YARIN 23 NİSAN NEŞE DOLAMUYOR İNSAN

YARIN 23 NİSAN  NEŞE DOLAMUYOR İNSAN
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Neden?

104 yıl önce; bir 23 Nisan günü toplanan Millet Meclisi, egemeliğin kayıtsız  ve koşulsuz halkta olduğunu duyurdu yurda ve dünyaya.

O kayıtsız ve koşulsuz egemenlik 1950’den başlayarak halktan alındı, halkın, ülkeyi halk adına, kendi adına yönetme yetkisi verdiği seçilmiş siyasal erke verildi.

104 yıllık geçmişinin 74 yılında bir daha egemenlik yüzü göremedi Türkiye halkı.

Siyasal erkin kibiri halkın egemenliğinin üstünde bir güç oldu o günden bu güne…

İsraf tavan yaptı, lüks tavan yaptı, şatafat tavan yaptı ve „İrtibattan tasarruf olmaz!“a gelindi.

Kibirden ödün vermeyenlerin yönettiği bir ülkede neşe dolamaz insan…

Lüksten vaz geçmeyenlerin, şatafat içinde yaşamayı her şeyin üstünde görenlerin yönettiği bir ülkede neşe dolamaz insan 23 Nisanlarda…

İsraftan, lüksten, şatafattan, tasarrufu olmayan itibardan vaz geçmeyenlerin yönettikleri ülkede olmaz o iş…

İçmeye ayranı olmayan halkına karşın; taht-ı revan ile def-i hacete gidenlerin yönettikleri bir ülkede neşe dolamaz insan…

Sorunların yüce dağlardan da yüce oldukları bir ülke yurttaşın ülkeyi yöneten siyasi erkten öncelikli beklentisi bu dağlar boyu sorunlarına çözüm bulmasıdır.

Yurttaş bunu salt ülkeyi yönetenlerden değil; illeri, ilçeleri, beldeleri yöneten belediye başkanlarından da bekliyor.

O nedenledir ki; Türkiye haritasının yarısından çoğunu kırmızıya boyayan partinin 409 belediye başkanının bu beklentinin bilinci ve sorumluluğuyla yönetmelerinin illeri, ilçeleri ve beldeleri; önceliği sorunların çözümü olan bir çalışma planıyla yönetmelerinin önemi çok büyüktür, hem de çok büyük…

Seçilen başkanlar başkanlar bunu biliyorlar mı?

Bundan dört yıl önce seçilenler bildiklerini, hem de çok iyi bildiklerini kanıtladılar.

Yeni seçilenlerin onları örnek almalarının önemi de çok büyük…

Eğer onlar illeri, ilçeleri ve beldeleri bu anlaıyışla yönetirlerse; halkın onlara 31 Mart 2024 günü gösterdikleri güven artacak ve halk; gelecek genel seçimlerde ülkenin yönetimini halk adına yönetme görevini onlara vereceklerdir.

„Güvenimiz tam! Kuşkumuz yok!“ diyeceklerdir.

Bu anlayışla yapılan belediye başkanlığı görevi ülkenin geleceğini, yol haritasını belirleyecektir.

O nedenledir ki; belediye başkanlarının yanlış yapma şansları sıfır…

Yanlış yapma şansları yok…

31 Mart 2024 günü elde edilen sonuç zafer değildir.

Sonuçtur.

Bu sonucun gereğinin yapılması durumunda, gelecek genel seçimin kazanılması olacaktır zafer…

Parti de  içinde yaşadığı sıkıntıları sonlandırmak zorundadır.

Eskişehir’in efsane  Belediye Başkanı Sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in belediyecilik konusunda vereceği derslerin anlamı bu nedenle  çok büyüktür.

O dersler; belediye başkanlarının halk belediyeciliği konusundaki bilgi eksiklerini de kaldıracaktır ortadan.

Doğru olan halkın yanında olmaktır.

Halkın partisi olmanın bilinci ve sorumluluğudur.

