YAMAN ÇELİŞKİ

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sanırım daha on yaşında idim… Yaz tatilinde sokaklarda avera dolaşmamam için verildiğim bir marangozhanede çalışıyordum. Bir gün yaşıtım diğer bir çırakla duvara dayalı suntaları düzeltmek isterken hepsi üzerimize devrildi. Ben son saniyede geriye sıçrayabilirken, suntalar daha yavaş olan arkadaşımın göğsüne gelerek içten ciğerini kopardı. Ben bir kaç santimetre ile sağ kurtulurken, o yaşamını yitirdi. Günlerce onun için ağladım, günlerce sanki benim ciğerim kopmuşçasına psikolojik olarak göğsümde ağrılarla kıvrandım.

14 yaşına iken evimiz yapılırken, benimle aynı yaştaki bir Kürt inşaat işçisi gözümün önünde sırt üstü duvardan düştü, belini zedeledi. Yine günlerce onun için ağladım ve yine günlerce belimde ağrı hissettim.

12 Ağustos 2000 ‘de Rus denizaltı Kursk, 118 mürettebatıyla Barent denizinde batmıştı. Günlerce o denizaltındakiler ulaşmak için uğraşılmış, sonra da doğal olarak havasızlıktan öldükleri saptanmıştı. İşte o aramalar esnasında ben günlerce nefes almakta zorlandım ve geceleri uyuyamadım. İnsanların acılarını, nefes alma mücadelelerini vücudumda hissettim.

Siyasi düşüncesini pek paylaşmadığım Muhsin Yazıoğlu’nun içinde bulunduğu helikopter 27 Mart 2009’da Kahramanmaraş’ta karlı dağlarda düşmüştü. Düşüş haberinden onun bulunmasına kadar geçen 47 saat boyunca, hep üşüdüm, hep onun o an neler çektiğinin acısını çektim.

Geçtiğimiz hafta Moskova’da Nazım Hikmet ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldı. Dün ”Komünist, ülkeyi SSCB’ne peşkeş çekecek” diyerek sürgüne gönderdiğimiz ve sürgünde ölen şairimizi, bugün Moskova Büyükelçisi’nin de katıldığı devlet töreniyle andık.

Yine dün ”Kürtçe kaset yapacağım” dedi diye adeta linç edip sürgüne gönderip PKK’nın kucağına attığımız ve sürgünde yaşamını yitiren Ahmet Kaya’nın ”Kafama sıkar giderim” adlı parçasını Uluslarası Türkçe Olimpiyatları’nda seslendiren Pakistanlı Arsalan Naseer ayakta alkışlandı. Aslı harcanırken, taklidi şimdi yere göğe konulamıyor.

Şimdi de sosyal medyadaki bir cümle yüzünden uluslararası değerimiz Fazıl Say linç edilmek isteniyor. Onu da önce cezaevine sonra sürgüne gönderir ve yıllar sonra da büyük bir yüzsüzlükte anmaya kalkarız…

Bu ne yaman çelişki…

Konu nereden nereye geldi….

Soner Yalçın’ın cezaevinde yazdığı ”Samizdat” adlı kitabını yeni bitirdim. Duygusal olarak allak bullak oldum… Aslında anlatmak istediğim, bugünlerde, gazeteci-yazar Soner Yalçın ve onun gibi aydınların kilitli kapılar ardındaki, dört duvar arasındaki çaresizliklerini yukarıda anlatmaya çalıştığım tüm diğer empatik acılarım gibi ruhumda hissettiğimi söylemekti…

Aydınına sahip çıkmayan toplumlar, karanlıkta kalmaya mahkûmdurlar…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.