olduk.

Kayıplarımız büyük, ancak gelecek beklentimiz dahada büyük.

Bu süreçte çok kişi ile bu yaşadığımız yıkıcı günlerin tesirlerini görüştüm, tartıştım.

Düşüncelerim ve görüşmelerde aktardıklarım.

Tam elli yıldır Almanya’da yaşıyorum: 45 yıldır Türkiye Almanya arası turizmde çalışıyorum: Almanlar seyahate çıkmayı, tatil için başka ülkelere uçmayı bir kişisel vazgeçilemez, elinden alınamaz hak olarak görüyorlar, onlar için güneşe seyahat etmek adeta Kabe yolculuğu gibi kutsal. Bu ışık altında Almanya hakkında önemli bilgilere ve son verilere hızlıca bir bakalım.

Korona öncesi her yıl iki haneli büyüyen Alman tur operatörleri, 37 Milyar Euro ciro gerçekleşiyordu. Bu cironun 23 Milyar Avro’su, seyahat acentalar (Reisebüro) üzerinden gerçekleşmekteydi. Ayrıca tur operatörü kullanmadan direk, aracısız satış olarak ülkede uçak, tren ve otobüs biletleri ve otel rezervasyonları için 24 Milyar Avro’luk ciro yapılıyordu.

Bu rakamlara son yıllarda hızla artan online websitelerinin 8 Milyar Avro’luk cirosunu eklediğimizde, Almanya içi tatil ve seyahat satışları için hedeflenen 2019 cirosu 70 Milyar Avro’ya yaklaşmıştı.

Aynı zamanda dünyadan da Almanya’ya da turist akını her yıl hızla artmaktaydı. 2019 yılında Almanya’ya gelen yabancılar 92 milyon geceleme ile rekor kırarak, toplamda yabancı turistlerin Almanya’da 43 Milyar Euro bırakmışlardı.

Yani Korona öncesi Alman turizm sektörü tur, seyahat, bilet, konaklama, kongre, spor vs tüm ürün ve satışlarda toplam 150 Milyar Avro’luk bir pazar olarak karşımızda durmaktaydı.

Peki Türkiyenin bu muhteşem cirodan aldığı pay ne kadar du?

Otel, charter uçuşları, incoming, callcenter gibi tüm hizmetler için ülkemizdeki şirketlere Almanya’dan havale edilen fatura karşılığı meblağ sadece 3,2 Milyar Avro civarında. Bu dev pazardan 2019 yılında Türk otelleri için 2.5 Milyar Euro, Türk kökenli charter uçak şirketleri içinde 700 Milyon Euro’luk bir ciro öngörülüyor.

Bunun 1.9 milyarı Antalya’ya, 400 milyonu Ege’ye, 100 milyonu Anadolu’daki hizmetlere ödeniyor. Ne acıdır ki etnik pazarı çıkarırsak, sadece 60 Milyon Euro’luk bir ciro İstanbul otelleri için bekleniyor.

Antalya ve Ege sahillerinde 2.3 Milyar Avro’luk cironun yüzde seksenini sadece 240 otel paylaşıyor, yüzde 20’lik bölümü diğer binin üzerinde otellere düzensiz bir şekilde yayılıyor.

Almanya’da Türkiye’nin turist potansiyeli yüksek!

Hedefimiz yılda 10 milyon Alman ziyaretçi olmalı!

Almanya’dan gerçek bir büyüme yakalayamadık.

Son kırk yılda 81 bir milyon nüfusu olan Almanya’dan sadece 26 milyon Alman Türkiye’ye tatile geldi. Henüz 55 milyon Türkiye’yi henüz görmedi.

Turizm bakanlığımız Korona sonrası ilk etapta her yıl Almanya’dan 8 milyon turist hedefine ulaşmak için farklı boyutlarda ve konseptlerde çalışmalar başlattı.

Almanyadan ülkemize tatil için gelenlerin çoğunluğu müdavim veya Türkiye’yi iyi tanıyan müşteri; Sorun Türkiye’ye hiç gelmemiş, ödeme gücü yüksek yeni müşteri yaratmakta.

Alman pazarının derinlerinde çok farklı profilde ve segmentte milyonlarca henüz hiç dokunamadığımız müşteri saklı.

Mevcut tur operatörü üzerinden ulaşabileceğimiz müşteri gruplarına aşağı yukarı zaten ulaştık.

Buna paralel olarak Almanya’nın yaşlanan ve zenginleşen müşteri grubları var. Sosyal ve demografik yapının yaşam tarzını zaten değiştirdiği, birde şimdi Korona sonrası daha zinde ve sağlıklı bir yaşam ve tatil.için en uygun ülkelerin başında Türkiye geliyor:

Korona çok sıkıntı verdi, ancak ülkelerin ve destinasyon gücünüde piyasalara açıkça sergiledi:

Rakip ülkeleri Avrupa’nın korumacı siyaseti kurtardı, şimdilik!

Ancak gelecek sezonlar farklı olacak!

Gerek güvenli tatil açısından gerekse altyapısı ve fasiliteleri zengin otel çeşitliliği ve turizm işletmelerinin yüksek hizmet performans gücü açısından Almanya piyasalarında Türkiye geleceğin yaşam ve tatil ülkesi olarak çok daha ciddi kabul görmeye başladı.

Karşılıklı yeni projeler için yeni bir zaman başlıyor;

Müşterek birlikte çalışmalar ve projeler aşı bulunduktan sonra hızlanacak.

Hüseyin Baraner

Devamını Oku

ALMANYA`YA GELİŞİMİN 50. YILI

3

BEĞENDİM

ABONE OL

Güzel şeyler yaşadık.  Unutulmaz dostluklarımız var. Burada hayata tutunduk. Burada hayatı paylaştık.

Willy Brandt’ tan, Franz Josef Strauss’a, Helmut Schmidt’ten Gerhard Schröder’e, Helmut Kohl’den Angela Merkel’e kadar hepsini çok yakından tanıdım.  Görüştüm: Beraber yemek yedim.

Türk Alman ilişkileri hep zikzak yaptı, üzerinden devamlı rüzgâr esti.

Bizim hatalarımızı Almanya hep büyüttü. Kendi iç siyasetinde ucuz malzeme olarak kullanarak oy avcılığı yaptı.

Bizler ise Almanların dost tavsiyelerini hep küçümsedik.

Samimiyet sadece bir fotoğraflıktı.

Türkiye’yi tam olarak anlayan bir tane gerçek Alman siyasetçi tanımadım.

Almanya’yı tam olarak anlayan hiçbir Türk siyasetçi ile karşılaşmadım.

Hep iki tarafın basını üzerinden ivedi ve acele çözüm bekleyen konular bugüne kadar abartılı bir kalem ile gündeme geldi- gitti.

Bir gün mutlaka zaman bulup yaşadıklarımı yazacağım

Bugüne gelecek olursak:

Her şey ortada:

Almanlar bizim sektörü siyaset malzemesi yaptılar ve Türk turizmini ve milyonlarca sektörde çalışanımızın hakkını yediler, bizi büyük zarara uğrattılar.

Çok üzgünüm.

Devamını Oku