KEMALiZM

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Mustafa Kemal Atatürk, Emperyalizme karşı ilk Kurtuluş Savaşıyla silahlı devrimini, kültür emperyalizmine karşı kültür devrimini ve ideolojik devrimini yapan dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcisidir.

Kemalizm bir ideolojidir. Hem de bir devrim ideolojisidir. Bir toplumu ortaçağın karanlığından, aydınlık çağa taşıyan bir devrimin adıdır.

Kemalizm sürekli yenileşme, sürekli ilerleme, sürekli devrim demektir. Kemalist devrim ideolojisi , geri kalmış, bilime, bilimselliğe yani akla kapılarını kapamış yarı köle, ümmet topluluğundan; bireylerin oluşturduğu vatandaşlardan ulusal kimliğe sahip bir “ULUS” yaratmanın adıdır.
Hele hiçbir alt yapısı olmayan, koşulları tam oluşmamış bir ülkede ve en yakın dava arkadaşlarının bile karşı çıktıkları devrimi ancak Mustafa Kemal gibi bir devrimci başarabilirdi. Üstelik bu devrimler rastlantı sonucu da değildi.

O daha 27 yaşında genç bir subayken yabancı bir bilim adamına şunları söylüyordu: “Belki size söylediklerim hayal gibi gelecek, ama ben bunları gerçekleştireceğim. Saltanat kalkacaktır. Kadın tesettürden (kapanma) kurtarılacak ve toplum içindeki saygın yerini alacaktır. Batı uygarlığından bizi uzaklaştıran harfler değiştirilecektir.”

Türkiye Cumhuriyeti; parçalanmış, dayanma gücü kalmamış, yıkılmış Osmanlı Devleti’nin enkazları üzerine kurulmuştur. 1919’larda Osmanlı Devleti batmıştı ama, Emperyalist Güçlerin asıl amacı Türk varlığını ortadan kaldırmaktı. Ordu dağıtılmış, silahlar bırakılmış, topraklarımız bölüştürülmüştü. Birçok yurtseverin tek umudu Amerika veya İngilizlerin mandası altında yaşamaya çalışmaktı. İşte o olumsuz koşullarda bile Mustafa Kemal Tam Bağımsız bir Türkiye diyor ve bu inançla emperyalizme karşı halkını savaşa ikna ediyordu. O halkının gücüne inanan gerçek bir devrim lideriydi.

Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşını Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi ile başlattı Kurtuluş Savaşını mecliste alınan kararlarla sürdürdü ve kazandı. Savaş kazanılmış, Türkiye’nin sınırları çizilmişti. Sıra yönetim şekline gelmişti.Kurtuluş Savaşında birlikte olduğu arkadaşlarının çoğu hilafetin ve padişahlığın devamından yanaydı. Ama Mustafa Kemal kararlıydı. “Saltanat kalkacak, cumhuriyet kurulacaktır” diyordu. Bu kararlı tutum karşısında Mustafa Kemal’e padişah veya halife olmasını önerdiler. Yine “hayır” dedi. Ne padişahlık için, ne de halifelik için savaşmıştı. O halk yönetimi istiyordu. Zorlu tartışmalardan sonra, meclisi ikna ederek; 29 Ekim 1923’te sonsuza dek süreceğine inandığı yönetim biçimi olan CUMHURIYETİ kabul ettirdi. Mustafa Kemal Cumhuriyet için şunları söylüyordu: “Cumhuriyet demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Ulusal egemenlik esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti’nde de birbirini denetleyen partilerin olacağına şüphe yoktur”.

Demokrasinin oluşması, benimsenmesi ve işlemesi için toplumun demokrasi kültürüne sahip olması gerekir.Türkiye’nin o günki durumu ise hiçte iç açıcı değildi.

