Almanya’da Togg’u yarış pistinde test eden ikili, deneyimlerini anlattı

Almanya’da Togg’u yarış pistinde test eden ikili, deneyimlerini anlattı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sosyal medya içerik üreticisi Etem Sayın ile yarış pilotu Emir Aşarı, Togg T10X ile İstanbul’dan başlayıp 5 bin kilometre yol yaparak tamamladıkları Almanya seyahatlerinde yoğun ilgiyle karşılaştı.

Youtube ve bazı sosyal medya mecralarındaki “sekizsilindir” isimli sayfanın sahibi olan Etem Sayın ile yarış pilotu Emir Aşarı, Bakırköy’den yola çıkarak ulaştıkları Almanya’nın ünlü Nürburgring pistinde Togg’u test etti.

İkilinin Nürburgring pistinde Togg ile yaşadıkları tecrübelerini sosyal medya hesaplarından paylaştığı görüntülerde, Togg sürücüsü Aşarı’nın pistteki zorlu virajlara ve yoğun yağışa rağmen birçok aracı geride bıraktığı görüldü. Söz konusu görüntüler büyük ilgi görürken, Togg T10X ile gerçekleşen bu deneyimin detayları da merak konusu oldu.

“Bu araca ‘Türkiye’nin otomobili’ olarak bakıyoruz”

Etem Sayın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Togg alabilmek için ailesinden birçok kişiyi kuraya soktuğunu ve annesine çıkan araçla Almanya’ya gittiklerini söyledi.

Almanya seyahatine arkadaşı Aşarı’nın önerisiyle başladıklarını dile getiren Sayın, “Böyle bir projeyi yapmaya kendimiz karar verdik ve yola çıktık. Bir amacımız vardı: Bu işin siyasi bir şekilde görülmesini kesinlikle istemiyorduk. Öyle bir düşüncemiz hiçbir zaman olmadı. Bu araca ‘Türkiye’nin bir otomobili’ olarak bakıyoruz. Türkiye’nin ortaya çıkardığı ilk elektrikli otomobil olarak bakıp bunun gelişmesini istiyoruz.” dedi.

Sayın, İstanbul’dan başlayan yolculuklarının geri dönüşle birlikte 10 gün sürdüğünü kaydederek, “Bakırköy’den yola çıktık, oradan İpsala’ya, İpsala’dan Kavala, İgumeniça ve oradan gemiyle Ancona’ya yani İtalya’ya… Yunanistan, İtalya, İsviçre ve Almanya şeklinde bir güzergahımız oldu. Bu yaptığımız 5 bin kilometreyi gemide geçirdiğimiz vakit dahil değil.” diye konuştu.

“Yolda şarj için 23 kez durduk, toplam 25 bin liralık tüketimimiz oldu”

Etem Sayın, yolculuk esnasındaki şarj deneyimlerine değinerek, “Şarj için toplam 23 kez durduk ancak bu işlem 13 kez durarak da halledilebilirdi. Özellikle Yunanistan bizi zorladı. Yunanistan şarj olanakları açısından Türkiye’nin çok gerisinde.” açıklamasında bulundu.

İtalya, İsviçre ve Almanya’nın şarj konusunda çok ileride olduğunu dile getiren Sayın, şöyle devam etti:

“Sadece bizim kendi gelirimize göre baktığımızda, Türkiye fiyatlarına göre baktığımızda 2,5 kat daha pahalı bir şekilde kullandık elektriği. Onun haricinde herhangi bir şarj etme zorluğu yaşamıyorsunuz ki biz çok planlı programlı çıkmadık zaten. Biraz da böyle görelim istedik ve de buna göre baktığımızda Yunanistan’ı bile rahatlıkla geçebildik. Toplam 25 bin liralık elektrik maliyetimiz oldu 5 bin kilometrede. Seyahatimiz boyunca bizi yolda bırakacak en ufak bir problemle karşılaşmadık. Ufak tefek uyarılar oldu ama bunlar bizi yarı yolda bırakacak şeyler değildi. Kusursuz bir şekilde ulaştık. İki turumuzu da Nürburgring’de attık ve aynı güzergahtan geri döndük.”

