OHAL BİLDİĞİN O HAL DEĞİL

ABONE OL
18:09 - 01/10/2020 18:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

OHAL BİLDİĞİN O HAL DEĞİL

15 Temmuz 2016. Belleklerimize FETÖ nün darbe girişim tarihi olarak yerleşen tarihtir.

19 Temmuz da OHAL (Olağanüstü Hal) in ilan edildiği tarih. Hemen ardından buna dayandırılarak ilk üç KHK (Kanun Hükmünde Kararname) çıkarıldı yürütme ve yürütmenim başı tarafından. Yürütmenin başı kim? “Binali Yıldırım” mı dediniz? Yanıldınız. Reis o, Reis.

Reis dediysek balıkçı teknesinin reisinden söz etmediğimizi bilmem anlatabildik mi?
KHK dedin mi, akarsular bile dururlar. AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) de neymiş. “Vız gelir, tırıs gider!” dedi Binali Bey.

Bu OHAL, 11 Eylül’de, ABD’de de ilan edilmişti. Küçük Amerika mıydık biz? OHAL ilanının nedeni bizdeki bu öykünme marazı olmasın! Onların bu hakları bir anda ortadan kaldıran uygulamaya sessiz kalmalarının nedeni de “Bir zamanla biz de yemiştik bu haltı.” mıdır ki? 

OHAL’i haklı çıkarmak için havuz medyasının, daha o geceden başlayarak, olanları en abartılı biçimde, 7/24 halkın gözüne sokmasının nedeni de bu hak ihlâllerini haklı çıkarma çabasından öte ne ola ki?
Bu da soru mu şimdi? Yanıt ortada. ” Benim Milletim”i, OHAL’i üçer ay arayla uzatma kararının yerinde ve zorunlu olduğuna inandırmaktan başka bir açıklaması mı var bu yaptıklarının? 

OHAL gerekli miydi? Amasız ve fakatsız; EVET! Gerekliydi de niçin ve ne amaçla kullanıldı, kullanılıyor?

Can alıcı sorular bunlar. Bu soruların doğru yanıtlarını aramak ve bulmak laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletine inananların görevidir. Hem bu görevi yerine getirmek hem de işin aslını halkımıza anlatmak ve kavratmak… 

OHAL süresi içinde çıkarılan KHK ler ve onların nasıl uygulandıklarına bakmak aklı başında, okuyan, dinleyen, düşünen ve soran her yurttaşın en başat görevidir. İnsan olmaktır çünkü düşünmek ve sormak.

“KHK leri meclise getirin! Üzerinde konuşalım. Tartışalım. Uzlaşarak en doğru KHK yi çıkaralım.” demekten dilinde tüy bitti muhalefetin. Muhalefet derken MHP’yi dışında tutuyorum bu kavramın. Anayasa’mız 121. Maddesinde; „Kanun Hükmünde Kararnameler Resmî Gazetede yayınlandığı gün yürürlüğe girmekle beraber yayınlandığı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunulur”. diyor.
Yürütme; yani AKP, ne anayasa takıyor ne babayasa.

O nedenle de OHAL’i yasalara uydurmak falan gibi bir dertleri de yok.

Anayasa’ya göre KHK’lar ile yapılan düzenlemeler OHAL süresince geçerliymiş, bu nedenle de salt OHAL kapsamındaki uygulamalara yönelik düzenlemeler yapılmalıymış. Örneğin; OHAL öncesi gözaltı süresi 4 günmüş. OHAL ile 30 güne çıkarılmış. OHAL uzatılmasaymış bu süre yeniden 4 güne dönecekmiş. 

Soru şu bu durumda: “KHK ile işten çıkarılan memurlar OHAL bitince geri dönecekler mi, kapatılan okullar, hastaneler OHAL sona erdiğinde yeniden açılacaklar mı?” 

Olacak gibi görünmüyor. Modern ceza hukukuna göre; değişmez ilkelerden biri, yürütmenin düzenleyici işlemleri ile SUÇ yaratılamaz ve CEZA konulamazmış. 

Geçin bunları…

Bütün bu hukuk dışılıkların gerekçesi FETÖ nün ülkemiz, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan ya da olması gereken yurdumuz için büyük bir tehlike olması olamaz. FETÖ ye karşı alınan önlemler at izinin it izine karışmasının, karıştırılmasının nedeni olmaz, olamaz.  „Bal gibi olur!“ dersen at izi it izine karışır, engel olamazsın.

Bu tutum ve uygulama; korkarım sonunda, laiklik, demokrasi, toplumculuk ve hukuk düşmanı olduğu tartışılmaz FETÖ yü haklı duruma getirecektir.

Şunu da sorarlar adama haklı olarak: „16 Temmuz sabahı bunca FETÖ cünün kim olduklarını ezbere biliyordun da, 14 Temmuz günü ne işle meşguldün?“

Ne cevap vereceksin?

„Yargımız bağımsızdır. Görevini yapıyor. “Salvasıyla da gelmeyin bize. Adalet Bakanı’nın adı Bekir Bozdağ’sa yemeyiz. Yediremezsiniz. 

Meclis Komisyonlarının birinin başındaki zât-ı nâmuhterem ne buyurmuşlardı?
„FETÖ üyesi olmaktan tutuklananlara uygulanan işkence suçlamalarını araştırmayacağız. “
Skandal! 

Bütün bunlar OHAL in ilk üç ayında yaşananlar, yaşatılanlar, yaşadıklarımız.

Cumhurun başı; „OHAL uygulamalarına belki bir yıl da yetemeyebilir. “dedi muhtarlarına.
Tanrı bizi daha beterinden korusun! 

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.