TÜRKLERİN İLK MİLLİ BAYRAMI

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son kutlamalarda iyice görüldü ki Nevruz Nevruz olmaktan çıkmış, kendilerine özgüymüş gibi, hak arayışıymış ve de bir kurtuluş savaşı kazanımı gibi, kutlanır oldu. Üstelik, kin, nefret ve hınç dolu, düşmanlık dolu!..
Oysa Nevruz, sadece Kürtlere özgü bir bayram değil, Orta Asya’dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı, coşkuyla karşılandığı bir gündür.
Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’ta güneş kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.
Bu nedenle 21 Mart, bütün varlıklar için uyanış ve diriliş günü olarak kabul edilir.
Yine bu nedenle ki Nevruz, Anadolu’da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde, son derece köklü ve zengin bir geçmişi olması yanı sıra, başta Türkler olmak üzere kuzey yarım kürede de birçok halk ve topluluk tarafından doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı yılbaşı ve bahar bayramı olarak kutlanır. Nev(yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen YENİGÜN anlamını taşır ve YENİGÜN (Nevruz) bayramı adıyla kutlanır.
Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır.
Tarihi kaynaklara bakıldığında, Nevruzun Türklerde çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmakta olduğu görülmektedir. Türkler bu günü aynı zamanda bir kurtuluş günü olarak kabul etmişlerdir. Yani Ergenekon’dan çıkışlarını, yeni bir başlangıç, diriliş ve toprağın, doğanın özgürlüğüne kavuşuşu gibi, özgürlüğe kavuşuş olarak nitelemişlerdir. İşte bu nedenle, bugün Türklerde Nevruz, yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilmiş ve Türkler’in ilk millî bayramıdır ve de günümüze kadar da bu nedenlerle kutlana gelmiştir.
Orta Asya’daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri de, Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.
Çin kaynaklarında; Hunlar’ın milattan yüzlerce yıl önce, 21 Mart’ta hazırladıkları yemeklerle kırlara çıktıkları, bahar şenlikleri yaptıkları görülmektedir. Uygurlar’ın Nevruz kutlamalarını tasvir ettikleri tabloları bulunmaktadır. Osmanlılar’ın ise “Sultan-ı Nevruz” adı altında bizzat padişahın katılımıyla törenler yaptıkları bilinmektedir. Yakın çağımızda da, Atatürk’ün Nevruz şenlikleri düzenlettiği ve kendisinin de katıldığı bilinmektedir.
Yani Nevruz, sadece Kürtlerin kendi algıları ve amaçlarınca bir tören, şenlik ya da bayram değil, öz be öz bir Türk bayramıdır ve de adı sadece Kürtçe olan Newroz, çoğunun da telaffuz ettiği gibi, Nawroz da değil, her halkta ayrı ayrıdır… Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz; (Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navruz, Türkmence: Nowruz, Kazakça: Naurız, Kırgızca: Nooruz, Azerice: Novruz, Kırım Tatarcasınca: Navrez) olarak dillendirilmektedir.
Madem ki Türk halklarına ait bir bayramdır, madem ki uyanış, diriliş, yeniden doğuş günü ve bunun kutlamasıdır; düşmanlıktan arınmışlıkla, tüm bayraklarla, tüm halklarla, kol kola, kardeşçe, dostça, barış içerisinde, kinden, nefretten uzak, şarkılarla, türkülerle, coşkuyla kutlanmalıdır!..
Öyle, sadece aslında var bile olmayan, sözde bir devletin bayrağıyla, sadece kendi halkına özgüymüş gibi, bir kesimce sahiplenilerek, hele de yaşadığı topraktan, asırlardır var olan diğer halkı kovarak, defol diyerek, bayrağını, adını reddederek, hele de, ayrı bir vatan kurma, toprak almaya çalışma sevdasıyla, kin ve nefretle, düşmanlıkla kutlanan, nevruz olmaktan çok başka bir şeydir… Bahar kutlaması, bayramı ise hiç değildir!
Nevruzun ardına gizlenen başka ülkülerdir, düşmanlıktır, ayrımcılıktır, bölücülüktür! Hele bu yılki, bunlar yanı sıra, çok daha başka bir şeylerin kutlamasıdır!..
Galibiyetin, zaferin, düşmana boyun eğdirmenin, pes ettirmenin kutlaması ve bayramıdır!
İşin acı yanı da, buna kendi bayramına sahip çıkmayan, vatanına sahip çıkamayan Türklerin(!) sebep olmuş olmasıdır.
Dilerim sonraki yıllarda, amacına uygun, layıkınca ve düşmanlıklardan, bölücülükten arındırılarak; var olan tek bir bayrak altında, bütünlüğünü koruyan topraklarda, el ele, kol kola, sevgi ve saygıyla, “Bahar, Barış, Birlik ve Kardeşlik Bayramı” olarak kutlanılır!..

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.