“Yolda bizi görenler el salladı, selam verdi, korna çaldı”

Sosyal medya içerik üreticisi Sayın, Togg’a yurt dışında gösterilen ilgiden bahsederek, karşılaştıkları yabancılar arasında özellikle İtalyan ve Almanların Togg’a çok ilgi gösterdiğini ve şaşırdıklarını söyledi.

Yüksek ilginin yanı sıra soru soranlarla da karşılaştıklarını anlatan Sayın, “Bir İngiliz gazeteci sordu, sonra haber oldu. Onun haricinde gurbetçiler epey ilgilendi. Yolda bizi görenler el salladı, selam verdi, korna çaldı. Türk tırlarıyla çok karşılaştık, aynı şekilde korna çaldılar, selam verdiler. Selanik’ten geçtik. Ata’mızın doğduğu eve ziyarette bulunduk. Oradan görseller aldık. Orada Türkler vardı, tam bayram ziyareti dönemiydi. Onlar çok ilgi gösterdi. Şaşırdılar açıkçası. Yani genel olarak çok büyük bir ilgiyle karşılaştık.” ifadelerini kullandı.

“Yabancı WhatsApp gruplarında konuşulmuş”

Etem Sayın, Togg’un pist performansının pistteki diğer araç kullanıcılarının da dikkatini çektiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Piste çıktığımızda Emir’in pilotajında ciddi geçişler yaptık. Pistte kötü havada hızlı bir şekilde gittiğimiz için insanlar, ‘Bu 400-500 beygirlik kırmızı SUV vardı, neydi?’ diye sormuşlar WhatsApp gruplarında. Bilmiyorlar da ne olduğunu. O şekilde konuşmalar da oldu. X’te vesairede farklı şekillerde paylaşılmış. Yolculuğa çıkmadan önceki bazı çekincelerimiz vardı ancak bunları aştık. Yağmurlu bir havada piste çıktık. Kuru havada çıkmayı planlıyorduk ama Emir yağmurlu havada çok tecrübeli bir pilot. Başlarda biraz çekindim ancak iki viraj sonra Emir’in de pilotajını görünce ‘tamam’ dedim. Araç da gerçekten çok iyi yol tutuyor. Konfor ve yol tutuşunu normal zamanlarda olduğu gibi pistte de çok iyi sağladığını gördüm.”

“Togg’u yarışa sokmadık, pistin halka açık gününde test ettik”

Yarış pilotu Emir Aşarı da daha önceden 6-7 kez aynı seyahati fosil yakıtlı araçlarla yaptığını ancak aynı güzergahta iki kez yolda kaldığını belirterek, “Seyahat öncesinde ön yargılarım vardı. Etem ile ‘ne olacaksa olsun yola çıkalım’ dedik. Hiçbir sıkıntı yaşamadık, umduğumdan çok daha konforluydu.” dedi.

Piste bir yarış parkuruna katılmak için gitmediklerini dile getiren Aşarı, “Dünyanın en meşhur pistlerinden birinin halka açık gününe katıldık. Bu, zamana karşı bir yarış değildi, halka açık bir deneyimleme günüydü.” şeklinde konuştu.

“Aracın mekaniği ve yol tutuşu, öngörümün çok daha üzerinde”

Emir Aşarı, Togg’un mekaniğinin ve yol tutuşunun beklentisinin çok üzerinde olduğunu kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Zaten bunu ilk iki virajda hemen otomatik olarak algılıyorsunuz. O pistte 10 binden fazla benim turum var yarış dışında. Farklı araçlar kullanma deneyimim oldu. Hani herkes internette ‘ilk turda bu kadar arabayı geçtiniz’ diyor. Gerçekten hiçbir efor sarf etmeden gayet güvenli bir şekilde kullandık Togg’u. İkinci turda biraz kendi limitlerimi zorladım ama belki aracın limitlerine ulaşamadım, bilmiyorum. Gayet güvenli geçti, böyle bir performans beklemiyordum.”

