İŞTE ÇİFTE STANDART

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Marina’ya bravo, Bartholomeos’a yuh !

Fener Rum Patriği Bartholomeos “Zaman zaman çarmıha gerilsek bile, burada kalmayı tercih ediyoruz” dedi diye ortalığı kaldırırken, İstiklal Marşımızı duyguyla okudu diye Rum asıllı Marine Sözde’yi yere göğe sığdıramıyoruz. Bu bir çifte standarttır… Marine’ye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma duygusunu verebilmenin onuru ne kadar paylaşıyorsak, patriğin kendini hala Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayamamasının ayıbını da üstlenmeliyiz.

Son günlerde bir “Kürt açılımı” sevdasına kapılan Türkiye, Lozan anlaşmasıyla azınlık sayılan gayri Müslimlerin haklarını göz ardı etmektedir. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Türkiye’de Lozan Antlaşması ile Birlikte azınlıklara geniş haklar tanınmıştır” diyor. Bazılarının göstermek istediği gibi azınlıklar hiç de birinci sınıf vatandaş değildir. 1923 Lozan’a göre Türkiye’nin bugün azınlık olarak kabul ettiği kişiler Osmanlı’nın son zamanlarından itibaren bu statüde kabul edilmeye başlanmış olan gayrimüslimler olup, bunların da hepsi azınlık olarak kabul edilmemekte ve yalnızca üç tarihsel gayrimüslim grup (Ermeniler, Museviler ve Rumlar) bu statü içerisine alınmaktadır. 1940’lara kadar gayrimüslim yurttaşların “ecanip” (yabancılar) defterine kaydedilmiş olması, 1942 Varlık Vergisinin yasada bulunmayan bir “G” (gayrimüslim) cetveli uygulayarak bu yurttaşlardan Müslümanlara oranla çok daha fazla vergi almış bulunması, 1950’lere kadar askerî okullara ve hatta sivil kurumlara kabul edilmenin “TC tebaasından ve Türk ırkından olmak” şartına bağlı kılınması, bütün bunlar yalnızca geçmişte kalmış olaylar değildir. Bugün de TSK, Dışişleri, Emniyet, MİT başta olmak üzere, üniversiteler dışında gayrimüslim memura rastlanmaz. 1926’da çıkan Memurin Kanunu, gayrimüslimlerin devlet organlarında görev almasını fiilen imkânsız hale getiriyordu, ama sanırım bu günlerde ilk kez Leo Süren Halepli adlı Ermeni kökenli yurttaşımız Avrupa Birliği Genel Sekreterliği bünyesinde memuriyete alınacak.

Cumhurbaşkanlığı makamına kadar yükselebilen günümüzün gerçek birinci sınıf vatandaş bazı Kürtler haklarımız diye ortalığı kaldırırken, azınlık mensupları Üniversite dışında hiç bir kamu kuruluşunda görev alamamaktadır. Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine gösterdiği haksız yaklaşımın cezasını bu insanlar, bizim insanlarımız artık çekmemelidir.

Son olarak 1964′ de haksızlığa uğrayarak sürülen bu insanların çocukları, torunları bugün bile hala Türkiye’ye vatanı olarak görmekte, mümkünse evde Yunanca konuşmamakta ısrar etmekte ve kendilerini Yunanistan’da hala mutlu hissetmemektedirler.

Ana vatanları Türkiye’de kalabilenlerin ise sesi çıkmamakta, bazen de makamına güvenip patrik bir şeyler söylemeye kalkarsa hemen milliyetçilik duygularımız kabarıyor.

Lütfen aşalım artık bunları, bu insanlar ülkeyi parçalamaya falan kalkışmıyorlar, aksine benim tanıdıklarım o ülkeyi en az bizim kadar seviyorlar.

Çünkü onlar bizden önce buradaydılar…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.