İSTEYİCİ ODASI

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Doğu Karadeniz’de evler toprağa serpiştirilmiş ekin taneleri gibidir. Herkes evini mendil kadar olan bahçe ya da tarlalarının bir köşesinde yapar. Uzak ya da yakın olsun bu dağınıklığa karşın herkesin birbirinden haberi olur. Sevinç de üzüntü de anında köyün tüm evlerinde duyulur.

Köylere “isteyiciler” gelirdi. Bu kişiler, bir nevi dilenciydiler. Ancak yöre halkı “dilenci” demekten kaçınırdı. “İsteyici” sözü, yapılan işi “güzel adlandırma” yoluyla iyi göstermek içindi.

İsteyiciler, sırtlarında torbalarıyla ev ev dolaşırlardı. Para istemezlerdi. Genellikle fındık, mısır ve fasulye isterlerdi köylülerden. Çoğunu tanırdık. Nerdeyse bazıları kadrolu isteyicilerdi. Yılda birkaç kere aynı köye uğrayanlar vardı. Çoğunun nereli olduğu, aile yaşamı, başından geçmiş acıklı olaylar köylülerce bilinirdi.

İsteyici, yemek zamanı gelmişse sofraya buyur edilirdi. Onun gelmesi tanrısal bir lütuf sayılır. Ev sahipleri, onu memnun etmeye çalışırlardı.

Kimi zaman boş evlerle karşılaşırdı isteyiciler. Çünkü ev ahalisi tarla ya da bahçede olurdu. İş zamanı evler boşalırdı. Boşalan evlerin kapıları genellikle kilitlenmezdi. Kapılar, üstünkörü kapatılıp çıkılırdı aceleyle. İsteyicilerin hırsızlık yaptıkları neredeyse hiç işitilmemiştir.

İsteyici, dere tepe yürür, dağınık evler arasında adeta mekik dokurdu. Yorgunluğu her halinden belli olurdu. Benim çocukluğumda köylerde ulaşım çok zordu. İstediğiniz zaman, istediğiniz yere gidemezdiniz. Hele akşam saatlerinde bir yere gitmek olanaksızdı neredeyse. Ancak araba kiralayabilirdiniz. Bu da zamanın koşullarına göre çok pahalı bir işti. Araba dediğimiz de genellikle kamyon. Kiralasanız da kamyonun gidişi ayrı bir olay. Yollar çamur içinde. Çoğu zaman kamyonun yolları aşıp gitmesi olanaksız. Bu durum karşısında isteyicinin köyden ayrılması düşünülemez. Üstelik, ertesi gün komşu köylere gitmesi gerek.

İsteyicinin kalabileceği yerlerden biri camidir. Cami içinde bulunan bir oda, oda yoksa son cemaat yeri konuk için geceleyecek uygun yerdir. Ancak köyümüzde komşumuz evinin bir odasını isteyici odası yapmıştı. Bu odanın kapısı dışarıya açılırdı. Odanın küçük bir pencereyle evin ana bölümüne bağlantısı vardı. Konuğun yemekleri bu bölümden verilirdi. Dışa açılan kapının yanında bir de tuvalet bulunuyordu. İsteyici burada rahatça geceler, sabah gün doğarken torbalarını yüklenerek komşu köye doğru yol alırdı.

Komşumuzun özenle koruduğu isteyici evi, görünürde küçük bir şey. Aslında gönlünde büyük bir konaktı o odacık.

Kapı kapı dilenen kişiye “dilenci” demeyi uygun bulmayıp “isteyici” diyerek ona saydı bahşeden bu güzel halka ne oldu?

Köye gelen isteyicinin konaklama sorunu düşünerek evine bir “isteyici odası” yapan köylü amcalara ne oldu? Bu yüce gönüllü yurttaşlarımız nerelere gitti? Onların torunları, bu cömertliği nasıl unuttular hemencecik? Köylerden kentlere hızla göçerken doğanın biçimlendirdiği yaşam biçimimizi bir çırpıda terk ettik. Tanrı misafirlerini ağırlamamak için neredeyse kaçacağız köşe bucak. Yabancılaştık birbirimize. Kocaman kentlerde yalnızlıktan öleceğiz neredeyse. İnsan içinde insana hasret gideceğiz.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.