YERİN DİBİNDEKİ HUZUR

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir olayı olumsuz olarak anlatırken ‘yerin dibine batsın’ şeklinde bir ifade kullanır ve “yerin dibi” deyimini hep negatif anlamda algılarız. Ama geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Avusturya sınırındaki Berchtesgaden’daki tuz ocağında, dağın yaklaşık 850 metre içinde ve yerden 120 metre derinliğinde geceleyince “yerin dibi” nin hiç de negatif olmadığını anladım. Aksine çok huzur verici bir ortamdı. “Yerin dibi”nde Chris Amrhein ve Paul Freh değişik enstrümanları kullanarak tuz ocağının özel bölümde sabaha kadar süren mistik konser verdi. Sanatçıların aralarında ney’in de bulunduğu otuzun üzerinde ilginç enstrümanla verdikleri konseri, yatarak izledik. Yerin dibindeki gecelemeli konser davetini aldığımızda biraz garipsedik, ama bizi yaşama bağlayan macera hevesi bu daveti kabul etmemizi sağladı.

Yaklaşık 35 kişi ile, bizi dağın bağrına götürecek trenimsi alamete ata biner gibi binip dehlize daldığımızda katılma kararımın doğru olup olmadığını tekrar düşünmeye başladım ama dönüş yoktu artık. Uzun ve heyecanlı yolculuktan sonra çölde vaha misali dağın karnında ortasında etrafı mumlarla çevrili ve fıskiyeli havuzu olan dev bir alan getirildik. Etrafa yaklaşık yetmiş şezlong üzerinde battaniyeleriyle serpiştirilmişti. Dışarıda hava sıfırın altında iken burada 13 derece civarındaydı. Dağıtılan uyku tulumlarına sarılıp üzerine battaniyelerimiz örttükten sonra, sıcak çayımızı yudumlayarak Chris Amrhein’i giriş konuşmasını dinlemeye başladık: “dışarıdaki yaşamımız değişik dalgaların etkisi altındadır. İnsanlar, burada tüm negatif dalgalardan korunuyor. Üst tondan verdiğimiz seslerle kendilerini daha iyi dinleme olanağı bulup, rahatlıyorlar. Ayrıca tuz dağının içindeki bol oksijenli hava da astım, bronşit, romatizma, uykusuzluk ve depresyon gibi sorunları olan insanlara çok iyi gelmektedir”.
ahmet-incel-07-09-d.jpg
Daha sonra Chris Amrhein ve Paul Freh’in inanılmaz enstrümanlarla çıkardıkları mistik tonları dinlemeye başladık. Sesler ve ortam o kadar mistikti ki o anda mağarada Chris’in deyimiyle “doğa ananın karnında” olmanın güvenliğinin rahatlığını hissetmeye başladık. Dağın altındaki o ortamda nedense aklıma Hz. Muhammed’in vahiy aldığı Nur dağındaki Hira mağarası, sonra da Hz. Musa’nın on emri aldığı Tur dağı aklıma geldi. Gerçekten de insan burada tüm negatif etkenlerden korunuyor ve kendini dinleyebiliyordu. Belki de yer çekirdeğine yaklaşarak kendini Allah’a daha yakın hissediyordu. Chris Amrhein ve Paul Freh değişik enstrümanları kullanarak konuklara uzak doğudan, Anadolu bozkırlarına kadar mistik bir gezi sundular. Paul’un ney çalmasıyla bu kez kendimi Konya’da Mevlana’nın yanında buldum. Gerçekten de ruhum o yerin dibinde Dünya turu atıyordu. Hira mağarası, Tur dağı, Tibet, Orta Asya bozkırları ve Konya ovası…
ahmet-incel-07-09-a.jpg
Yaklaşık dört saat süren konser sonrası, Hilde Bauhofer’in Tibet ses kaplarıyla verdiği sesler eşliğinde uykuya daldık. Sabah yaklaşık 6.30 da yine mistik müzik eşliğinde uyarıp, bir saat kadar daha süren konser sonrası, yukarı yıkarak tam tekmil bir kahvaltı sonrası uğurlandık. Bu unutulmaz geceden bana anı olarak kalan Chris’in, Henry Nouwen ‘dan anlattığı şu öykü oldu:
ahmet-incel-07-09-b.jpg
Anne karnındaki ikizler
Daha doğmamış ikizler anne karnında sohbet ediyorlardı. Biri,
“Söyle bakalım, doğumdan sonra bir yaşam olduğuna inanıyor musun? diğerine sordu,
“tabii ki! Burada biz büyüyeceğiz ve zamanı gelince de dışarıya temiz havaya çıkacağız” diye yanıtladı diğer ikiz.
„Ne, dışarıya temiz havaya mı? Sanıyorum sen bunu şimdi uydurdun. Doğumdan sonra bir yaşam olamaz. Temiz havada yaşam nasıl olur anlatabilir misin? ” dedi birinci ikiz.
“tam olarak ben de bilmiyorum ama, buradan daha aydınlık olduğu muhakkak. Belki de uçacağız, ağzımızla şahane şeyler yiyeceğiz” dedi, diğer ikiz.
“böyle bir saçmalık hiç duymadım! Ağızla yemek ? Ne kadar olanaksız ve çılgınca bir düşünce. Bizi besleyen anne kordonu var ya. Ayrıca uçmaktan bahsediyorsun, kordonumuz bu iş için kısa değil mi?”
„Bence olabilir. Tabii ki her şey biraz farklı olacak”
“Sen rüya görüyorsun, şimdiye dek doğumdan sonra dönüp gelen oldu mu? Doğumla birlikte yaşam bitmektedir, bu kadar basit”
“doğumdan sonra yaşamın nasıl olacağını bilemediğimi kabul ediyorum, ama bir gün annemizi görebileceğimizi ve onun bize bakacağına eminim”
“Anne??? Umarım bir “Anne”ye inanmıyorsun. Bu nasıl olabilir ki?”
„burada,etrafımızda. Biz onun içinde ve onunla yaşıyoruz. Onsuz biz olamazdık”
„Saçmalık ! Ben şimdiye dek „Anne” diye bir şey fark etmedim, öyleyse böyle bir şey yoktur. Kapat bu konuyu”
„Aksine vardır. Bazen çok sessiz olduğumuzda onu alçak sesle şarkı söylerken duyabilirsin. Veya bizim dünyamızı şefkatle okşadığını hissedebilirsin”

ahmet-incel-07-09-c.jpg

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.