Aşarı, Togg’un bir yarış aracı olarak tasarlanmadığına ve bir otomobil gibi kullanılması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu otomobil olarak üretilmiş, yarış için üretilmemiş bir araç. Mekanik anlamda da özellikle arka taşıyıcılarına hayran kaldım. Ana rakiplerine baktığınızda 15 senedir elektrikli araç satan, üretenler var. Yazılım olarak bu aracın önündeler mi? Evet önündeler. Ama mekanik geliştirilebilir bir şey değil, yazılım güncellenebilir bir şey. Dolayısıyla Togg’un daha yolu var yazılım anlamında ama ben çok güzel şeyler başaracaklarına inanıyorum.”

Devamını Oku

Polis, Berlin’deki Filistin destekçilerinin çadır kampını boşalttı

Polis, Berlin’deki Filistin destekçilerinin çadır kampını boşalttı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Almanya’nın başkenti Berlin’de polis, Filistin destekçilerinin oluşturduğu “Gazze’ye destek” kampını yasaklayarak tahliye etti.

Öğle saatlerinde Federal Meclis ile Başbakanlık arasında bulunan kampa gelen polis, duyuru yaparak kampın tahliye edilmesini istedi.

Göstericilerin itiraz etmesi üzerine çıkan arbede de polisin zaman zaman şiddet uyguladığı görüldü.

Polis çadırları sökerek kamp alanından dışarı çıkardı.

Polisin müdahalesi sırasında diğer göstericiler “Utanın, utanın”, “Almanya finanse ediyor İsrail bombalıyor” şeklinde slogan attı.

Alman polisi, göstericilerden Yasemin Acar ve Cansu Kalender’i kimlik tespiti için kısa süreliğine gözaltına aldı.

Acar, gözaltı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, kolunun çok ağrıdığını ve doktora gideceğini ifade etti.

Göstericilerden Udi Raz, Musevi olduğunu belirterek kampın yasaklanıp tahliye edilmesine ilişkin, “İki haftadır Alman parlamentosunun önünde barışçıl olarak Gazze’de ateşkesin sağlanması ve İsrail’in uluslararası hukuku uygulaması için çağrıda bulunuyoruz. Fakat gücü elinde bulunduranlar bizi antisemitist, aşırıcı ve İsrail’den nefret edenler olarak suçladı. Berlin senatosu karar verdi. Bizi şimdi buradan göndermek istiyorlar. Uluslararası hukuku umursamıyorlar.” dedi.

Alman hükümetinin Uluslararası Adalet Divanında (UAD) soykırımla suçlandığına dikkati çeken Raz, demokrasinin rafa kaldırıldığını belirterek “Filistinliler için uluslararası hukukun uygulanmasını istiyoruz. Ateşkesin sağlanmasını istiyoruz. Almanya hükümetinin Filistin’de insanları öldüren silahları İsrail’e sağlamamasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

ABD’deki üniversitelerde Filistin’e destek amacıyla düzenlenen İsrail karşıtı gösterilerde yüzlerce öğrencinin gözaltına alınmasını da eleştiren Raz, “ABD’deki öğrenciler bizim için bir rol model onları tüm gücümüzle destekliyoruz. Onların mücadelesi bizim mücadelemizdir” dedi.

Devamını Oku

Steinmeier: Türkiye ile Orta Doğu’da kalıcı barış için iki devletli çözüm gerekiyor

Steinmeier: Türkiye ile Orta Doğu’da kalıcı barış için iki devletli çözüm gerekiyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, Türkiye ile Orta Doğu’daki kalıcı barışın iki devletli çözümle mümkün olacağı konusunda hemfikir olduklarını söyledi. Steinmeier, Türkiye ziyaretinin önemine değinerek, iki ülkenin NATO’da müttefik G20 üyeleri olduklarına dikkat çekti. Ayrıca Steinmeier, depremzedeleri unutmayacaklarını ve desteklemeye devam edeceklerini belirtti.

Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, Orta Doğu’daki kalıcı barışın iki devletli çözümle mümkün olacağı konusunda Türkiye ile hemfikir olduklarını söyledi.

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, Türkiye’de 22-24 Nisan’daki temaslarını ziyareti takip eden Türk gazetecilere değerlendirdi.

