TÜRK OLMANIN BEDELİ

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sanatçı Feridun Düzağaç, bir televizyon programında:
”Her gün birileri bana hakaretler ediyor, hiç kimse bir şey diyemiyor. İçim yanıyor, Türküm demeye korkuyorum!” Diye başladığı konuşmasını şu acı veren tümcelerle sürdürüyor:
”Ben bugün her şeyden uzak durayım, başımı belaya sokmayayım” diye düşünen kitlenin gittikçe arttığını gözlüyorum. ”Başıma bir şey gelmesin” diye bir kilişe var.

Bir de bu Türklük kısmı da çok ilginç. Gerçekten Türküm demeye korkar oldum.
Yaşadığım çok basit bir örnek var; Londra’da bir konser verdik. Twitter’de bir bayan ”Gerçekten Londra’ya geliyor musunuz?” Diye sordu. ‘Lütfen buyurun bütün Londra Türklerini bekliyorum” diye yazdım. Arkasından gelenlere inanamazsınız.”Sadece Türkleri mi bekliyorsunuz? Kürtler gelemez mi? Lazlar yok mu?”
Bu bir akıl tutulması.”
Bütün bunların bir bilgiye, düşünce ifa etme gibi değerli şeylere dayandığını düşünmüyorum. Bunlar yaftalama ve etiketleme kültürünün bir uzantısıdır.”
AKP’nin Dindar ve Kindar bir nesil yetiştirme projesi doğrultusunda başlatılan cihat hareketi her alanda yaşama geçirilmektedir.
Özellikle son dönemlerde Türkiye’de iktidar ve iktidar desteğini alan bir takım kişilerce intikam ittifakı uygulanmakta.
Bu ittifaka başbakanın başkanlık düşü hatırına PKK’da katıldı.
Bu intikam siyaseti, ülkenin bütünlüğünü, laik yapısını Türkiye Cumhuriyeti’nin özü olan Türk Ulusuna karşı yürütülmektedir.
Türkiye öyle bir karanlık dehlizden geçiyor ki, karamsar olmamak olası değil.
Ulusal değerler, devrim yasaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş ilkeleri hoyratça çiğneniyor ve kirletiliyor.
İnkârcılık ve ihanetin ödüllendirildiği bir dönemden geçiyoruz.
Demokrasinin cilveleri deyip geçemeyiz.
Demokrasiyi bir Truva atına dönüştüren şer cephesi demokrasiyi kullanarak sivil faşizmi dayatıyor.
Yeni bir Osmanlı hayalini her fırsatta vurgulayan başbakan, padişahlık rejimini getirecek padişah-başkan modeli için ne gerekiyorsa yapmaya kararlı görünüyor.
Cinayetlerinin karşılığı olarak ömür boyu hapse mahkûm olan Öcalan da umudunu başbakanın egosuna bağlamış durumda.
Erdoğan’a başkanlık, Apo’ya özgürlük!
Bunun arkasından Türkiye toprakları üzerinde bir Kürt Eyaleti kurulmasının kapısı açılıyor
Devreye İsrail sokularak yeni bir ABD-İsrail-AKP ortaklığı su yüzüne çıkarıldı.
Tarih tekerrürden(tekrarlardan) ibarettir, sözünün haklılığı bir kez daha kanıtlanıyordu.
1919 da Damat Ferit, Heyet-i Nasiha adı ile Anadolu’ya gönderilen akil adamların görevi halka Mondros’u kabul ettirmekti. O zaman yurtseverler, bağımsızlıktan yana askerler Malta’da tutukluydu. Bugün Anadolu’ya gönderilen Akil Adamlar Türkiye’nin bölünmesine karşı oluşacak tepkileri önlemek içindir.
Bağımsız Türkiye’den yana olan aydınlar, yurtseverler, askerler ise Silivri Toplama Kampında tutsaktırlar.
Bu akil gafiller; gazeteci, işadamı, asker, profesör, imam, vaiz, şeyh, politikacı olarak ortaya çıkıp görev alıyorlar.
Doğu Ergil;!”” Görevimiz toplumda oluşan direnci ortadan kaldırmaktır Diye açıklama yapmaktan çekinmemektedir.
Kimi çıkarları için, kimi genlerinde hainlik egosunu tatmin için.
Bir iki artist, arabeskçi ise çeşni olsun diye seçildiler.
Bu listeye alınanların önemli ortak özellikleri; Ulus Devlet karşıtı olmaları, Atatürk ve laik cumhuriyet karşıtı olmaları, Türk sözcüğüne alerji duymalarıdır.
Hatta terör örgütü üyesi olmaktan mahkûm olmuş biri bile Akil Adam olarak atandı.
İzzettin Doğan da Alevi yurttaşları avlatmak için keklik rolünü üstlenmiş.
Bu düşkünlerin ortak özellikleri: Üniter Türkiye düşmanlığı Atatürk düşmanlığı özellikle de Türk düşmanlığıdır.
Birçoğu 12 Martlarda, 12 Eylüllerde paçalarını kurtarma karşılığı darbe amigoluğu bile yaptılar.
Şimdi sırtını dayadıkları AKP iktidarının emrinde yıllarca içlerinde biriktirdikleri kini, nefreti çekinmeden söylemektedirler.
Hadi, doğuda PKK yandaşlarına; ”Size TC çok haksızlık yaptı, sabırlı olun başbakan başkan olunca devletinizi de kurduracak” diye onları avutabilirsiniz.
Peki, şehit ailelerine, gazilere hangi yüzle APO’yu kahraman diye kabul ettireceksiniz?
Öldürülen otuz binden fazla insanın acısını o insanların annelerinin yüreğinden nasıl söküp atacaksınız.
Artan kinlerini her fırsatta kusan yandaş basının gafil ulusalcı diye tanımladığınız bizi nasıl susturacaksınız?
Siz, şimdilik parmak sayınızın çokluğuna güvenip, her köşesi şehit kanıyla sınırları çizilmiş Türkiye’yi böleceğinizi mi sanıyorsunuz?
Siz, yandaş medyanızla, polisinizle, yargınızca Atatürk adını Türk halkının gönlünden söküp atacağınızı mı sanıyorsunuz?
Yanılıyorsunuz!
Bu ülkenin insanları; kökeni ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun Türk Ulusu olarak vatanı Türkiye Cumhuriyetine hangi şartlarda olursa olsun sahip çıkacak ve onu ilelebet yaşatacaktır.
Bu ülkenin güzel insanlar barıştan yanadır.
Sadece ülkesi için değil, bütün dünya için barıştan yanadır.
1919′ larda Türklüğü yeryüzünden silmeye çalışan emperyalizm ve onun işbirlikçileri nasıl geldikleri gibi gittilerse, bugün onların uzantıları da öyle gideceklerdir.
Bu ülkeyi kuranlar emperyalizmin eş başkanı olmadılar.
Ulus olmanın bedelini şehitleriyle, gazileriyle ödediler.
Türkü, Kürdü, Çerkezi, Lazı omuz omuza ödediler.
Gerekirse yine öderler….

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.