PAHALILIK İÇİN HÜKÜMETİ PROTESTO ETMELİYİZ!

PAHALILIK İÇİN HÜKÜMETİ PROTESTO ETMELİYİZ!
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Sosyal medyada hafta sonu kafe ve restoranları fahiş fiyatlardan dolayı protesto edelim filan diyenlerden, ekonomiyi bu duruma getiren hükümet ve yandaş muhalefet için böyle bir gösteri düzenleyecek “delikanlı “var mı?

2022-2023 yıllarını en zor geçiren işletmeler lokantalar ve seyyar yemek hizmetleri oldu. 2 yılda 4 bine yakın lokanta kapanmak durumunda kaldı.

Covit-19 döneminde kapalı kalmak zorunda kalan işletmelerin zararını hiç düşündünüz mü?

Peki dükkânı açık tutabilmek için kredi çekip borç batağına saplananlar için gösteri yapanınız oldu mu?

2019 senesinde 6,51 TL olan mazot, 2024’te yaklaşık 7 kat artarak 44 TL seviyesine geliyorsa…

2019 senesinde 20 TL verdiğiniz bir tabak yemeğe, 7 kat artarak 140 TL isteyen lokanta sahibi mi suçlu oluyor?

2019 senesinde bürüt asgari ücret 2.558 TL iken yaklaşık 8 kat artarak 20.000 TL olmuş ise …

2019 senesinde 3 TL olan bir bardak çay fiyatı bugün 24 TL olursa, kafe sahibi mi suçlu oluyor?

Geçin oraları!

Tek suçlu hükümet ve yapılan yanlışlara göz yuman muhalefet partileridir.

Siz hiç lokantadaki boş tabağın maliyetini düşündünüz mü?

Haftalık 45 saat çalışma süresinde, günde 12 saat açık duran bir işletmede haftada 6 gün iki vardiya eleman bulundurmak gerekiyor.

Kestiği faturadan KDV ödeyecek, kazandığı her kuruştan vergi verecek.

Her müşteriye fatura kesip, her elemanın SGK’sını düzenli yatırırsa günlük 500 müşterisi olan bir lokanta sizin önünüze koyacağı boş tabak karşılığında yaklaşık 40 TL isteyecektir.

Boş tabak! İçinde hiçbir şey olmadan maliyeti bu işte.

Boş tabağı size 40 TL’den seyrettiren hükümet ve yandaş muhalefet mecliste dururken, protesto için lokantayı seçmek nerden çıktı anlamadım.

Lokantayı boykot edeceğinize, Meclisin kapısında bir gösteri yapmak lazım gelmez mi?

Suçlu imalatçı, suçlu sebze satan manav, suçlu üç harfli marketler değil.

Asıl suçlu üç harfli siyasi parti liderleridir.

10 bin TL emekli maaşı alan biri olarak boykot yapanlara bir sorum olacak:

Bu para ile geçinilir mi?

Bir günde emekli maaşları için çağrı yapılsa da gitsek dikilsek hükümetin karşısına.

Bir porsiyon ıstakoz yemeye kalksak, soğuk mezesi filan maaş yetmez çay içmeye para kalmaz cebimizde.

Emekli senede bir gün ıstakoz yemesin mi?

Bu günkü kötü ekonominin ve daha kötü yarınlarımızın tek sorumlusu vardır.

Hükümet ve paralel muhalefet.

Gerisi hikâye!

Devamını Oku

HAVVA ANNEMİZ TEK TAŞ PIRLANTA İSTESEYDİ!

HAVVA ANNEMİZ TEK TAŞ PIRLANTA İSTESEYDİ!
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Henüz “tek taş “icat edilmemişti o yıllarda. Son marka cep telefonu yok, kuaför yok araba yok.

Her şey serbest kafana göre yiyip içiyorsun cennette. Teknoloji yok, aklına gelen her türlü yiyecek içecek beleş. Bulaşık derdi yok, çamaşır yok ütü yok.

Zaten üst baş giymeden dolaşıyorsun en çıplağından.

Yemek içmek derken de, her şey var ama seyrediyorsun. Görünce nefsin doyuyor fakat yemiyorsun.

Yesen çişin gelecek, fakat sende görünürde çiş yapacak bir organ yok.

Akşama kadar yalın ayak gezip dolaşıyorsun.

Bir yere kadar iyi fakat bir yerden sonra sıkar insanı!