Bu bilinç ve sorumlulukla yerine getirilecek görev ülkenin 74 yıldır süren kötü yazgısının da sonu olacaktır.

Gelecek genel seçime değin ülkenin önündeki zamanda tarihin akışını değiştirme fırsatı geçti eline 31 Mart günü partinin.

Bu fırsat kaçırılmamalı…

Bu fırsat; Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini Cumhuriyetin ikinci yüzyılında iktidar yapma fırsatıdır.

Kaçırılırsa altında kalınır.

Ülke bir daha belini doğrultamaz…

Olur mu?

Yapılabilir mi?

Kuşkusuz, amasız ve fakatsız  „Evet!“

 

Devamını Oku

İSRAİL’İN ORTADOĞU SAVAŞI

İSRAİL’İN ORTADOĞU SAVAŞI
2

BEĞENDİM

ABONE OL

İSRAİL’İN ORTADOĞU SAVAŞI

„Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. “  Başkomutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İran; dün gece İsrail’e İHA (İnsansız Hava Aracı)’yla havadan saldırdı, onlarca Kayutaş füzesi fırlattı ve saldırının başarıyla sonuçlandığını duyurdu.

İran Devlet Haber Ajansı IRNA, ülkesinin balistik füzelerle saldırdığını ve saldırıdan istenilen ve beklenilen sonucu aldıklarını dünyaya duyurdu.

Bununla da kalmadı ve İsrail’in karşılık vermesi durumunda İran’ın karşılığının daha ağır olacağını belirtti.

İsrail Güvenlik Kabinesi İran’ın saldırısına yanıt için Savaş Kabinesine yetki verdiğini bildirdi.

„Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.“ Başkomutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İran füzelerinin kendi hava sahasından geçtiği için Ürdün Devlet Sözcüsü, ülkede olağanüstü durum kararı alındığını yalanladı. Ancak; önlem amaçlı olarak ülkenin hava sahasının kapatıldığını açıkladı.

Sizce neden?

AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell; İran’ın başlattığı saldırılara ilişkin,

“AB, İran’ın İsrail’e kabul edilemez saldırısını şiddetle kınıyor. Bu benzeri görülmemiş bir gerilim, bölgesel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdittir” dedi.

İnandırıcı mı?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Başkent Tel Aviv’deki Kirya Askeri Üssü’nde savaş kabinesini topladı.

„Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.“ Başkomutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İran’ın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Said İrevani de ABD’nin bu savaşa olası karışmasına ilişkin;

“Bu Tahran ve Tel Aviv arasındaki bir çatışma, Amerika uzak durmalı. İsrail rejimi bir hata daha yaparsa İran’ın tepkisi çok daha sert olur.” açıklamasıyla ABD’yi uyardı.

Açıklamasını

“İran’ın İsrail’e saldırısı şu an sonuçlandı sayılır. Eğer İsrail bir hata daha yaparsa İran’ın karşılığı daha ağır olacaktır.” diyerek tamamladı.

İran’ın saldırısının ardından Çin’den ilk açıklama yapıldı.

Çin; İran’ın İsrail’e düzenlediği hava saldırılarının ardından bölgede gerilimin yükselmesinden duyulan endişeyi dile getirerek taraflara ölçülü ve sakin olunması çağrısı yaptı.

İran; bu saldırının İsrail’in ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına 1 Nisan’daki hava saldırısı ve bu saldırıda öldürülen yedi yurttaşı için bir karşılık olduğunu söylüyor.

„Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.“ Başkomutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Türkiye; iktidardaki koalisyonun yenildiği yerel seçimlerin hemen ardından İsrail’e birtakım ambargolar koyma olanağının olduğunu anımsadı.

Türkiye; İsrail’in Gazze’ye ve Hamas’a başlattığı savaşta Gazze’ye havadan yardım atmak istedi.

İsrail izin vermedi.

İlk bakışta İsrail’e tepki gösteren bir İran bir de Türkiye olduğu görülür.

İran’ın amacının ne olduğu ortadayken Arap ülkeleri, İran’ın yanında görünmemek için, İsrail’le dengeyi korumaya çalışıyorlar.