Steinmeier, ülkesiyle Türkiye’nin Orta Doğu’daki çatışmalar konusunda farklı bakış açılarının bulunduğuna işaret ederek, “Ancak Türkiye ile Orta Doğu’daki kalıcı barışın iki devletli çözümle mümkün olacağı konusunda hemfikiriz.” ifadesini kullandı.

Türkiye’deki temaslarını yapıcı olarak niteleyen Steinmeier, “Türkiye ziyaretimin her dakikası kıymetliydi.” dedi.

Steinmeier, Türkiye ziyaretinin iki ülke ilişkileri açısından önemine değinerek, “Benim için diplomatik ilişkilerimizin başlamasının 100. yıl dönümünde Türkiye’ye gelmek çok önemliydi.” değerlendirmesinde bulundu.

İki ülkenin NATO’da müttefik G20 üyeleri olduklarına dikkati çeken Steinmeier, “Türkiye- Almanya olarak birbirimiz için vazgeçilmeziz, birbirimize ihtiyacımız var.” diye konuştu.

“Almanya olarak depremzedeleri unutmayacağız”

Gaziantep’te 23 Nisan kutlamasına katıldığını ve ardından Nurdağı ilçesinde depremzedeler için kurulan konteyner kenti ziyaret ettiğini anlatan Steinmeier, buradaki temaslarının kendisini etkilediğini belirtti.

6 Şubat 2023’teki depremin Türkiye ve Suriye’de birçok can kaybına yol açtığını anımsatan Steinmeier, “Depremden bir yıl sonra bölgeyi ziyaret etmek, benim için de anlamlıydı. Hayatta kalan insanlar için çok hızlı bir şekilde barınma yerleri hazırlanmasını ve çocukların okullara gidebilmesinin sağlanmasını görmek sevindirici.” değerlendirmesinde bulundu.

Bölgedeki yeniden inşa çalışmalarının “takdire şayan” olduğunu ifade eden Steinmeier, “Almanya olarak depremzedeleri unutmayacağız ve desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.

Alman lojistik şirketi DHL’nin İstanbul Havalimanı’ndaki merkezine gerçekleştirdiği ziyarete değinen Steinmeier, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde bu ziyareti de ele aldıklarını söyledi.

Hızlı hava kargo taşımacılığı sektöründe bu merkezin model özelliği taşıdığını anlatan Steinmeier, Avrupa ülkeleri arasında AR-GE Merkezi kapsamında kurulan ilk Dijital Dönüşüm Ofisi’nin İstanbul’da bulunmasının da sevindirici olduğunu dile getirdi.

Steinmeier, Türk vatandaşları için vize kolaylığı ya da genel olarak vize işlemlerinde ne zaman ilerleme kaydedileceği yönündeki soru üzerine Türkiye’deki başkonsolosluk personelinin sayısının artırıldığı ve işlem süresinin kısaltılması ve daha hızlı randevu alınabilmesi için çalışmaların yürütüldüğü yanıtını verdi.

Steinmeier, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Almanya’da düzenlenecek, Türk Milli Takımı’nın da mücadele edeceği EURO 2024’e beklediğini söyledi.

Devamını Oku

Almanya’da Filistin Destekçileri Polis Baskısından Şikayetçi

Almanya’da Filistin Destekçileri Polis Baskısından Şikayetçi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Almanya’da Filistin destekçisi aktivistler, polisin ifade özgürlüğünü kısıtlamaya kadar varan aşırı baskısından şikayet ediyor.

İsrail’in Gazze’ye saldırmasının ardından Almanya’da Filistin destekçilerine yönelik çeşitli yasaklar uygulanmaya başlandı.

Başkent Berlin’de Filistinli çocukların daha önce kullandıkları Filistin poşusu ve Filistin bayraklarının bulunduğu çıkartmalarla okula gitmelerine izin verilmedi, Filistin’in desteklendiği gösterilerde birçok sloganı kullanmak yasaklandı.

Polis, pek çok eylemde göstericilere sert müdahale etti, gösterilere katılan birçok aktivist gözaltına alındı ve evlerinde aramalar yapıldı.