“Doğrusu bundan önce Âdem’e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlılık) bulmadık.” Diyor yüce yaratan.

Şeytan da boş durmuyor ve vesvese vermeye devam ediyor. Meyveyi yerlerse Meleklerden olacaklarını filan anlatıyor sonunda da doğru söylediğine inandırmak için yemin ediyor.

““Ve onlara: ‘Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim…’ diye yemin etti.” (Â’râf, 21)

Hz. Âdem Allah’ın sözüne değil de Şeytanın doğru söylediğine inanıyor.

Allah dururken Şeytanın lafına inanan Hz. Âdem, Havva annemiz ile yasak meyvenin tadına bakmaya başlıyorlar.

“Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabb’inin emrinden çıktı da şaşırdı.” (Tâhâ, 20/121)

Rabbleri onlara: ‘Ben size o ağacı yasaklamadım mı? Ve şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?’ diye nidâ etti.” (Â’râf, 22)

Şimdi bir ortam düşünün, henüz tek taş pırlanta yok ve Havva annemiz lüks düşkünü değil.

Peki ya olsaydı?

Allah elleme demişken, Şeytanın lafının peşine gitmedi mi?

“Şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?’(Â’râf, 22)

Hz. Âdem şeytanın lafına güvenip onun yolundan gitmişse, senin siyasi liderinde “yamukluk “olma şansı hiç mi yok?

Hem de bu devirde yasak meyvesi olan ağaçlar çoğalmışken!

Eskiden aklını çelecek bir şeytan, gönlünü alacak bir “Havva” varken şimdi her yer dolmuş.

Siyasi liderinin Hz. Âdem den dürüst olacağını mı sanıyorsun?

Bu devir insanların kurallar ve yasaklarla sınandığı bir devir değil, açlık veya lüks bir hayat için terbiye edildiğimiz günler.

Ya ıstakoz yiyeceksin, manda yoğurduna Medine hurması katan bir parti liderinin Milletvekili gibi, ya da makarna.

Bir emekli olarak ekmek alamazken, beleş yasak meyve var desen;

Önce yaprağına kadar yer, sonra ısınmak için ağacını köküne kadar yakarım!

Şeytana da hiç suç atmam….

Sence liderin ne yapıyor, aç mı geziyor?

Emekliyi 10 bin TL maaş ile yokluğun kucağına iten hükümet ve yandaşları, şeytana yardım ve yataklıktan suçludur.

Değil uzaya çıkmak, Mars’a kadar gidip gelseler bile emeklinin bu durumunu unutturamazlar.

Hadi Hükümet 2028 seçimlerini kaybetmek için bu maaşa göz yumuyor diyelim!

Peki destek veren partiler neye hizmet ediyor.

10 bin TL emekli maaşı ile, açız aç….

Sende yaş gününde paylaşım yap “Çok yaşa liderim “diye.

Devamını Oku

EMEKLİYİM, CENNETİ GARANTİLEDİM!

EMEKLİYİM, CENNETİ GARANTİLEDİM!
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Sabaha kadar çalıp, akşama kadar dedikodu yapsam yine de cehennem yüzü görmeyeceğim. Bazı siyasetçiler gibi yetim malı yesem bile problem yok.

Din işleri yüksek kurulu ne demiş:

“Aklî dengesi yerinde olmayanlar, gusül, abdest, namaz vb. dinî vecibelerle yükümlü değillerdir”.

Akli dengesi yerinde olmayan bir kişi sorumlu tutulamayacaksa…

10 bin TL emekli maaşı alıp, sesimi çıkartmadan durduğuma göre akli dengem yerinde sayılamaz.!

Kısacası hayatın tadını çıkartıp haramlarla yaşamanın hiçbir cezası yok.

Tek sorun bazı haramların pahalı olması!

Akli sorumluluğum yok fakat günah işlemek için gerekli bütçeye sahip değilim.

Bu nasıl yaman çelişki, bu nasıl “özgürlük “.

10 bin TL emekli maaşı verip geçinmemizi bekleyenlerde “cennetlik “olabilirler mi?

İki seçenek var:

1-     Akli dengeleri yerinde değil

2-     Bile bile benim sürünmemi istiyorlar

Birde 2024 yılını “emekli yılı” ilan ettiler.

Emekli yılında durum bu ise, 2025’te başımıza gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.

Durum içler acısı, pazara gitmekten korkar olduk.

“Et” desen sadece rüyada görüyorum.

