YAŞASIN ÖZGÜRLÜK(?)

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP’nin sözcüleri ülkemizde ileri bir demokrasiye geçildiğini, tüm yasakların ortadan kaldırıldığını her fırsatta halkımıza anlatıyorlar. Her dört gençten birinin işsiz olduğu bir toplumda insanlar, sahte özgürlük ve demokrasi söylevleriyle uyutulmakta. Yine on milyonun üzerinde yoksulumuz da her öğün bu sahte cennet hayalini tencerelerinde aş olarak pişirip yemekte. Gerçekten Türkiye özgürleşti de bizim mi haberimiz yok bundan?

Gazetelerde göze çarpmayan bir haber: “Çatalca Belediyesi’nin Temmuz 2010’daki Erguvan Şenlikleri’ne katılan Beyoğlu Kumpanya adlı gruba Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaretten dava açıldı. Üniversiteli on altı gencin kurduğu grup, şenliklerde söylediği ‘Tayyip Blues’ adlı şarkıları nedeniyle davalık oldu. Çatalca savcılığı, hazırladığı iddianamede öğrenciler hakkında Başbakan’a hakaretten iki yıl hapis cezası istedi. İddianamede ‘şüpheli’ sıfatıyla yer alan on altı öğrencinin oynadıkları oyun sırasında ülkedeki özelleştirmeleri eleştirmek düşüncesiyle müşteki Başbakan Erdoğan’ı kastederek şarkının nakaratını söyledikleri ifade edildi.” Şarkının nakaratında “İşportacısın Tayyip” demiş öğrenciler. Ne var bu sözde? Hiç. Zaten RTE de zaman zaman sokakta simit ve benzeri gibi ürünler sattığını söylemiyor mu? Söylüyor da o başka. Peki, bu söylenen işler işportacılığa girmiyor mu? O söylemler oy avcılığı için acındırma söylemleri. Bu on altı İTÜ’lü öğrenci, siyasal durumu hicvetmek istediler; ama anlatamadılar. Neden mi? Hiciv yapmak da hicvi anlamak da zekâ işi.

“İleri demokrasi”mizde başbakanı eleştiremezsiniz. Eleştirirsen de sonucuna katlanırsınız.

* * *

“Restoranların yaptığı etkinlik duyurularında içinde içki ve yemek olan mönüler kullanılamayacak, özel şarap-yemek geceleri yapılamayacak. Boğaz’da, deniz kenarındaki bir restoran kendi tanıtımını yapmak için, üzerinde içki servislerinin olduğu bir yemek masasını veya hangi içkileri sunduğunu ne müşterilerine ne de yerli-yabancı turiste tanıtabilecek.” Buna benzer birçok haber yayımlandı gazetelerde. Herkes şaşkınlıkla karşıladı haberi. Kimileri şakadır diye inanmadı. Ne yazık ki gerçek!

Dünyanın her yerinde çocuklar, gençler, hatta yetişkinleri bile alkolizmden kurtarmak için önlemler alınır. Bu da sağlıklı kuşakların yetiştirilmesi için gereklidir. Ancak genel kapsamlı bir yasak da yanlıştır. Bir kişinin yemekte birkaç kadeh atması alkolizm değildir. Bu tür yasakların alkol tüketimini artırdığı da söylenebilir. Anadolu’nun birçok kentinde alkollü lokanta yoktur. Bu kentlerde yaşayanların alkollü içki içmediklerini söyleyemeyiz. İnsanlar içkilerini alıp deniz, dere, göl kenarlarında arabaların içinde bazen yerde çimenlerin üzerinde bu gereksinimlerini karşılıyorlar. İnsanlar, zorla illegaliteye itiliyor.

İçki yasağı konusunda İstanbul’da bir ilçe belediyesinin manşetlere çıkan haberi ise ilginç. Belediye, büfe açmak isteyen yurttaşlara “içki satmayacaklarına dair” noterden onaylı belge getirmeleri koşuluyla ruhsat verebileceklerini bildiriyor.