Bu tutumları Arap Ülkelerin Netanyahu’dan hoşlandıkları, İsrail’den korktukları anlamına gelmez kuşkusuz. Onlar da İran’ın Ortadoğu’daki hesaplarının farkındalar…

Ama Türkiye; İslamcı ideolojiyle nesnellikten uzaklaşmış durumdadır.

Nesnel dış politikadan uzaklaşan Türkiye; İran’ın yanında yer almış gibi görünüyor ve öyle değerlendiriliyor.

Neresinden baksan, değneğin iki ucunun da pislik olduğunu görüyorsun.

Biz de bir kez daha yineleyelim:

„Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.“ Başkomutan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İlkemiz:

Yurtta barış, dünyada barış!“ tır bizim.

Dünya’nın tüm insanları bir ağaç gibi tek ve özgür ve bir orman gibi kardeşçe yaşasınlar diye…

Devamını Oku

AVRUPA’NIN GÜNDEMİNDE DE TÜRKİYE VAR

AVRUPA’NIN GÜNDEMİNDE DE TÜRKİYE VAR
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Avrupa’nın Gündemi’nde de Türkiye var.

Avrupa; Türkiye’nin 31 Mart 2024 günü yaptığı yerel yönetimler seçimini çok yakından izliyor, yorumluyor, değerlendiriyor.

„Onlar da seçim sonucunu yaşanan yoksulluğun belirlediği konusunda ortak bir görüşteler.“ demek yanlış olmaz.

İngiltere’nin The Guardıan Gazetesi; Erdoğan ile partisinin oy kaybetmesinden duyduğu hoşnutluğu dile getiren bir başyazıya veriyor örneğin.

Fransa’da Humanite gazetesi seçimleri çözümleyen bir yazıya yer veriyor.

Yazının anafikri dikkat çekici.

“Eğer yeni bir sayfa açılacaksa, bu boş bir sayfaya yazılmak zorunda.” diye yazıyor gazete.

Almanya’daki gazetelerde seçim sonucunu giderek artan yoksulluğun belirlediği işleniyor.

Son genel seçimin üstünden 9 ay geçti.

O seçim muhalefet açısından büyük bir yenilgi olmasa da, büyük bir düş kırıklığı oldu.

Bu şoku üstünden parti yönetiminde gerçekleştirdiği değişimle kısa sürede atan anamuhalefet 9 ay sonra gerçekleştirilen yerel yönetimler seçiminde Erdoğan cephesine büyük bir yenilgi yaşattı.

Uzun zamandır %25 sınırına saplanan parti bu seçimde, genel başkanının da altını çizerek belirttiği gibi o %25’lik cam tavanı tuzla buz etti ve %38’lik bir zafere imza attı.

Seçimden sonra geleceğe yönelik olarak büyük bir umut yarattı.

Çok güçlü bir seçenek olduğunu gösterdi Türkiye halkına.

AKP ve ortaklarının yıllar süren kayırmacılık, kültür savaşları ve ezici medya egemenliğini, Erdoğan’ın güçlü adam görüntüsünü, tartışılmaz olmaktan çıkardı.

14 Büyükşehrin belediye başkanlığını ele geçirdi CHP. 21 ilde de başarıyla kapattı seçimleri.

Türkiye’nin 81 ilinin 35’inde, 337 ilçesinde, 48 beldesinde belediye başkanlığını ele geçirdi.

CHP; Erdoğan’ın ve onun partisi AKP’nin Anadolu’daki seçim merkezini oluşturan muhafazakâr kasaba ve köylerde ve Karadeniz Bölgesi’nde de öne geçti.

İslamcı, aşırı sağcı Yeni Refah Partisinin (YRP) bu bölgelerde AKP’ye karşı elde ettiği kazanımlar AKP genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karabasanı oldu.
Yerel yönetim seçiminde alınan sonuç laik, liberal seçmenlerde iyimserlik yarattı, kötümser ve karamsarlığı yok etti…

Enflasyonun, resmî rakamlarla %70, resmî olmayan rakamlarla %140 olarak yaşandığı, faiz oranın %50 olarak açıklandığı ülkede seçmenlerin hoşnutsuzluğunun yoruma gereksinimi yoktur.