Dün gece rüya gördüm, kasap tezgâha dizmiş etleri.

Rüyada çiğ et görmek   sıkıntı ya da sorun, üzüntü, darlık demekmiş.

10 bin TL emekli maaşı alacaksın, rüyada bile darlık çıkacak.

Gülesim geliyor!

Kurban Bayramı’nda belki bir miktar tüketiriz.

Komşulardan kesen olursa tabi ki.

Bize kurban kesmek düşmez.

Para olmadığından değil, akıl sağlığım yerinde olmadığı için düşmez!

Bu dünyada yüzümüz gülmese de öbür dünyada durumlar iyi gözüküyor.

Bana bu rahatlığı sağladığı için başta AKP genel başkanı ve yandaşlarına gönülden teşekkür ediyorum.

10 bin TL emekli maaşı almama katkıda bulunan tüm muhalefet partilerini de kutluyorum.

“Allah sizden razı olsun “

 

 

Devamını Oku

TOPRAKSIZ TARIM, İNEKSİZ SÜT DEVRİ BAŞLADI!

TOPRAKSIZ TARIM, İNEKSİZ SÜT DEVRİ BAŞLADI!
3

BEĞENDİM

ABONE OL

İsrail merkezli Imagindairy adlı bir girişim, mağazalarını “ineksiz inek sütüyle” doldurmayı hedefliyor.

Ürettikleri sütün inek sütüyle aynı olacağı öne sürüldü.

Ahır yok, saman yok, inek yok fakat “süt” olacak demek istiyor.

İneğin yerini, süt proteini üretmeye programlanmış mantar ve diğer bitki mikroorganizmaları alacakmış.

Hadi süt işini hallettiler diyelim peki et ne olacak?

O işi de çözmüşler !

Canlı hayvanlardan hücrelerin toplanması, hücrelerin bir biyoreaktörde büyüyebilmeleri için besinlerle beslenmesi ve sonuçta tüketicilerin yiyebileceği bir ürüne dönüştürüyorlarmış.

Önümüzdeki yıllar içinde diğer besin maddelerini de üretmeleri an meselesi.

Geriye tek bir şey kalıyor, oda yeterli alım gücüne sahip tüketici kitlesi.

Ayda 10 bin TL emekli maaşı alanları düşünerek bu yatırımı yapmış olamazlar.

Ekonomik düzeyi yüksek bir emekli kitlesi üretmeleri de zor gözüküyor.

Demek ki bu hizmet zengin fakat istediği ürünü bulamayan bir kesim düşünülerek yapılmış. Fakat zenginse sütü marsta yetiştirip yine de satın alabilir. Fakirse zaten et yemek neyine.

Türkiye de zaten böyle bir problem yok. Üç kuruş emekli maaşı alınca gözünüz et veya süt ürünlerini görmüyor. Önünden geçtiğiniz balıkçı ne kadar yırtınsa da “Canlı canlı oynuyor “diye siz duymuyorsunuz.

Bunları düşününce cehenneme atılacakları tarif eden şu ayet aklıma geldi;

“Gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler.”

Aynı bu duruma gelmişiz de haberimiz yok! Eti görmüyor, satıcıyı duymuyorum.

İneksiz et ve süt üreten bir toplum, parasızlıktan satılanları görmeyen ya da satıcıların seslerini duymayan bir emekli.

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız sağır ve kör.

Eyyyy AKP, sen nelere kadirsin!

Yoktan var edenlerin karşısında, vardan yok olmaya yüz tutan bir emekli.

Ne yaman çelişki.

Seçimlere saatler kalmışken ne hükümet bu perdeden çalıyor nede muhalefet sürünen emeklinin derdine derman arıyor.

Çıkmış bir Millet vekili, “Geçinemeyen emekli pazarda limon simit satsın “diyor.

Biz emekli olunca geçinmek için simit satacaksak, niye bugüne kadar vekil yapmak için siyasetçi besledik ki?

30 sene prim ödeyen bir çalışan, emekli olunca limon satarak geçineceğini hiç düşünmemişti.

Bu hükümet yönetimi alırken, emekli olunca simit satıp geçineceksiniz asgari ücretli iseniz işten çıkınca akşamları kestane satarsınız demedi ki.

Dünya bizi kıskanacak, uzaya çıkacağız ve Memleket olarak Milli gelirimiz yükselecek dedi.

Şimdi bana 10 bin TL emekli maaşı aldın refah seviyen arttı diyen çıkarsa benim tek sözüm olacak;

Yalancının …!