Uluslararası spor yarışmalarında en başarılı takımımız sayılan Efes Pilsen kulübünün adının değiştirilmesi söz konusu. Başarıdan başarıya koşarak ülkemiz tanıtımında önemli bir görev üstlenen basketbol takımımız yeni adını arayadursun; Bursa’nın elli yedi yıllık spor kulübü Tütünspor yeni adını buldu bile, Tutunspor.

AB’ye girmek için kırk takla atan ve turizm ülkesi olduğunu iddia eden Türkiye’den görünüm böyle.

* * *

Asıl fırtına “Muhteşem Yüzyıl” dizisiyle koptu. Yandaş basın, Kanuni ile ilgili harem sahnesi ve padişahın içki içmesi gösterilince kıyameti kopardı. Konuyla ilgili uzman tarihçiler olayı aydınlatsalar da dinleyen olmadı. Önemli olan padişahların nasıl yaşadığı değil, Osmanlı üzerinden siyasal kazanç sağlayan bir kesim gerçek dışı bir Osmanlı algısı yaratma peşinde. Kendi güdük yaşantılarını padişahlara da atfetmek çabasındalar. Zamanının en görkemli, güçlü devletini kuran padişahlar, dünya nimetlerinden yaralanmayacaklar idiyseler neden böylesi bir imparatorluğu yönetsinler?

Tam tartışmaların açıldığı noktada hükümetin her şeyden sorumlu ağlak devlet bakanı raconu kesti. “Ben de şahsen endişe ve üzüntü içindeyim. Diziyle ilgili şikâyetleri süratle dikkate alacağımızı ve kanun çerçevesinde gereğini yapacağımızı söyleyebilirim.” Tabi bu sözlerden sonra RTÜK de gereğini yaparak diziye uyarı cezasını verdi. Ne güzel demokrasi değil mi? Bakan emrediyor, özerk kuruluş(!) anında uyguluyor.

* * *

RTE Kars’ta bağıra bağıra “ucube heykel” den söz ediyor. Kardeşlik anıtının oradan kaldırılmasını istiyor. Sanatseverlerden tepki alıyor bu konuşma. Ardından Kültür Bakanı açıklamasında başbakanın öyle demediğini anlatıyor RTE’nin sözlerini eğip bükerek. Ardından “ucube” sözünün sahibine konuyla ilgili şu soru soruluyor: “Ucube ifadesini heykel için mi çevresindeki gecekondular için mi kullandınız?” O da yanıtlıyor: “Heykel için kullandım. Oradaki olayı değerlendirenler, TV’lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler. Belediye Başkanı sıfatıyla söylüyorum. Heykelin olduğu yerde tarihi eserler var. Heykelin içeriği ile ilgilenmiyorum. Heykelin ne olduğunu az çok bilirim. Heykel ile ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil. Şarkı türkü için yoldan geçen vatandaşa ‘Beğendin mi?’ diye soruyorlar. Konservatuar mezunu musun diye sormuyorlar.”

Kraldan çok kralcı geçinen eski solcu bakan bey ne yapacak şimdi? Ancak bu konuda en güzel sözü hükümetin ağlak bakanı söyledi. “Bakan arkadaşımız kendisi açısından doğru olduğunu düşündüğü bir şey yaptı; ama Allah bizi o duruma düşürmesin.” Ne güzel söz, ama anlayana… Evet, Allah kimseyi inanmadığı düşünceleri savunmaya mecbur etmesin!

Yukarıda son günlerde kamuoyunu meşgul eden birkaç konuya değinebildim. Bunlara benzer her gün onlarca konu gündeme geliyor. İşte, AKP’nin ileri demokrasisinden kısa bir görünüm. Diktatörlük zehri, demokrasi şekerine sarılarak halka yediriliyor. Ne güzel demokrasi, ne güzel özgürlük değil mi? Halkın söz söyleme, eğlenme, eleştirme hakkı yok. Ancak yönetimdeki birkaç kişiye sonsuz özgürlük. Daha ne istiyoruz ki? Bizim yerimize özgürce(!) düşünen bir iktidarımız var.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.