TÜRKİYE’DE GENÇLİK SORUNU (1)

ABONE OL
23:16 - 30/05/2023 23:16
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bizim eskiye olan merakımız masa sandalye, antika merakından değil, kitap-dergi ve broşür gibi matbuat merakından kaynaklanıyor.  Bu nedenle zaman, zaman kitap çalışmalarında geride kalan yazıların izini sürmeye ve geçen zamanın düşüncelerine erişmeye çalışıyoruz.

1965-66 yıllarında TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) tarafından yayınlanmış 14.dönem çalışma raporu hoş bir tesadüf eseri elimize geçti. Bir solukta okudum.  İhtiyaç duymamın nedeni, bugünün gençlerini anlamakta çektiğim zorluktan kaynaklanıyordu. Rapor tam tamına 146 sayfaydı ve o zamanki mürekkepli teksir makinesinde basılmış, sağlam bir cilt ve karton kapakla yıllara meydan okumasına vesile olmuştu.

Raporun başında Kemal Atatürk imzası ile konuşmasından alınmış bir metin bulunuyordu. Türkiye Milli Gençlik Teşkilatının bünyesinde Türkiye Milli Talebe Federasyonu, Türk Kadınlar Birliği, Türk Devrim Ocakları, Teksif, Türkiye İzciler Birliği gibi bağımsız kuruluşlar kurucu üye olarak yer almış, tanınmış bir kısım isimler çeşitli kurullarda görev alarak çalışmalarda bulunmuşlar.

Bugün maalesef bir Milli Gençlik Teşkilatımız yok. Askeri darbeler, müdahaleler, uzun gözaltılar, işkence dönemleri, sonrasındaki politik yapılanmalar gençlerin örgütlenmesine izin vermedi. Gençlerin bir araya gelmesi ve organize olmaları sanat ve spor müsabakaları dışında hoş karşılanmadı.

Gençlerin memleket sorunlarından uzak tutulmaları, aşırı akımların içinde yer almamaları istendiği için bugün depolitize bir yapı ile yaşları genç, ruhları ihtiyar bir kitle ile karşı karşıyayız. Son yıllarda sadece ülkemizde değil, dünyanın gelişmiş ülkelerinde yapılan araştırmalarda bize üzücü ve gelecekten endişe edici sonuçları işaret ediyor.

Gelelim rapora… Satır aralarında farklı düşüncelere rastlasak ta, o zamanki genç kuşağın sorunlarının da ayni olduğu, kurulan bunca devlet dairesi, komisyon, bakanlık gibi resmî kurumların gençlerin sorunlarına çözüm üretemedikleri, aralarında daima bir duvar bulunduğu gerçeğini değiştirmiyor. Gençlik sanıldığı gibi sadece diskolarda müzik dinleyen, kumsalda ateş yakıp kendini içki ve müziğin etkisine kaptırarak sağa sola salınan, ya da tekke ve zaviyelerde el etek öpen bir gençlik tablosu çizmiyor.

Okumak için yurt ve üniversite sorunlarından tutun da kalın ciltli ders kitaplarına erişmenin parasal engeline, okula gidip gelmek için servis ve yemeğe, hastalandıkları zaman tedavi ve bakım hizmeti almalarına kadar pek çok şeyle uğraşmak, seslerini duyurmak için eylemlere katılmak zorunda kalmışlar. Bugün ise, dünün sorunlarına tarikat-cemaat ve siyaset üçlüsünün şirin görünmek adına gençleri kazanma çabaları oldukça eskiymiş. Şimdi buna bir de küçük yaştaki yetim veya dar gelirli aile çocukları da eklenmiş.

***

Ayrıca raporda Türkiye’nin milli kaynaklarının nasıl dış güçlere peşkeş çekildiği, petrol boru hatlarının, madenlerin, verimli arazilerin özel şahıslara verilmesinin ne gibi sonuçlar doğuracağı da (acı ama gerçek) anlatılmış. Ayrıca Hindistan da ki Müslümanların baskıya uğramasından tutun da Kaşmir olaylarına, Kıbrıs’ın Türk vatanı kabul edilmesi gerektiğine kadar pek çok ulusal ve uluslararası sorunla Türk Gençliğinin yakından ilgili olduğu, topraksız köylülerin toprak sahibi olması için feodal yapı ile mücadele konusunda fikirlerini çeşitli platformlarda açıkladıkları da anlatılıyor.

1965 li yıllarda Türk gençlerinin ülke sorunları ile bu kadar yakından ilgilenirken, yetişkinlerin onların elini kolunu bağlamaları, susturmaya çalışmaları, gösteri ve yürüyüşleri engellemiş olmaları bana yakın tarihteki gençlik olaylarını hatırlatıyor.

Ne yazık ki gençlerin ülke sorunları ile ilgilenmeleri, köylerde çalışma kampları yaparak köylüleri aydınlatmaya, birlikte ekme ve biçme faaliyetlerine katılmaları, genç kızların okutulması için telkin ve tavsiyede bulunmaları, genç doktor adaylarının Anadolu da çok yaygın olan şark çıbanı gibi  hastalıklar ve yetişkinlere okuma-yazma öğretme faaliyetleri, köye çeşme yapma ve su hattı döşeme faaliyetleri her türlü takdirin üzerinde iken ne yazık ki bunların ideolojik birer damga yemeleri bağnazlık ve siyasi kıskançlığın, gelecekten rahatsızlığın bir göstergesi olarak kalmış.

Bu toz kokusu içindeki kitabın sayfalarından şimdilik çıkartabildiklerim bunlar. Maalesef gençlik politikaları konusunda çok gerilerde kaldığımız, bugün bile gençlere karşı ön yargılı, peşin hükümlü davranmaya devam ettiğimiz şeklindeki gerçeğimizdir.

Onları uyuşturucuya, kara para ticaretine, porno ve silah tüccarlarına, esrar satıcılarına, devlet düşmanlarına yem etmemek istiyorsak güvenmeyi ve iyi bir gelecek kurmaları için yeni politikalar ve organizasyonlar yaratmaya çalışmalıyız.

Bugün görece yönelik Devlet güdümünde yürütülen gençlik organizasyonlarının yarınlara faydası olmayacaktır.

(Devam edecek)

Taner TÜMERDİRİM

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.