9 ay önce 3. kez seçilen Erdoğan’ın desteklediği kemer sıkma programı AKP’nin çekirdek seçmenlerini de partiye yabancılaştırdı.

Erdoğan’ın, evinde yaptığı anayasa değişikliğiyle bir kez daha yine ve yeniden başkan seçilebilme hesabı da çarşıya uymadı.

2028’de yapılacak başkanlık seçiminde, çok büyük olasılıkla seçimi muhalefetin adayı kazanacak.

Türkiye’nin uzun süredir askıya alınan Avrupa Birliği’ne katılma girişimini yorumlayan Avrupa Komisyonu; hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda ciddi gerileme olduğunu kaydediyor.

31 Mart 2024 Pazar günkü seçimlerde alınacak parlak bir sonuç siyasi ivmeyi onun lehine çevirebilirdi.

Erdoğan’ın Türkiye siyaseti üzerindeki baskıcı egemenliğini güçlendirmek, Türkiye’nin sınırlarının ötesinde sonuçlar doğurabilirdi.

Bu her şeyden önce Türk demokrasisi için bir yıkım olurdu.

Seçimin sonucu olağanüstü…

CHP’nin Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer 13 Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde elde ettiği olağanüstü sonuç; ülkenin seçim haritasını yeniden çizdi.

Ülkenin Kürt yurttaşlarından yana olan DEM PARTİ; Diyarbakır başta olmak üzere, ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da seçimi önde bitirdi.

Fransa’nın Humanite Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan, Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü araştırmacısı Didier Billion’a göre bu sonuç şaşırtıcı değil.

Billion; “Erdoğan; yaklaşık bir yıl önce, yeniden cumhurbaşkanı seçildiğinde ekonomik sorunları çözme sözü vermişti. Ama bunu yapmadı. Enflasyon hâlâ yüzde 65 civarında seyrediyor. Çalışan ve orta sınıflar geçimlerini sağlamakta zorlanıyor. Bu da önemli bir etken oldu. Kemalist parti şu anda muhalefetin ekseni gibi görünüyor ve yeniden seçilen İstanbul’un belediye başkanı tarafından temsil ediliyor. İmamoğlu’nun İstanbul’daki zaferi onu bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tartışmasız adayı haline getirebilir. İmamoğlu, oportünist siyaseti nedeniyle, Kürt sorunu konusunda her zaman çok açık oldu. Çünkü; Kürtlerin İstanbul’da büyük bir seçmen kitlesine sahip olduğunu biliyor.” diyor.

CHP; ülkenin batısındaki Kürt oyları, daha önce MHP ve İYİ Parti gibi sağcı partileri destekleyen laik milliyetçilerin oylarını da almış görünüyor.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Recep Tayyip Erdoğan’ı “Yeni Yüzyılın Kurtarıcısı” olarak görmesi, mevcut kriz bağlamında başta emekliler olmak üzere toplumun dışlanmış kesimlerinin karşı karşıya kaldığı ekonomik zorlukları çözmekte başarısız olan AKP’yi ve onun genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kurtarmaya yetmedi.