Ender Özerdem

Devamını Oku

ASALAK SİYASETİN, PARAZİT SEÇMENLERİ!

ASALAK SİYASETİN, PARAZİT SEÇMENLERİ!
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Çapsız ve bilgisiz bir siyaset partisi olursanız , sistemden beslenip karnınızı doyurmayı nasıl başaracaksınız ?

İşe başlayınca çevrenizde sizin gibi beleşçilerden bir kadro kurmanız lazım.Sistemden hak etmeden geçinmeyi hedefleyen , şark kurnazı bir kitle lazım.Fakat bunları doyurabilmek içinde bir şey satmanız gerekiyor. Sermayesiz ticaret , din satmakla olur. Kısacası kafanıza göre cemaatlerin halktan topladığı paraları siyasi zeminde ayakta kalabilmek için “yiyeceksiniz “.

Ekip hazırsa toplumun bazı değerlerini sömürerek seçime gideceksiniz. Kazanıncaya kadar yılmak yok.

Her başarısız olduğunuzda aynı hatayı yapmadan tekrar yola çıkacaksınız. Size engel olan yargı ise yargıyı çürütüp tekrar baştan başlarsınız , ordu ise içine sızarsınız fakat dönmek yok.Devletin bu kansere direnen bütün organlarını felç ederek sinsice ilerleyeceksiniz.

Gerekirse her türlü yalana sarılarak , her elbiseyi giyerek gideceksiniz.

Diyelim ki yıllar sonra seçimi kazandınız ;

İşte asıl iş burada başlıyor. Size oy verecek ve sizden geçinecek bir kitle oluşturacaksınız.

Ekononomiyi gittikçe kötüye sokup , hak edene vermeden , hak etmeyeni besleyerek sürekli bir düzen kurmalısınız.

Hem parazit gibi yaşadığı sistemi öldürecek hemde bu ölüm gerçekleşene kadar “ortak yaşam “ biçiminde siyasetçisi ile birlikte karnını doyuracak seçmen kitlesi oluşturacaksınız.

Menfaat peşinde koşmak , torpil aramak, bencil olmak Milletin vergilerinden yardım alarak geçinmek normal gözükecek.

Kısacası “şark kurnazı “ bir kitle hayırlı olsun.

Mağdur gözükmek , işi bitene kadar ezik durmak en belirgin özelliklerdendir.Durumundan şikayet eder , yardımı alınca dua eder , işi olmazsa “ oy vermeyeceğim “ diyerek tehdit eder filan.

Parası olsa da, yardım gelmez diye korkusundan harcayamaz. Yemez , içmez gezmez ve bunları yapmamak için sahte bir din uydurur.

Bu tip seçmen eğitimin , kültürün de karşısındadır.

Beslenecek ortamı kaybetmemek için , besleyecek siyasetçiyi kazandırmak zorunda olduğunu da bilir.

“Tamam bizim parti hırsız da , kim var ki oy verecek “ söylemleri ile konuyu dağıtan bir kitle. Ekonomiyi bozup , Memleketi çıkmaza sokunca günlük bir dilim ekmeğe oy verecekler artacaktır.

Yine de arada bir bu seçmen tabakası uyarılmak ister; “Biz yoksak , sende yoksun”

Bu ortak yaşam şekli , yaşadığı ülkenin birikimleri tüketilinceye kadar hayatta kalır.

Sonra ülke ekonomik olarak çöker.

Genç nesil hayatta kalabilmek için her türlü yolu dener.

Kızlar da fuhuş , erkeklerde her türlü şeyi pazarlama yada çalma artar.

İşte bu noktaya geldiğimizde şark kurnazı seçmen mikrofonu alır; “Gençlerde ahlak namus kalmadı , israf arttı günahlarımızdan dolayı bu durma düştük Allah bizi cezalandırıyor .” der…..
Ulan kitapsız …

Soruları çalıp okul okurken , haksız yere torpille iş bulurken , hak yerken siyasetten zengin olurken Allahın sana gücü yetmedi mi?

Bir de bakarsınız ki , “Siyasal İslam “ gayrimeşru ilişkiden doğan yeni kitleyi “Kilise kapısına “ terk edip kaçmış.

Şimdiden yeni parti kurmaya başlarsanız 20 senede dediğim yere gelirsiniz. Yolunuz açık olsun!

Ender Özerdem

Devamını Oku