TÜRKİYE’DE HUKUKTAN YANA YARGIÇLAR VAR!

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hukuk Devleti olmanın koşulları vardır. Hukuk Devletini yönetmenin de kuralları vardır. Hukuk Devletini yönetenlerin hukuk terbiyesine, hukuk kültürüne sahip olması gerekir. Demokrasi sadece oy vermek, yurttaşların oylarıyla kişileri, partileri meclise taşımak değildir.

Demokrasilerde, kişi ve kuruluşlar, hatta halkın oylarıyla devleti yönetme görevini üstlenenler, devleti hukuk kuralları doğrultusunda yönetebilirler. Yasama, o ülkenin kuruluş ilkeleriyle ters düşecek yasa çıkaramaz. Yürütme, o ülkenin temel çerçevesini değiştirecek cüretinde bulunamaz.

Devletin, yasama ve yürütmenin yasalar ve kuruluş ilkelerini doğru uyguladığını ya da uygulamadığını denetleyen Yargı Erki vardır.

Dünyada demokrasiyi özümsemiş ülkelerde, yani devletlerinin Hukuk Devleti kimliğini benimsemiş ülkelerde özellikle yüksek yargı denetleme görevini yerine getirirken, değil bir akademisyen, en alt sınıftaki bir vatandaşın bile aklına, yargı kararlarını uygulamama aymazlığına düşmezler. Eleştirirler ama yargı kararlarını, hele yüksek yargı kararlarını çiğneme sapkınlığını düşünemezler, söyleyemezler.

Böyle ülkelerin varlığı orta çağlarda hüküm sürmüştü. O dönemlerde yargı karar verir, uygulaması Kral’a bırakılırdı. Yani Kral istemezse yargı kararı yok sayılırdı.

Ama 2010 tarihinde bu sapkınlığı, yüksek yargıyı yararsız ve gereksiz görenlerin baş tacı edildiği ülke ne yazık ki bizim ülkemiz.

Bugün Türkiye’yi yönetenler ‘’ demokrasi bizim için bir araçtır”, ‘’demokrasi bir trene benzer, işimiz bitince o trenden ineriz” diyen düşüncenin sahipleridir.

Yüksek yargı kararlarını beğenmeyip; ‘’ Efendi, kararı yargıç değil Ulema verir” diyenlerin iktidarda olduğu bu ülke bizim ülkemizdir.

Ortaçağ kafasıyla, cemaat yönetmeye çalışanların bu ülkeyi hangi durumlara getirdiğini acısını yüreğimizde duyarak yaşıyoruz.

Monşerler diye aşağılanan Türk Diplomatları saf dışı edilerek dışişleri bakanlığı molla eğitimi almış tarikatçılara teslim edildi.

Diplomatlar, ortak görüşlerini ibret alınacak birkaç sözcükle vurguladılar; ‘’Dün Asala terörü vuruyordu, bugün AKP vuruyor!”

Dışişleri, diplomatlardan alındı, tarikat müritlerine teslim edildi.

Parmak çoğunluğuyla sadece AKP’nin çıkarlarını gözetecek, hedefledikleri din faşizmini kalıcı kılmak için anayasa diye bir çağdışı paketi ülkeye dayattılar.

Anayasa Mahkemesi görevi gereği incelemeyi aldığı bu faşizan yaptırım için, o yüce yargıda görev alan maaşlı sözüm ona hukukçu tarikat müridi ortaçağ kafasıyla Anayasa Mahkeme kararlarının (kral tarafından) çöpe atılmasını önerme cüretini gösterebilmektedir.

Cemaat yönetir gibi ülke yöneten Recep Erdoğan ve Alıp Kaçanların Partisi, Türkiye’yi karanlık bir kuyuya kendileriyle birlikte götürmekteler.

Tarikat müritleriyle planladıkları Gazze macerasında, insanları bilerek ölüme gönderdiler. Sonra ‘’hem suçlu, hem güçlü” hesabı, bas bas bağırarak, suçlarını örtbas etmeye kalktılar.

Boyun damarlarını şişirerek, gözlerini yuvalarından fırlatırcasına sanal düşmanlara kuru sıkı tehditler savurdular.

Ama, gizlice pazarlık yaptığı, Mit’i arabulucu olarak ricacı gönderdiği, onlara şirin görünmek için, teröre karşı vatanı için canını ortaya koyan askerleri imzasız ihbarlarla esir alıp, tutuklattığı, eli kanlı reislerinin her arzusunu şak diye yerine getirdiği PKK’nın evlatlarımızı kahpece katletmesine tepkisizliğini hangi gerekçeyle açıklayabilir.