Hasan Arslan

Devamını Oku

UNUTMADIN DEĞİL Mİ? AKLINDA…

UNUTMADIN DEĞİL Mİ? AKLINDA…
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Ey halkım!
Bugün seçim sandıklarının kapatılacakları saate kadar oy kullanacaksın.
Oyunu kullanmaya giderken; ülkede, son 22 yılda rant ve talan belediyeciliğinin zirve yaptığını, ülkenin dağının, tepesinin, en verimli ovalarının betonlaştırıldığını,
bu yığılmayı planlayanların yapım için açtıkları açık artırma ya da eksiltme işini kendi yandaşlarına vererek bu yapımlardan pay aldıklarını, ne gençliğin, ne yaşlının, ne de kadının adının olduğunu unutmadın değil mi?
Aklında…
Yerel yönetimlerin seçileceği seçim olsa da, bugün yapılan seçimin tüm ülke için son derece önemli olduğunu,
soygun yıllarında ülkenin önemli kaynaklarının kişisel çıkarlar uğruna talan edildiğini,
halkın tapulu malı olan açık alanların arsaların, yapıların gerici vakıflara, tarikatlara peşkeş çekildiğini,
kendisin ekonomist olduğunu sana birinin akıl ve ekonomi bilimine ters kararlarıyla işsiliğin tavan yaptığını,
halkın geniş kesimin yoksullaştırıldığını,
yaşanan tüm bu sıkıntılardan en çok etkilenen emeklilerin açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiklerini,
yoksullaşan halkın ve yaşamın yükü altında inim inim inleyen emeklinin tüm isemlerine kulakların tıkandıklarını,
unutmadın değil mi?
Aklında…
Emekçinin örgütlü savaşım yollarının kapatıldğını,
kadına yönelik olumsuz ayrımcılığın yükseldiğini,
görsel ve yazılı basının özgürlüğüne büyük darbeler vurulduğunu,
yazdıkları ve dile getirdikleri gerçek haberler nedeniyle tutuklanan gazetecileri,
haberlere getirilen, gerçekte anlaşılan, anlaşılmaz erişim engeli kararlarını,
sosyal haberleşmenin baskı altına alındığını,
unutmadın değil mi?
Aklında…
Gerici kararlar ve uygulamalar sonucu çağdaşlıktan ve bağımsızlıktan eser bırakmadıkları eğitim sistemini,
çocukların tecevüzcü, sapık tarikat şıhlarının ve şeyhlerinin ellerine terk edildiklerini,
bırakın sağaltılmayı, bulunamayan ilaçları, ödenemeyecek denli yüksek özel sağlık kurumları fiyat listelerini, devlet hastanelerinden, alınması hanidiyse olanaksız duruma gelen, termin alma sıkıntısını,
unutmadın değil mi?
Aklında…
Yandaşa peşkeş çekilen, ağaç katliamının yaşandığı ormanlık alanları,
işverenin sağlamadığı, görev ve sorumluğu denetlemek olan kurumların denetlemedikleri iş güvenliği nedeniyle yitirdiğimiz canları,
kentsel dönüşüm maskesi arkasına sığınarak gerçekleştirilen yapılaşmanın yandaş ve onun ortağı yönetici için zenginliklerine zenginlik katmaktan başka bir amaç taşımadığını,
deprem sonucu sağ kalan, ancak yerinden yurdundan olan depemzede için yapılan evlerin yeni zenginler yaratttığını,
ülkenin yeşil alanlarının, sahil bölgelerinin otel sahiplerine yok pahasına verildiklerini,
rantın, talanın, yönetimdeki siyaset erki partilerce yönetilen belediyelerin açık artırmalarında işi alan yüklenicinin ad ve adresinin hiç değişmediğini,
salgın döneminde maddi sıkıntılar yaşayan halkın görmezden gelindiğini,
sosyal yardımların yok denecek denli yetersiz kaldıklarını,
halkçı belediyecilik anlayışıyla halka sosyal yardım ulaştırmak isteyen belediyelerin akıldışı engellenmelerini,
üniversite gençliğinin yurtsuz ve yuvasız bırakıldıklarını,,
salgın döneminde yoksullukla da boğuşan yaşlılara neler yaşatıldığını,
kentlerin yeşil alanlarını beton yığınına dönüştürdüklerini,
unutmadın değil mi?
Aklında…