Berlin’de nisan ortasında düzenlenen Filistin Kongresi polis müdahalesiyle sona erdirilerek yasaklandı. Kongreye konuşmacı olarak davet edilen Filistin kökenli İngiliz doktor Ghassam Ebu Sitte ve eski Yunanistan Maliye Bakanı Yannis Varoufakis’e ülkeye girme yasağı getirildi. Varoufakis, Almanya’nın kendisine siyasi faaliyet yasağı da getirdiğini duyurdu. Organizatörlerin avukatı Nadija Samour, kongrenin yasaklanmasıyla demokratik haklarının engellendiğini belirterek, bundan Alman hükümetini sorumlu tuttu.

Öte yandan, “Soykırım-Almanya yine katılıyor” ve “Silah sağlamayı durdurun” yazılı pankartlar açarak Gazze’deki katliamı duyurmak için Federal Meclisin karşısındaki çimenlikte kamp kuran aktivistler de çeşitli yaptırımlara maruz kalıyor.

Sürekli gözetim altında tutulan ve zaman zaman emniyet görevlilerinin sert müdahalesiyle karşılaşan aktivistlerin bir eyleminde polis, İrlandalı gruba kendi dillerinde şarkı söylemelerini yasakladı. Ayrıca kampta İbranice ve saat 18.00’e kadar Arapça konuşmanın yasak olduğu bildirildi.

Kampta kalan ve soyadını vermek istemeyen David ve emniyet görevlilerince evi aranan aktivist Yasemin Acar, polisin uyguladığı baskılara ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

“AB dilini yasakladılar”

Yahudi olduğunu ifade eden David, “Almanların soykırımdan ders çıkarma anlayışında boşluklar bulunduğunu ve bu nedenle Alman devletinin Gazze’deki soykırıma destek verdiğini” söyledi.

David, “Alman polisi, daha başlamadan tartışmaları engelliyor, herkes tarafından kullanılan ifadeleri yasaklıyor, insanların gösterilere katılmasını imkansız hale getiriyor, sadece devletin ağır baskısına maruz kalmayı göze alabilenler geliyor.” dedi.

Kampta İbranice ve Arapça konuşulmasına yasak getirildiğini ifade eden David, “Bu dillerde dua etmemize veya törenler düzenlememize izin verilmediğini söylediler. Bunu hukuki gözlemciye ve birkaç tanığa söylediler. Bu kamptaki Yahudiler olarak, geçmişte Krakow ve Varşova gettolarında söylenmiş Yahudi halk şarkılarını bile burada söylememiz yasak.” diye konuştu.

“Biz Yahudilere antisemitizm suçlaması yapılması mantıklı değil”

Kampta 19 Nisan’da İrlandalı grubun kendi dillerinde şarkı söylemelerine de izin verilmediğine dikkati çeken David, kendi dillerinde şarkılar seslendirmek için toplanmak istediklerini ancak polisin mikrofonu kullanamayacaklarını ve kampta kalamayacaklarını ifade ettiklerini aktardı.

Bunun üzerine grubun diğer alana giderek ses sistemi olmadan, aralarında kendi dillerinde şarkılar söylemek istediklerini belirten David, “Ancak polis onları çevreledi, müdahale edip küçük gruplara ayırdı. Tercümanları olmadığı için bu grubun kendi dillerinde şarkı söylemesini yasakladılar, bir Avrupa Birliği (AB) ülkesinin dilini yasakladılar. Açık alanda bir çadırda oturdular ancak polis üç saat boyunca onları gözetim altında tutmaya devam etti.” ifadelerini kullandı.

Almanya’da Yahudilerin de antisemitizmle suçlandığına işaret eden David, şunları dile getirdi:

“Antisemitizm suçlamaları kesinlikle saçmalık. Evet, Almanya’da ve dünyanın büyük bir kısmında antisemitizm gerçek bir sorun ancak ciddi bir konu siyasi amaçlarla sulandırılıyor. Almanya, soykırımdan dolayı kendisini suçlu hissediyor ve birisine vurmak istediklerinde hemen antisemitizm suçlaması yöneltiliyor. Tıpkı (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu’nun yaptığı gibi. Her şeyden önce biz Yahudi’yiz, bize antisemitizm suçlaması hiç mantıklı değil. Yahudi olmayanlara yöneltildiğinde bile bu suçlama anlamsız hale geldi artık.”