Kapandığı köşklerinde yazılı bir açıklamayla geçiştirmesinin anlamı nedir?

‘’Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” sözünün arkasında durma kararlılığı mıdır?

Yoksa bu ölümleri de ‘’kader” olarak gördüğü için midir?

Belki Zonguldak’ta toprak altında kalan işçiler için verdiği fetva gibi, kahpe kurşunların birer fidan gibi devirdiği Mehmetçikler için de bir fetva verir; ‘’askerlerimiz güzel öldüler” deyip olayı kapatabilirler mi?

Ölen şehitler için, tepki çekilmeyecek bir yer bulup, hamasi nutukları atacaklar. Eski Tüccar bugün Başbakan olan Recep Erdoğan, ani bir kararla Van’ da bir askeri tören düzenleme kararı çıktı. Tüccar kafası, asker ölümlerini bile seçim malzemesi yapma fırsatına dönüştürmekten çekinmiyor. Van’daki törenin nedeni, bir festival nedeni ile Van’da bulunan AB Elçilerini bu oyuna figüran olarak kullanma kurnazlığında yatıyor.

Bu kadarı şeytanın aklına bile gelmez.

Tören şehit oldukları Hakkari’de değil de, Van’da yapılması AKP’nin şark kurnazlığının bir utanılacak örneklerinden bir tanesi.

Emine Hanım tesettür kostümleri ile ve ‘’şeyini şey ettiğimin başbakan yardımcısı Derviş Mehmet’in torunu Arınç’ın da bu tiyatroda rol alıp, bir ağlama çeşitlemeleriyle kandırmacaya katkıda bulunabilirler.

Ne yaparsanız yapın.

Hangi oyunların peşinde olursanız olun.

Türkiye artık sizi tanıdı. Gerçek yüzünüzü görmeye başladılar.

O yandaş, içi bom boş tarikat bozuntusu medya gücün, paralı kalemşörlerin, korkak, her durumda çıkarları gereği yanlışlarınızla uzlaşan holding medyaların, Cumhuriyet Türkiye’sine kinlerini iktidarınızın kanatlarına sığınarak kusan liboşların, ABD’de özür dilenciliğine gönderdiğin parti temsilcilerin çöküşünü durduramayacaklar.

Çakma sözde savcıların, sözde yargıçların, tarikat sarmalıyla sarılmış yandaş emniyetin seni kurtaramayacaktır.

Arap Şeyhlerinin sana destek olsun diye gönderdikleri dolarlar, girdisi olan kendisi Türkiye’de buhar olan 60 ton altınında hayrını göremeyeceksin.

Tüm ülke değerlerini, onurlarını satarak, ülkeyi aşiret cemaatine dönüştürmenin sonu geldi.

Yalnızlaştığın, gelecekte hesap verme telaşın gözlerinden okunmakta.

Korkuyorsun artık.

Yüksek Yargı, onurlu namuslu vatandaşlar, yurtseverler, gerçek aydınlar yılmadıklarını, korkmadıklarını kanıtlıyorlar.

Maden ocaklarında göçük altında kalan işçilerin kanlarını taşıyan kömürlerle, korkak tüccarlardan haraç gibi alıp dağıttığın makarna, pirinç kolileriyle yoksul halkı kandıramayacaksın.

Son seçimlerde elektriksiz köye buzdolabı, susuz, elektriksiz köylere çamaşır makinesi ile kandırma oyununuzu Tunceli’nin yoksul köylüsü nasıl bozdu? Yaşadınız gördünüz.

Tüm Türkiye, o yoksul ama onurlu insanları örnek alıyorlar.

Bu nedir biliyor musun?

Mumunuz sönüyor!

Çünkü artık halk uyandı.

Çünkü artık Türkiye’de ‘’namuslular, namussuzlardan daha cesur”

Çünkü Ankara’da Hâkimler var!

Yıldız Akalın

Not: Başbakan eline yazılıp verilen yazıyı zoraki okundu. Demek ki AKP içinde de bazıları başbakana içi boş nutukların yarar yerine zarar verdiğini fısıldayabilmişler.

Başbakanda ne afra ne tafradan eser yok. Arap kanı henüz damarlarını dolduramamış. Bekleyelim, görelim.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.