Matbaa, Avrupa’dan ikiyüz yıl sonra getirilmişti. Erkeklerde okuma yazma oranı yüzde dört ile beş , kadınlarda ise binde yedi oranında. Yani her yüz erkekten dört veya beş kişi okuma yazma biliyor, kadınlarda ise her bin kadından ancak yedi kadın okuma yazma biliyor. Fakülte ayarında öğrenci sayısı ise sadece ikibin yüz idi. Osmanlı döneminde Istanbul’a metro yapılmak isteniyor fakat; “müslümanlar ancak ölünce toprağın altına girer” gerkçesiyle Şeyhülislamın fetvası metro yapımını engelliyor. 1910’da nüfus sayımı yapılıyor ve bu sayımda sadece erkekler ve büyükbaş hayvanlar sayılıyor. Ticaret sadece müslüman olmayanlara serbest. Vergi alımını yapacak okur yazar olmadığından vergi memurları Ermenilerden, Yahudilerden ve diğer Müslüman olmayan azınlıklardan oluşuyordu. Saltanat Anadolu’ya, Anadolu halkına yabancı kalmıştı.

İşte bu koşullarda Cumhuriyet kabul ediliyor. Saltanat kaldırılıyor. Hilafet kaldırılıyor. Harf Devrimi, Kılık Kiyafet Devrimi, Hukuk Devrimi, hele Osmanlının büyükbaş hayvandan bile değersiz gördüğü kadınlara -bir çok Avrupa ülkesinden öncelikle- seçme ve seçilme hakkı veriliyor. Kulluğu ortadan kaldıran LAİK DÜZENİ getiriyor. Laikliğe engel olmaya çalışanlara, Türk Kadınını ve ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen irticacılara karşı, özellikle bugünlerde bile güncelliğini koruyan şu sözleri söylüyor:

“Efendiler ve Ey Ulus, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz.”
Kemalizm’in değiştirilemez altı ilkesi vardır:

1.Cumhuriyetçilik
2.Ulusçuluk(Yurtseverlik)
3.Laiklik
4.Devletçilik
5.Devrimcilik
6.Halkçılık
Bu ilkeler Kemalizm’in olmazsa olmaz ön koşullarıdır.

Kemalizm Türk aydınlanmasının adıdır.

Bugünki savaş bu aydınlığı, karanlığa dönüştürmek isteyenlerle, aydınlığı seçenlerin savaşımıdır:
Bugünki şartlar, dayatmalar aynı. Vahidettinler, kurtuluş mücadelesini dinsizlik sayan Şeyhülislamlar maceraperest Enverler, Cemaller, Artin Kemaller, Şeyh Saitler, Derviş Mehmetler, işbirlikçiler yine sahnedeler.
Mustafa Kemali ve İşgalcilerle savaşan Kuva-i Milliyecilerin katlinin vacip olduğunun fetvasını veren Dürrizadeler, Anzavurlar, Ali Galipler daha niceleri.
Sadece değişik adlarla sahnedeler!
Aramaya gerek yok.
Bakın çevrenize yığınla göreceksiniz!!!

Yıldız AKALIN

Hessen Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu Başkanı

Not:
(Kimi iyi niyetinden ama bilgi sahibi olmadığından. Kimi, demokratlığı tüm gerçekleri, geçmişi reddetme olarak algıladığından. Kimi devrimlerden, devrimcilerden habersiz, çapsızlığından. Kiminde dedelerinin kuyruk acısı olanlarından, ortak bir karşı çıkış; neden hep Mustafa Kemal?
Biz de onlara soralım: Kaç ülkenin Mustafa Kemal’i var? Kaç ülkenin Atatürk’ü var? İsim isim sayabilir misiniz?
Bu dünyada kaç devrimci yazdırmış adını tarihe?
Mustafa Kemal’i gucunanlar, sevmesinler. Onun gereksinimi yoktu. Ama tanımak gerekir. Kulakla değil akılla tanımak.
Onu sevdik yürekten, ama aşamadık bir türlü. ‘’Beni sevmek, beni aşmak demektir” dediği halde)
Onu aşamayanlara, onu tanıyamayanlara, onu anlamayanlara bir hatırlatma olması için özetledim sadece.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.