NATO STRATEJİK KONSEPTİ!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

NATO zirvesinde alınan kararların bir dünya kamuoyuna açıklanan bir de açıklanmayan maddeleri var. Kararlara ilişkin dünya medyasında, yorumlar yapılıyor. İlgili ilgisiz her ülkede, konunun önümüzdeki dönemde ne gibi yansımaları olacağı konunda tahminler yürütülüyor.

Türkiye’de de benzer yorumlar yapılıyor. Özellikle Füze kalkan projesinin uygulama ülkesi olması nedeniyle dikkatler Türkiye üzerinde!

1951 yılında DP liderleri iktidarların devamı ve NATO’ya girmek için Kore’ye asker çıkarılmasını nasıl kabul etmişlerse aynı durum şimdi de söz konusu!. Yüzlerce Mehmetçiğin bir hiç uğruna ana vatandan uzakta şehit olmasına binlercesine yaralanmasına neden olanları tarih de, Türk Milleti de affetmedi, affetmeyecek.

Şimdi de aynı durum söz konusu!. İktidarda olan AKP liderleri, iktidarlarının devamı için İslam dünyasına yönelik füzelerin Türkiye’ye yerleştirilmesi talebini kabul ettiler.

Tehdide karşı düşünülen projede düşman belirsiz gibi gösterilse de açık ve net olan bir durum var. Neden Türkiye, neden proje? Kime ya da kimlere karşı?

Ağızlarda gevelense de düşman; İran, Suriye ve diğer İslam ülkeleridir.
Ama en önemlisi Türkiye’yi batı ittifakı içinde ayrılmaz bir şekilde bağlamak. Bağımsız ve bağlantısız hareket etmesini önlemek. Yönetme iradesine ortak olmak.
Evet: NATO zirve anlaşması bu.

Peki bu anlaşmada hangi kararlar alındı?

Reuters ajansı (21 Kasım 2010) NATO liderleri, ittifakın gelecek 10 yılını şekillendirecek stratejik konsept üzerinde anlaşmaya vardığını açıklıyor..

28 NATO üyesi tarafından Lizbon zirvesinde kabul edilen Stratejik Konsept kapsamında alınan bazı temel kararlar şöyle:

Stratejik Konsept,
– Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün kendi bölgesini koruma ve üyeleri arasındaki toplu savunma anlayışına olan bağlılığını onaylamaktadır. Ayrıca, ittifakın siber ve füze saldırıları gibi tehditlere karşı yeni savunma yöntemleri geliştirmesindeki görevini teyit eder.

– İttifakın kriz önleme ve kriz yönetimi operasyonları ile Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği’nin (AB) de aralarında bulunduğu uluslararası ortaklarıyla daha yakın çalışma misyonunu onaylamaktadır.

– NATO’nun nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya için çalışmasını ancak bu tür silahlar var olduğu sürece ittifakın nükleer silaha sahip bir güç olarak kalmasını onaylamaktadır.

– NATO’nun, üyelik kriterlerini yerine getiren Avrupa’nın tüm demokratik ülkelerine kapılarını açık tuttuğunu teyit eder. Ayrıca, kendilerine ittifaka üyelik sözü verilen eski Sovyetler Birliği ülkeleri Gürcistan ve Ukrayna’yla üyelik görüşmelerinin devam edeceğini belirtir.

– Rusya’yla ortak güvenlik çıkarları bulunduğunu ortaya koyduğu gibi füze savunması, terör karşıtı operasyonlar, uyuşturucu maddelerle ve korsanlara karşı mücadele ile uluslararası güvenliğin desteklenmesi konusunda işbirliğinin arttırıldığının altını çizmektedir.

– NATO’nun daha “etkin, verimli ve esnek” bir ittifak hale gelmesi için aralıksız bir reform süreci üstlendiğini belirtir. Stratejik konsepti onaylayan liderler, askeri güçlerinin konuşlandırılmasını maksimum kılmak ve kaynakların en iyi şekilde kullanılması adına savunma planlamasında işbirliği sözü vermiştir. (“NATO’s new 10-year mission statement” başlıklı makale)

Bakın; Kızılderili Atasözü ne diyor:
Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh’un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki ‘gerçek barış’ dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.

Günün Söz: Sözcükler sık kullanılıyorsa bil ki onun zıddı düşünülüyor ve uygulanıyor..

Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.