TÜRK KADININI KİM TEMSİL EDER?

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Açılımlar furyasında, AKP’nin akıl hocaları taşra politikaları üretmekte gerçekten ustalar.
Roman açılımında, gerçekleri çarpıtmada nasıl becerikli olduklarını sergilerken, şark kurnazlığının ince örneklerini sergilediler. Bu vatandaşları yurtlarından koparıp, yerlerine getirim kapısı açma kurnazlığını ortaya koyarken, magazin yaratıcılarını gölgede bırakacak yollara başvurmaktan kaçınmıyorlar. Bu açılımın trajikomik orta oyunu şeklinde sunulmasını ağzımız açtık, seyrettik.
Sanatçı açılımı; büyük sanatçı, ünlü dünya yıldızı Kibariye tarafından başbakanın boynuna sarılarak, ‘’yakışıklım, civanım aslanım!” coşkusuyla açıldı. Hülya Avşar’ın göz süzmeleri ve başbakana olan hayranlığı, İbrahim Tatlıses’in ‘’kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” vurgusuna ödül olarak çağrılarak çatal, kaşık alkışı ile (s)açılım tamamlandı. Sonra devlet kesesinden, başbakanın lütfettiği sofradan nimetlendiler. Karnı tok olduğu için, Müjdat Gezen, Tarık Akan, Levent Kırca gibi birçok gözü de tok sanatçılar bu nimetlerden yararlanmaya gitmediler.

Son açılım örneği ise ibretlik bir saçmalık örneği olarak sergilendi.
Emine Erdoğan, Türk kadınını temsilen Avrupa Parlamentosunda konuşturuldu.

Emine Erdoğan Brüksel’de çağdaş Türk kadının nasıl tesettüre sokulduğunu ve aymazlığın sonucu irticaının nerelere kadar geldiğinin göstergesidir.
Bugün, Siyasal İslam’ın sembolü olduğu bilinen, üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı ile Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı hukuka uygun bularak, türbanın Kamusal alanlarda takılmasını reddetmiştir. Türbanın bir inancın değil, irticaının bayrağı olduğu kesinleşmiştir.
Modern, çağdaş Türk kadınına yakışmayan tesettürü sömürü aracı olarak kullanmaya kalkanlar bir gün bu utancın altında ezileceklerdir.
Hollanda İşçi Partisi Milletvekili Emine Bozkurt’un girişimi, aslında arkasında Egemen Bağış’ın bulunduğu bu göz boyama girişimi nereden bakılırsa bakılsın onaylanamaz.
Dış gezilere ulufe gibi sunulan, özel uçaklarla AKP’nin oyunlarına çerez olanların bir benzeri, anlı şanlı medyamızın ‘’Brüksel Çıkarması” diye kamuoyuna bir göz boyama aldatmacasıyla verildi.
Vatan gazetesinden; İclal Aydın, Hürriyet gazetesinden; Cansu Çamlıbel, Doğan Medyanın barış elçileri olarak seçilmeleri rastlantı mı? Bilmiyoruz.
Ama Vakit’ten Sibel Eraslan, The Taraf’tan Leyla İpekçi, Zaman’dan ve Alem’den Bejan Matur yandaş olarak ve de Emine Erdoğan’ın cariyeleri gibi etrafında fır dönmeleri asli görevleri olabilir.
Hele, dinleyen insanın sinirlerini bozacak derecede tiz sesli, Atatürk, laiklik ve ordu karşıtı Kezban Hatemi’de bu çıkartmanın içinde olunca, bu sunulmak istenen menüden insanın midesi bulanıyor.
Ben Türk kadını olarak Nene Hatunu tanırım. Şöhreti, serveti elinin tersi ile iten, insanlığı ve emeği tercih eden, sürgünlerde canını verecek kadar cesur Behice Boran’ı tanırım. Çağdaş Türkiye’nin dünyada yüzünü ağartan, İdil Biret’i tanırım. Yıldız Kenter’i tanırım. Bağımsız, sömürüsüz, laik bir Türkiye’yi savunduğu için katledilen Prof. Bahriye Üçok’u tanırım. Sömürüsüz, terörsüz bir ülke istediği için katledilen yiğit Kuvayı Milliyeci’nin eşini, üzüntüsünü, acılarını içine atan abide insan Güldal Mumcu’yu tanırım. Siyasi düşüncesine ortak olmadığım halde, çağdaş bir Türkiye için, tehditleri, baskıları elinin tersiyle itip, yağcı, dalkavuk gazetecilere dürüstlük dersi veren Nuhat Mengü’yü tanırım. Daha dün teröre eşini kurban veren, karnında üç aylık bebeğiyle, eşinin cenaze töreninde dimdik yürürken ‘’ağladığımı göremeyecekler” diye haykıran şehit karısını bilirim. Laik Cumhuriyet için, eline al yıldızlı bayrağı ile yürüyen cumhuriyet kadınlarını bilirim.
Sahte çürük raporlarıyla askerlikten kaçırılan çocukların anaları mı, Türk kadınını temsil eder, yoksa ülke savunmasında yavrusunu kaybedip; ‘’vatan sağ olsun” diyebilen analar mı temsil eder?
Modern bir yaşam sürerken ağabeyinin baskısıyla örtünmeye zorlandığında intiharı bile düşünen bir kadını nasıl Türk kadının sembolü diye dünyaya yutturmaya kalkarsınız?
Arap şeyhinin kına gecesine, devletin uçağını babasının malı gibi kullanmak Türk kadını simgesi olmak için yeterli sayanların aklına şaşarım.
Liseyi bitirmeden okuldan alınan, tesettüre büründürülüp yaşının iki katı erkekle evlendirilen kadınlar mı sembol olacak Türk kadınına.
Hani devri Özal döneminde ‘’Papatyalar” vardı. Semra hanımın viski kadehini taşırlardı. Huzurunda şarkılar söyler, koluna altın bilezik takar şarkıcılar söyleyen yağdanlıklar vardı.
Şimdi neredeler?
Yoksa kılık değiştirip, papatyalıktan cariyeciliğe mi soyundular.
Haddinizi bilin!
Atatürk Türkiye’sinin bilinçli özgür, modern Türk Kadınının simgesini lekelemeye kalkmayın.
Yalakalığın böylesine yazıklar olsun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.