NEREDEN NEREYE

ABONE OL
18:06 - 01/10/2020 18:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NEREDEN NEREYE

Türkiye’den, geleceklerini sağlama almak için Almanya’ya ve Avrupa’ya gelen emek göçmenlerini o ülkelerin yöneticileri bandolarla karşılamışlardı.

Başlarda iki tarafta kalıcı bir birliktelik düşünmemişlerdi.

Neden sonra bu insanların bir ailesi olduğu, çocuklarının olduğu, onların eğitimi akla gelmeye başlandı.

Kaynaşmalar, Türkiye’ye turistik geziler derken birçok Avrupalı ve Alman Türkiye’de ev sahibi bile oldular.

Sendikalarda, partilerde, o ülke demokratlarıyla ortak demokratik haklar mücadelesi için birlikte örgütlendiler.

Göçmenler ayrıca eşit haklar mücadelesi için kendi aralarında örgütlendiler.
Türkiye’deki cuntacılar ve darbeciler yurtdışındaki yurttaşların siyasal bilinçlenmelerinin önünü kesmek için camiler üs olarak seçilmişlerdi.

12 Eylül darbecilerinin oluruyla yurtdışında ki Türkiye Cumhuriyeti’nin imamlarının maaşlarını bir ABD Suudi ortak örgütü olan RABITA tarafından ödeyerek Avrupa’da bir Suudi Vahhabi kadrolaşmasını Uğur Mumcu’nun RABITA kitabında kanıtlarıyla öğrenmiştik.

Artık camilerin masraflarını, imamların maaşlarını Rabıtadan alan camiler ve imamlar bugün AKP’nin siyasal temsilciliği görevini yürütmektedirler.

Zamanla yeşil sermayenin üssü olarak vatandaşların birikimlerini camilerdeki vaazlarla, imamların ev ziyaretleriyle hortumlayarak Türkiye’de Siyasal İslamcı partilere aktarıldı.

Almanya Anayasa’yı Koruma Örgütünce kara listede bulunan Milli Görüş meşrulaşma yolunu SPD’li sosyalist Hakkı Keskin ile, Hamburg’ta, kendini Şeyhülislam sayan bir siyasal İslamcıyla ortak dernek kurmakla ilk adım atılmış, politik örgütlenmelerin yerine cemaat türü örgütlenmenin önü açılmıştı.

Almanya Siyasal İslam yapılanmasının oluşması için hem Alman Devletinin, hem Türkiye Dış temsilciliklerinin Türk Toplumu adlı bir oluşum kurdurarak dincileri, nasyonalistleri, liberalleri bir çatı altında toplayarak bir cemaat yapılanmasının başlatılmasını, yine Uğur Mumcu’nun RABITA kitabından öğreniyoruz. Amaç devletler güdümünde resmi dernekleşmeyle, örgütlü toplumu, cemaat türü yapılanmalarla ortadan kaldırmaktı.

Köln’de inanç özgürlüğü bahanesiyle Cemalettin Kaplan Halifeliğini ilan etmesine göz yumulmuştu.

Hatta o dönemde, Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonuna (HDF)devletin hatırı sayılır bir maddi katkısıyla Atatürkçü Düşünce Derneği kurulması önerisine HDF; ”Biz zaten Atatürkçüyüz. Biz, demokratik bir kitle örgütüyüz. Demokratik kitle örgütleri gerektiğinde devletin antidemokratik tavrını eleştirir. Biz devlet desteği ile bir örgüt kurarsak bu demokratik olmaz!” Diye devlet güdümünde örgütlenmeyi reddetmişti.

12 Eylül’de Kenan Evren’in desteğiyle kurulan Koordinasyon Kurulları Almanya’daki solcu muhbirliği görevini 12 Eylül’den sonra bile büro kiralarının devletçe ödenmesi bile uzun yıllar sürdürülmüştü.

Bu girişimler aslında ”BÖL-PARÇALA-YÖNET” kuramının yine işlerlik kazanmasıydı.
Bu yapılandırmalardan sonra inanç bazında, etnik köken bazında, hemşeri dernekleri bazında örgütlülükten çok cemaatleşme yapılanmalarıyla sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da Örgütlü Toplum yok edilmek istenmiştir.

Her tarafta mezhep, tarikat, ayrılıkçı etnik ve suya sabuna dokunmayan hemşeri dernek kuruluşları furyası başlatılmıştı.

16 Nisan referandumunda dünyada bir ABD ve emperyalizm fedaisi konumundaki Siyasal İslam’ın çöp sepetine atılmasına rağmen, Avrupa’da, özellikle Almanya’da Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak amacıyla. Yapılan o halk oylamasında. Yüzde altmış EVET oyu alması Avrupa ve Almanya’daki imamların büyük çoğunluğunun halen Rabıta’nın maaşlı elemanları olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarına camilerde kotarıp ev- ev gezerek yaptıkları din eksenli çalışmaların getirisidir.

Bu güdümlü imamların büyük bir bölümü AKP militanlığı görevini üstlenerek camilerde vatandaşlarımızı AKP Genel Başkanının talimatlarıyla Avrupa ve Almanya’ya düşman olarak kışkırtmaktadırlar.

Buradaki vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun Alman ve Avrupa halkıyla bir sorunu yoktur. 

Bu ayrışmayı körükleyen, bu ülke halklarından nefret eden bu Rabıta maaşlı sapkınlar utanmadan bu ülkenin nimetlerinden de hayasızca yararlanmaktadırlar.

Ben onlar gibi düşünseydim bu ülkelerde bir gün bile kalmayı düşünmezdim.
Bu aymazlar bilerek, vatandaşlarımızı ırkçılara hedef göstererek olay çıkartmak ve Türkiye’yi batıdan koparmak için her türlü ihaneti yapmaya devam etmektedirler.
Bunlar AKP Genel Başkanının danışmanı olan fesli meczup gibi;
”Kurtuluş savaşını keşke Yunanlılar kazansaydı!” Diyen meczubun safındadırlar.
Ama bu cahiller bilmezler ki; savaştan sonra umut olarak gördükleri Yunanlılar bile Atatürk’le ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’yle dostluk paktını kurmuşlardı.

Türkiye’ye Yunan`dan çok dost çıkar ama bunların ruhunda hep Türkiye düşmanlığı yatar.

Bizim hedefimiz ise her zaman;

Yurtta Barış, Dünyada Barış! Olacaktır.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.