David, Yahudi olarak soykırıma karşı durduğunu belirterek, “Gazze’de yaşananlar, Alman hükümetinin son 130 yılda finanse ettiği soykırımların üçüncüsü. İlk soykırımda sorumlu tutulmadılar, ikincisinde kısmen sorumlu tutuldular ama görünen o ki okul çocuklarına yalnızca Yahudilerin etkilendiğini öğretiyorlar.” şeklinde konuştu.

“Kapıyı kırarak eve girdiler”

Filistin destekçisi gösterilerde gözaltına alınan ve polis tarafından evi aranan Yasemin Acar da Filistin için yollara çıktıkları gerekçesiyle baskı gördüklerini söyledi.

Acar, gözaltına alındığını, hapse atıldığını, polisin kendisine şiddet uyguladığını ve evine girdiğini ifade ederek, “Sabah saat 06.00’da kapıma dikildiler. Kapımı kırdılar, sonra yatak odama girdiler. Kapıyı ayaklarıyla vurup açtılar, sonra silahla ‘Uyanın uyanın!’ diye bağırıp durdular. Beni öyle uyandırdılar yani korku içinde uyandım. 8 kişi girdi odama.” diye konuştu.

Polisin eve geldiği sırada bir arkadaşının evinin de basıldığını anlatan Acar, daha önce sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı başka aktivistlerin evlerinin de arandığı bilgisini paylaştı.

“Bu demokrasi kimin için? Sadece Almanlar için mi?”

Acar, bunların Filistin için insanları korkutmak ve onların sokaklara dökülmesini engellemek amacıyla yapıldığını söyledi.

Alman’a benzemediğin ifade eden Acar, şunları kaydetti:

“Gittiğim her yerde ya da 4-5 kişi beraber bir yere gittiğimizde ‘Nereden geliyorsunuz, nereye gidiyorsunuz? Filistin için mi buradasınız?’ diye polis sorular soruyor. Sonra protestolarda Filistin bayrağı bile yasaklandı, Arapça konuşmak yasaklandı. Bunlar yanlış. Bunlar, Almanya’nın bize gösterdiği demokrasi. Demokrasiye karşı (bunlar). Kendimize soruyoruz: ‘Bu demokrasi kimin için? Sadece Almanlar için, Batı ülkelerindeki insanlar için mi, Batı ülkeleri için mi bu demokrasi?’ Bence Almanya’nın daima Filistin’e karşı, yabancılara karşı bir sorunu var ve biz bunu her zaman biliyorduk. Elbette Filistin ile birlikte herkes görmeye başladı.”

Almanya’ya gelen Ukraynalılar için büyük yardımlarda bulunduğunu ve siyasetçilerin kendisini görüşmeye çağırdığını, bunun gazetelerde yer aldığını anlatan Acar, “Ancak tabii Müslüman ülkesi olduğu zaman, hele Filistin olduğu zaman aynı özgürlüğü tanımadılar. Kimseye, ne bana ne de başkalarına.” şeklinde konuştu.

“Demokrasiyi savaş açabilmek için kullanıyorlar”

Her zaman burada baskı altında olduklarını ifade eden Acar, “Yani Batı ülkelerinde özgürlük diye bir şey yok. Batı ülkeleri, sadece bunu bir gösteriş olarak kullanıyor. Afganistan hakkında konuşuyorlar, Irak, Türkiye. ‘Bu ülkelerde demokrasi yok.’ diyorlar. ‘Demokrasiyi bu ülkelere götüreceğiz.’ diye savaş açıyorlar. Kendileri demokrasi içinde yaşamıyor, özgürlük içinde yaşamıyor. Bence demokrasiyi sadece başka ülkelerde savaş açabilmek için kullanıyorlar ve biz bunu şimdi görüyoruz. Uyandık.” görüşünü paylaştı.

