TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Toplum olarak yaşadığımız akıl tutulması en sonunda büyük önderimiz Atatürk’ümüze, devletimizin adına ve bayrağımıza kadar uzandı. Emperyalist güçler son vuruşu yapmak için, bu konuda sürekli olarak bizleri denemektedirler.

Yıllardır Atatürk’ün resimlerinin kaldırılması ve Kemalizm’den vazgeçilmesinin istenmesine gerekli tepki verilmemesi üzerine, emperyalist güçlere şimdi devletimizin adı ve bayrağımız da batmaktadır.

Son günlerde devlet kurumlarından Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltması olan T.C. harflerinin kaldırılması uygulamaları başlatılmıştır. Gelen tepkiler üzerine yine eskiye dönülmüştür ama bir kez yol açılmıştır. Bunun yanında Türk kimliği düşmanlığı da açık açık yapılmaktadır. Bütün bunlar yaşanırken ve tartışmalar sürerken, TBMM’deki muhalefet kulisi girişindeki amblemin üzerinden Türk bayrağı kaldırılmıştır. Halen Türk sözcüğünü bir ırkın adı olarak gören sığ beyinler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunan emperyalizmin maşalarıdır.

Emperyalist ABD’nin dış politikasının etkin isimlerinden David Phillips, 2007 Eylül ayında Türkiye’de hükümet tarafından ağırlanmış ve yaptığı görüşmeler sonucunda “PKK’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı bir rapor hazırlamıştı. ABD’de Kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluş 2009 Haziran ayında “Türkler ve Irak Kürtleri Arasında Güven Tesisi” adında bir rapor hazırladı. Bu rapor da yine David Phillips tarafından hazırlanmıştı. Proje grubunda eski ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, ABD’li General Charles Wald ve Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’nün politika analizcisi Mike Amitay de bulunuyordu.

Hazırlanan bu raporlardaki görüşler ve öneriler, Türklerle Irak Kürtlerinin 13-15 Nisan 2009 tarihinde Washington’da yaptıkları toplantıdaki görüşmelere ve David Phillips’in Türkiye ve Irak’taki görüşmelerine dayanmaktadır. Bu raporlar dikkatli okunursa görüş ve öneriler Büyük Ortadoğu Projesi’nin nasıl uygulanacağını anlatmaktadır. Bu raporlarda terörün çözümü için Türkiye’nin sürdürülebilir demokratikleşmesi ve aynı zamanda PKK terör örgütü liderleri ile birlikleri için af organizasyonu yapılması savunulmaktadır. Türkiye’nin sürdürülebilir demokratikleşmesi için Kürt kimliğinin anayasada tanınması ve Türklüğün kaldırılması gerektiği açıklanmaktadır. Bugün yeni anayasayı hazırlamakla görevlendirilen komisyonun, bu önerilerin dışına çıkabileceğini düşünmek saflıktır. Siyasi iktidarın bugün uygulamaya koyduğu her şeyi bu raporlarda sırasıyla görmek mümkündür.

Hükümet üyeleri Türk milleti sözcüğünü kullanmamaktadırlar. Yapılmak istenen yeni anayasada, emperyalizmin taşeronu PKK terör örgütü Türk milleti, Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti gibi tanımlamaları istememektedir. Aynı niyet siyasi iktidarda da vardır.

Yeni anayasa adı altında bir rejim değişikliği yapılmak istenmektedir. Yakın bir gelecekte bütün eksikliklerine karşın bugünkü rejimi ve devlet yapısını arayacak duruma düşebiliriz. 12 Haziran 2011 tarihinde seçilen bu TBMM’nin mevcut anayasayı, değişmez maddeleri de dahil olmak üzere, tümüyle ortadan kaldırarak, yepyeni bir anayasa yapmasının hukukumuzun temel ilkelerine aykırı olduğu kesindir. Çünkü bu meclis dört yıl için yasama yetkisi almış ve üyeleri mevcut anayasaya bağlılık yemini etmiştir. İşte bütün bunlardan ötürü, bu meclisin yeni bir anayasa yapma yetkisi yoktur.

Ülkemizin bugün getirildiği durumda ya ihanetten yanasınız, ya da yurtseversiniz; bundan sonra başka seçeneğiniz kalmamıştır. Büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ü özümseyemeyenler ile Atatürk Milliyetçiliğini anlayamayanlar “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk Milleti denir.” ifadesi üzerinde düşünmelidirler ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza dek yaşayacağını bilmelidirler. Anayasamızda da yazıldığı gibi “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”; Ne Mutlu Türküm Diyene…

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.