SAĞLIK VE DİL SORUNU

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Okula yeni başlayan çocukların sağlık muayenelerinin neticesi alarm işareti verdi. İlk netice raporu Neukölln ilçesinden.

Test uygulanan çocuklar, 2009-2010 ders yılında birinci sınıfa başlayanlar. Bundan sonra açıklanacak rapor Ocak 2011’de olacak. Çok yakından takip etmeliyiz.
Konu geleceğimiz, çocuklarımız. İslam dinini veya uyum politikası ile gündemi güncel tutanlar geleceğimize zarar veriyorlar.
Bu tartışmalar uymuş olan çocuklarımızı toplumdan koparıyor.
İyi yetişmiş akademisyen olan gençlerimiz Almanya’yı terk ediyor. Kalan çocuklar kendilerine örnek bulamıyorlar.
Mesut Özil ve Sibel Kekilli gibi tüm zorluğa rağmen başarmış insanları çocuklarımız örnek olarak alabilmelidir.
Neukölln ilçesinde yüz çocuktan onaltısı yaşına göre fazla kilolu. Her yüz göçmen kökenli çocuğun kırkı iyi almanca konuşamıyor, hatalı konuşuyor veya hiç konuşamıyor veya konuşmada bozukluk var.
Fazla kilo ve dil bozukluklarının ortak paydası ailenin bulunduğu sosyal sınıf. Göçmenlerin çoğunluğunun en alt sosyal sınıfta olduğu kabul edilerek test neticeleri buna göre resmen açıklanıyor.
Sevgili okurlarım, bu benim düşüncem değil. Alman basınında okuduklarıma göre genç anne babaları uyarmak istiyorum. Lütfen alman basınını titizlikle, duygusal olmadan takip edelim.
Spandau ilçesinde yüz çocuktan on üçü yaşına göre fazla kilolu, yüz çocuktan yirmi beşinin dil sorunu var. Her ilçede değişik neticeler veriliyor.
Şişman olan çocukların ailelerinde yanlış beslenme söz konusu.
Fazla yağlı ve şekerli yiyecekler bitiriliyor. Beklediği sevgi ve ilgiyi bulamayan çocuklar bunun yerine fazla yemeği tercih edebiliyor.
Küçük insanların uygulanan kurallara ve düzenli yemek saatlerine ihtiyaçları var. Ana baba çocuğa örnek olmalıdır.
Öğretmenin (ana babanın) dediğini yap, yaptığını yapma.
Neukölln’de çocuk eğitim, öğretim ve sağlık daireleri bir örgü kurarak böyle aileleri çocuk doğar doğmaz ilgilenip, danışmanlık yaparak önlem almaya hemen başladı. Bu ilçede oturanlar, bilhassa çocuğu bu ders yılı ikinci sınıfa devam edenler lütfen sorunuz, bu önlem uygulamasında kaç kişi göçmen kökenli. Doktor, öğretmen, ebe, hemşire v.s.
Spandau ilçesinde çocuklarda daha az dil sorunu olmasını, çocukların yuvaya erken başlamasında görüyoruz.
Spandau’da çocuk dünyaya gelmeden aileye sağlık danışmanlığı yaparak yardım edilecek. Bu ekipte Türk kökenli var mı, araştırmalıyız.
Lichtenberg ilçesinde Doğu Avrupa’dan gelen göçmenler arasında dil sorunu Türk ve Arap ailelerinden daha az görülüyor. Zira Polonya ve Rus kökenli çocuklar yuvaya çok erken başlıyor.
Okul öncesi uzun süre yuvaya giden çocuklar yalnız dilde değil, diş sağlığı ve el becerilerinde de oldukça gelişmiş oluyorlar.
Dil sorunu deyip, geçmek olmaz. Kendisini, düşüncelerini konuşarak anlatamayan çocuk sinirli, huysuz olur. İcabında şiddete başvurur. Bir kavga esnasında kendini konuşarak koruyup, karşı koyamayınca hep hatalı duruma düşebilir. Bu durum davranış bozuklukları yaratır. Hazırlık sınıflarının kaldırılması, tüm dairelerde çalışan göçmenlerin yok denecek kadar az olması, problemin çözülmesini zorlaştırıyor. Çocuklar kendilerine örnek olacak kişileri göremiyorlar. Yarı özel çoğu Hıristiyan öğrencilerin gittiği bir okulda, Müslüman çocuğu öğrenci olarak kabul etmemişler. Ama okulu Türk kadınları temizliyor. Bunu bana üzülerek onbir yaşında o okula alınmayan öğrenci anlatıyor. Okul sistemi fare ile fili aynı anda ve mesafede, aynı ağaca tırmanma yarışına zorluyor. Bu nedenle politik tartışmalara kendimizi kaptırmadan çevremize bakarak neler yapabileceğimizi konuşalım.
Veli dernekleri çok çaba gösteriyorlar. Genç anne babalar kulağınızı, gözünüzü açıp dinleyiniz. Hepimiz çevremize bakalım, neden Türk aileleri yuvaya çocuklarını erken göndermiyorlar? Problemin tespiti çözüm ve çareleri kolaylaştırır.
Spandau Sağlık Dairesi Müdürü Martin Matz (SPD) sorunu göçmen sorunu olarak değil, sosyal problem olarak görüyor. Dili sadece ağızdan çıkarıp alman bayrağı renkleri boyayarak bir tek organa indirgemek gülünç duruma düşmektir. Bu reklâm derhal kaldırılmalıdır. Dil bir bütündür, kültür, din, ruh ve vücudun tamamını etkiler.
Seyahatlerimizde bunu çok iyi yaşıyoruz. Dilini bilmediğimiz bir ülkeden geçerken kendimizi o ülkeye çok uzak hissediyoruz. Bulgaristan yollardaki bildirileri Lâtin alfabede yazdıktan sonra bana çok daha yakınlaştı, komşu olduğu halde. Macar dili ve alfabesi Türkçe ile akrabadır. En eski Türk masallarını derleyenler Macar Türkologlarıdır. Söz dilini anlamasam da yazılı dili bana çok yakın geliyor.
Bu nedenle ısrarla dilin sadece konuşmak olmadığını bazı politikacılara ve genç anne babalara anlatmalıyız. Yazmak, anlatmak, anladığını anlatabilmek, resme ve mektuba dökebilmek dilin içeriğidir, dil (Sprache) bir organ değildir, bir bütündür. Ben bu satırları yazarken Bilim ve Öğretim Senatörü Prof. Dr. Zöllner basında açıklama yaptı. Dil beceri testi üç yaşından itibaren uygulanacak. Bu testleri hazırlayan ve uygulayan ekipte Almanya’da tahsilini yapmış, sorunları içinde yaşayan Türk kökenli öğretmenler de mutlaka bulunmalıdır.
Ellinci yılımızda dil becerisi açılımında aktif rol almalıyız. Dili yalnız organ (Zunge) olarak göstermek bilmediğimiz bir konuda konuştuğumuzu gösterir.
Sevgili genç meslektaşlarım, öğrencilerim, böyle yazıların Almancasını Öğretmen Dergisinde yazınız (GEW).
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Not: Öğretim konusunda deneyimlerimden faydalanmak için almanca sayfama bakınız! www.iltergh.de
Faydalandığım yazı:
Berliner Morgenpost v. 23.10.2010, Regina Köhler u. Katrin Lange,
Schulanfänger sind zu dick oder können kein Deutsch

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.