Bu baskıların kendisini yıldırmayacağını vurgulayan Acar, “Filistin’e özgürlük gelmeden önce biz bu yoldan ayrılmayacağız. Fark etmez, istedikleri kadar gelsinler, evlerimizi bassınlar, istedikleri kadar hapse atsınlar, istedikleri kadar tutuklasınlar, biz bu yolda devam edeceğiz çünkü Filistin’deki işgal bir katliam, insanlığa karşı.” değerlendirmesinde bulundu.

İnsan hakları ve Filistin için yollarda olduğunu dile getiren Acar, “Ben doğru tarafı savunduğumu, hak yolunda yürüdüğümü bildiğim için korkmuyorum. Benim korkum ancak Allah’tan. Başka korkum yoktur.” diye konuştu.

Devamını Oku

Depremde 72 kişinin öldüğü İsias Oteli’ne ilişkin davaya devam edildi

Depremde 72 kişinin öldüğü İsias Oteli’ne ilişkin davaya devam edildi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adıyaman’da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde yıkılan, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Oteli’ne ilişkin 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) sporcu, öğretmen ve tur rehberinin de aralarında bulunduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği otele ilişkin duruşma nedeniyle adliyede geniş güvenlik önlemi alındı.

Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin zemin katındaki çok amaçlı konferans salonunda yapılan duruşmaya, sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla bağlandı.

Duruşmaya, KKTC Başbakanı Ünal Üstel, yaşamını yitiren sporcuların aileleri ile taraf avukatları katıldı.

Mahkeme başkanı, 2 yaralıyla ilgili dosyaya dün gelen iddianamenin bu dosya ile birleştiğini belirterek tutuklu sanık Ahmet Bozkurt’a birleşen dosya yönünden savunma yapması için söz hakkı verdi.

Bozkurt, aleyhindeki suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, “Suçlamaları reddediyorum, inşaatımla, beton kalitemle ilgili yanlış hesaplamalar yapılmıştır, kabul etmiyorum. Projede olan mühendislerim, görevlilerim işlerini çok doğru yapmışlar, hiçbir eksiğim yoktur. Doğru tespit edilen örneklerden de anlaşılmaktadır. İddianamede yanlış tespitler var.” diye konuştu.

Mahkeme başkanının Gazi Üniversitesinden gelen bilirkişi raporunda iki yönden de asli kusurlu olarak ifade edildiğini belirttiği sanık, kusursuz olduğunu, hiçbir eksiğinin bulunmadığını, her türlü malzemeyi fazlasıyla kullandığını savundu.

Tutuklu sanık Erdem Yıldız, bilirkişi raporunun çelişkilerle dolu olduğunu, sahte evrak üzerinden suçlandığını öne sürdü.

Kendisinin mimar olduğunu, mimarın fenni mesul olamayacağını ifade eden Yıldız, ruhsatta sahtecilik yapıldığını, kendisinin bir ilgisinin olmadığını savundu.

Tutuklu sanık Mehmet Fatih Bozkurt da önceki savunmalarını tekrar ettiğini kaydetti.

Tutuksuz sanık Halil B, önceki savunmaları tekrar ettiğini, aleyhindeki hususları kabul etmediğini söyledi.

İlk duruşmaya katılmayıp bu duruşma dinlenen müştekiler, sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti.

Tanık olarak dinlenen otelin yanındaki otoparkı işleten M.K, otelle anlaşmasının olduğunu, kolon kesme ve kat çıkma gibi konuları bilmediğini söyledi.

Uzmanların dinlenmesi talep edildi

Müşteki avukatları, dosyaya sundukları bilirkişi raporlarında imzası bulunan 3 uzmanın dinlenmesini talep etti.

Sanık avukatları, eşitlik ilkesi gereği uzmanların dinlenmemesini, taleplerin reddedilmesini istedi.

Mahkeme başkanı, duruşmada hazır bulunan uzmanların dinlenmelerine oy birliğiyle karar verildiğini söyledi.

Verilen aranın ardından uzmanlar dinlenecek. (AA)

Devamını Oku