Devamını Oku

31 MART 2024 OLMAK YA DA OLMAMAK

31 MART 2024 OLMAK YA DA OLMAMAK
3

BEĞENDİM

ABONE OL

T.C. Merkez Bankası faizi %50’ye yükseltti.
Bu karar, bu para politikasının yaratacağı sonucu doğru anladıysam eğer; sonuç, ekonomik sıkıntıyı iliklerine değin yaşayan halkımız açısından hiç de kolay olmayacak.
Bunun sonucu zam olacak, vergi artırımı olacak ve o zamlar, o vergi artırımları yine ve yeniden yoksullukla cebelleşen, açlık sınırında değil, açlığın tam ortasında yaşayan, yataklarına aç giren, yarınından umudu olmayan insanlarımızın sırtlarına yüklenecek.
Emekçinin, adına Kıdem Tazminatı verilen, anasının ak sütü gibi helal olan hakkına saldıracak anamalcı.
Emekli olduğunda alacağı emeklilik aylığı devede kulak örneği gibi küçültülecek, azaltılacak, çalışırken aç olan emekçi emekliliğinde çalıştığı günleri mumla arayacak.
31 Mart günü yapılacak yerel yönetim seçimlerinden Cumhur İttifakı başarıyla çıkarsa zalimin zulmü artacak. Kuşkunuz olmasın!
ŞAHSIM anayasayı değiştirme amacına bir adım da yaklaşacak, cesareti artacak. Arkasındaki desteğe güvenerek yeni anayasayı halk oylamasına sunacak.
Kuşkunuz olmasın!
Korku yönetimindeki başarısı zirve yapacak.
Hiç kuşkunuz olmasın!
Rusya örneği yaşayacak Türkiye.
Türkiye’nin de bir Putin’i olacak.
Bütün bu olumsuzlukların yaşanmaması; Cumhur İttifakı’nın kurduğu Şahsım Devleti’ni, yasal yoldan ve demokrasinin kurallarını kullanarak yıkmakla olur.
31 Mart 2024 günü akşamı; eğer, bu ittifaka 23 Haziran 2019 sendromunu yaşatabilirse seçmen, sonuç Cumhur İttifakı’nın ve Şahsım Devleti’nin sonu olur.
Hiç kuşkunuz olmasın!
Sonuç bu olursa güç dengesi el değiştirir.
Abartmıyorum.
31 Mart 2024 günü yapılacak yerel yönetimler seçimi Türkiye’miz ve laik, demokrat, sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimiz açısından yaşamsal değerdedir.
Bu seçimin sonunda muhalefet başarılı çıkarsa Türkiye; kördüğüme dönen sorunlar yumağının açılması yönünde, sorunlar hemen ortadan kalkmayacak denli karmaşık olsalar da onların çözümü yönünde çok büyük bir adım atmış olacak.
İrin bağlayan, kangrene dönüşmekte olan siyaset ve ekonomi çıbanı hemen kapanmayacak ama;
O çıbana ilk neşter vurulacak.
O neşter; o iyileştirici neşter yoksulluk ve açlık içinde inim inim inleyen insanlarımızın ellerindedir.
O neşteri, o irin bağlamış, kangrene dönüşmeye yüz tutan çıbana vurmak da onların ellerinde.
Kötü gidişi onlar durdurabilirler.
Kuşkunuz olmasın!
O neşter seçmenin elindeki seçme hakkıdır.
Oyudur…
Seçmen o hakkını doğru kullanırsa ancak, doğru kullana bilirse biter bu dertler, acılar.
O neşteri çıbana doğru vurursa seçmen sabahın sahibinin kendisi olduğunu gösterecek insana ve emeğe düşman olanlara.
Hiç kuşkunuz olmasın!
31 Mart’ta seçmen; yaşam alanının kim tarafından yönetilmesini istediğine karar verecek.
O oy; kimin söz sahibi olacağını belirleyecek.
O oy; sandıktan sonrasının belirleyicisi olacak.
O oy; egemenliğin kayıtsız ve koşulsuz halkta olduğunu bir kez daha gösterecek insana ve emeğe düşman olanlara…
O oy; olmak ya da olmamak sorunudur.
Bütün sorun da budur…
OLMAK YA DA OLMAMAK!…

Hasan Arslan

Devamını Oku