LAİKLİK Mİ?

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

LAİKLİK Mİ?
 
Laiklik, dini fikirlerle dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır; toplum ve devlet yaşamının akıla ve bilime dayandırılmasıdır. Toplumun binlerce yıl önce konmuş, belki o günün sorunlarına çözüm getiren kurallara göre yönetilme zorunluluğunun kaldırılmasıdır. Din adına yapılan baskı ve zorbalığın devre dışı bırakılmasıdır. Laiklik,  aydınlanmanın ve çağdaşlaşmanın çok gerekli ilkelerinden biridir.
 
Tayyip Erdoğan 1996 yılında yaptığı bir konuşmada laiklikle ilgili şunları söylemişti:
 
·        “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye!.. Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek!.. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?.. Bu ne menem şey?.. Çıkıyor İçişleri Bakanı, ‘Devlet dine karışır’ diyor. Eeee.. gerisini niye söylemiyorsun?.. Din devlete karışır demiyorsun!..”
·        “Hem laik ve Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar.  Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz.”
·        “Ben Müslümanım, diyenin tekrar yanıma gelip bir de aynı zamanda laikim, demesi mümkün değil. Niye? Çünkü Müslümanın yaratıcısı Allah kesin hâkimiyet sahibidir. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ lafı koskoca bir yalan!..  Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır.”
 
Bu konuşmadan altı yıl sonra gömlek değiştirdi diye Tayyip Erdoğan’ı laik kesimlere pazarlayanlar, bugün ne düşünüyordur bilinmez ama AKP oylarıyla TBMM Başkanı yapılan yılların şeriatçısı İsmail Kahraman’ın “laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır” sözü üzerine büyük tepkiler verdiler.
 
İsmail Kahraman’ın üyesi olduğu Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu için kapatılmıştı. 2008 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu onaylanmıştı. Yani bu zihniyetin laiklikle, cumhuriyetle, demokrasiyle sorunu olduğu bilinen bir gerçektir.
 
Bu gerçeği sanki ilk kez duymuş, görmüş ya da fark etmiş gibi yapanların aymazlıkları ve vurdumduymazlıkları olduğu sürece, laiklikten söz edilemez. Zaten laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu onaylanan bir partinin yönetimindeki ülkede, laiklikten söz etmek olanaksızdır. Bugün özellikle eğitim kurumlarında yapılanlar, laikliğe aykırıdır. 21 Eylül 2010 tarihinde Berlin’de “laiklik tehlikededir diyemem, çünkü altını dolduramam” diyen yeni CHP’nin Genel Başkanı ise, partiyi laiklik, demokrasi ve cumhuriyet karşıtlarıyla doldururken ne yaptığının, ne söylediğinin farkında bile değildi.
 
22 Ağustos 2010 tarihinde İstanbul Çağlayan mitinginde yeni CHP Genel Başkanı şöyle demişti; “söz veriyorum, türbanı da biz özgür kılacağız. Sözümün arkasında duracağım.” Bu söz üzerine Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları yok sayılarak, siyasal İslam’ın simgesi türban önce üniversitelerde, sonra kamuda ve ardından ortaöğrenim ile ilköğrenimde yasa dışı olarak serbest bırakıldı. 31 Ekim 2013 tarihinde AKP’li dört milletvekili TBMM’ye türbanla girince, yeni CHP Genel Başkanı bu olayı “bugün çok mutluyum” sözleriyle anlatıyordu.
 
Laikliği, devlet ve toplum düzeninin akıl ve bilime dayandırılması olarak algılayamayanlar, laikliğin tehlikede olmadığını sanmaktadırlar. Laiklik, devletin ve toplumun dini kurallardan arınmasıdır. Laiklik, aklın sorgulanmasıdır. Eşsiz liderimiz büyük Atatürk’ün dediği gibi “laiklik adam olmaktır.” Bilgi sahibi olmadan boş konuşarak adam olunmuyor. Adam olunamayınca, yönetici de olunamıyor.
Siyasi iktidar sıkışan gündemi değiştirmek için yeni olgular yaratmaktadır. Ülkemizin gündeminin ilk sırasını terör almaktadır, hergün şehit cenazeleri vardır. Kilis ilimize hemen hemen hergün füzeler atılmaktadır. Kentlerimizi bombalı eylem korkusu sarmıştır. Tarım ve hayvancılık bitirilmiş, sanayi çökmüş, eğitim gericileştirilmiş, işsizlik ve yoksulluk artmıştır. Ekonomik kriz tüm toplumun belini bükmüştür. Bütçe açığı çok büyük boyutlara varmıştır. Yolsuzluk ve talan bu dönemin baş olgusu haline gelmiştir. Bunların yanında hukuk tanımazlık, hukuk dışılık alıp başını gitmektedir. Türkiye’nin gerçek gündeminde bu konular varken, laikliğe saldırmak, rejimle ilgili yorum yapmak, şeriat özleminde bulunmak gözleri başka yöne çevirmektir.

TBMM Başkanı, “laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır” sözü ile açık açık şeriat çağrısı yapmıştır. Bu davranışı bir ihanet halidir ve bu ihanetin gereği yapılmalıdır. AKP’nin oylarıyla seçilen TBMM Başkanı istifa etmeli ve daha önce laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından onaylanan AKP hakkında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yeni bir kapatma davası açmalıdır…

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.