KILIÇDAROĞLU VE PAKET KAVGASI

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başbakan demokratikleşme paketini açıkladıktan sonra kamuoyu, CHP’nin tutumunun ne olacağını merakla beklemeye başladı. Bir gün sonra CHP Genel Başkanı, beklenen açıklamayı yaptı. Ne yazık ki CHP’ye gönül veren, umut besleyen birçok kişi hayal kırıklığına uğradı bu açıklamayla.

Kılıçdaroğlu, RTE gibi konuşmanın giriş bölümünü uzun tuttu. Parti tarihini anlattı. Atatürk ve İnönü’ye atıfta bulunda. Tek parti tartışmalarında Cumhuriyet kurucularını savunmayan Kılıçdaroğlu’nun, Atatürk ve İnönü savunması dinleyenleri şaşırttı. Konuşma sırasında sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, pakete destek geleceği yorumları yapıldı. Atatürk ve İnönü girizgâhı, CHP tabanının gazını almaya yönelikti. Ardından pakete örtülü destek gelince sosyal medya yorumcuları haklı çıktı.

Kemal Bey, tıpkı Erdoğan gibi konuşması sırasında heyecanlıydı. Sesi titrek, yüzü gergindi. Paketin biçimini ve hazırlanış usulünü eleştirdi. İçeriğe değinmedi, diyebiliriz.

“Hükümet demokrasi konusunda neden samimi değil? Çünkü bu paketteki birçok noktayı daha önce biz önerdik.” demekte Kemal Bey. Nerdeyse RTE benim paketimi çaldı, diyecek. Baştan sona Cumhuriyet yıkıcılığı dolu bir paketi sahiplenmek niye? Atatürk’ü, İnönü’yü ve tüm Cumhuriyet kurucularını Türkiye tarihinden silmeye yönelik bir paketin ucundan neden tutuyorsun Kemal Bey?

“Siyasette dil yasaklarını kaldırın, dedik. Farklı dil ve lehçelerde siyaset yapılmasını sağlayalım, diye kanun teklifi verdik. AKP bunu reddetti.” diye sürdürüyor konuşmasını Kılıçdaroğlu. Çift dilliliğe gidecek bir yolu açtıkları için gurur duymakta Genel Başkan. Bunun, devletin tekliğine darbe indireceğini, bölücülerin ekmeğine yağ süreceğini bilmiyor musun Kemal Bey? Çok yazık, çok! Atatürk’ün koltuğunda oturan biri, ulus devletin temeline dinamit kabul edilebilecek bir önerinin sahibi olur mu? Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez 3. maddesini ortadan kaldıracak bir girişimi başlatır mı?

Kılıçdaroğlu: “Bugün karşımıza getirdiklerinin önemli bir kısmı, bizim önerilerimizin kötü bir kopyası. Bu iktidar henüz muhalefetin önerdiklerini kopyalamayı bile beceremiyor.” diyerek sürdürmekte sözlerini. Konuşmasında bu önerilerin bir bölümünü saymış. “Önemli bir kısımdaki kötü kopyalar” neler acaba? Pakette yer alan ve kopyalanan muhalefet önerilerini açıklamalı Kemal Bey.

“Toplumun fiilen çoktan aştığı “W” harfini kullanmak veya kurban derisini kim toplayacak gibi artık anlamsız konularda düzenlemeleri demokratik bir açılım olarak görmek halkı açıkça kandırmaktır.” sözleri, bir CHP Genel başkanı için hem talihsizlik hem de bilgisizliktir. THK gibi Cumhuriyet Devrimi’nin önemli bir kurumunun maddi kaynaklarının yasal yollarla tarikat ve cemaatlere aktarılması anlamsız bir konu mudur? Bir Cumhuriyet kurumunun ekonomik zorluklar içinde bırakılarak yok edilmesi “toplumun aştığı” bir durum mudur?

Gelelim şu “W” harfine… Yeni Türk abecesi toplumun aydınlanması, Ortaçağ karanlığından kurtulması, feodal zincirleri parçalaması, kadınların sosyal yaşamda yer alması bakımından önemli bir görev yapmıştır. Toplumun bir şeyi aşması, olumlu yönde olur. Türk Dili’nin yabancı dillerin etkisine girmesi, aydınların ve siyasetçilerin önemli bir kusurudur. Sayın Kılıçdaroğlu, iki gün sonra yaptığı konuşmada tuvaletlerde “WC” yazdığını anımsatıyor RTE’ye. Neden mi? “Q, W, X” harflerinin dilimize girdiğini kanıtlamak için. Dil Devrimi’ni ve Türk abecesini korumak başta CHP’liler olmak üzere tüm Türk aydınlarının görevi. Tuvalet kapısında Türkçe sözcük yerine “WC” yazıyorsa bu üzüntü duyulacak bir durum. Bundan da en çok üzüntü duyacak olan Atatürk’ün koltuğunda oturan kişi olmalı. Türkiye’de dil birliğine vurulacak her darbe, bölücülüğün güç kazanmasına neden olur. Dil Devrimi ile ilgili duyarlılık konusunda Merhum Ecevit’in konuşmalarında kullandığı dil, örnek olabilir Kemal Bey’e.

“Diktatör lütfetmiş bize demokrasi paketi hazırlamış… ‘Benim istediğim kadar demokrasi’ diyor… Aklıma bir dönemin Ankara Valisi geldi. Gösteri yapan gençlere kızıp ‘Bu memlekete komünizm gerekiyorsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz, size ne oluyor?’ diyor. Bugün aynı anlayışla karşı karşıyayız.” Burada Kılıçdaroğlu, tek parti döneminden örnek vermekte. RTE ile bu konuda bir yarışa girdiği anlaşılmakta. AKP diktatörlüğünü, tek parti dönemiyle özdeşleştirmekte. Konuşmasının başında Atatürk ve İnönü dönemlerini öven birisi, aynı dönemi AKP ile eş tutup eleştirmekte. Bunu yaparak da RTE’ye pas atmakta. Önümüzdeki günlerde RTE’nin bu pası değerlendireceğinden şüphem yok.

Kılıçdaroğlu, “demokrasi ve özgürlük” diyor sürekli olarak. Türkiye’de demokrasi ve özgürlüğün olması için Laik Cumhuriyetin olması gerek. Laik Cumhuriyeti ayakta tutamayanların “demokrasi ve özgürlük” mücadelesi yapması inandırıcı değil. Halk böylesi soyut hedeflere yönelmez. Gezi Direnişinde milyonlarca kişinin Cumhuriyet değerlerini korumak için ayağa kalktığını görmeyen bir CHP yönetimi, ancak AKP ile “Paketin sahibi kim?” kavgasına girişir. Ben söyleyeyim: Paketin sahibi Türk halkı değil. Bu paket, ABD’den gönderilmiş. Kurdelesini ise RTE kesti, paketi açtı. Makas da PKK’dan. CHP tabanı, Türkiye üzerinde oynanan oyunları boşa çıkarmalı, ikbal beklentilerini elinin tersiyle iterek. Bir tane Türkiye var. O da giderse ulus da olmaz, partiler de…

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.