HIRSIZ VAAAR!

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye, 17 Aralıkta Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yolsuzluk, rüşvet skandalıyla uyandı.

Yolsuzluk suçlaması sadece işadamları, sıradan insanlara değildi.

AKP Hükümetinin İçişleri Bakanı, Şehircilik ve Çevre Bakanı, Ekonomi Bakanı çocukları rüşvet ve yolsuzlukla suçlanıyorlardı.

Bakan çocukları gözaltına alındı.
Sorgularından sonra İçişleri Bakanının oğlu ve Ekonomi Bakanının oğlu tutuklandı.

Rüşvet ve kaçakçılık odağında 29 yaşında Reza Zarrab, Azerbaycan uyruklu, AKP döneminde Türkiye’ye gelip Türk vatandaşlığı alarak adını Rıza Sarraf olarak değiştiren kişi de gözaltına alınıp, tutuklandı.

İran’dan altın karşılığı petrol alımında kullanılan bu kişi daha önce hava alanında 30 milyon değerinde altınla yakalanmış, içişleri bakanlığının bir belgesi ile serbest bırakılmıştı.

Ayrıca Halk Bankası Genel Müdürü, Fatih Belediye Başkanı gözaltına alındı.

Halk Bankası Genel Müdürünün evinde ayakkabı kutularının içine gizlenmiş 4,5 Milyon Dolar ele geçirildi.

Halk Bankası Genel müdürü tutuklandı.

Bakan çocuklarının evinde para sayma makineleri ve birden çok para kasaları vardı.

Bakan çocuklarının ve AB Bakanı Egemen Bağış’ın rüşvet aldığı fotoğraflar, telefon kayıtları birkaç kanaldan duyurulmaya başladı.

Bakanlar başbakanın emriyle yerlerinde kaldılar.

Oğlu, yolsuzluk suçlaması ile tutuklanan ve babasının telefon konuşmalarından çıkan verilerle bu soygun olayını bildiği kesinleşen içişleri bakanının emriyle bu soruşturmayı engelleyemeyen emniyet müdürlerini, polisleri daire başkanlarını görevden aldı.

Yerlerine AKP yandaşı kişileri atadı.

Demokrasi ile yönetilen hiç bir ülkede yapılması olanaksız engellemeler Türkiye’de korkusuzca uygulamaya konuldu.

Bu yolsuzluğun ucunun Bilal Erdoğan’a kadar uzanacağı ortaya çıkınca başbakan iyice panikledi.

Erdoğan ailesinin ve sülalesinin ömür boyu geçimini garanti altına alacak TÜRGEV Vakfı rüşvetin ve arazi rant vurgununun merkezi olduğu ortaya çıkıyor.

Bu vakfın başındaki kişi BİLAL ERDOĞAN olması, telefon kayıtlarında Ağaoğlu-Fatih Belediyesi, arasında telefon konuşmalarında Çevre ve Şehircilik Bakanı ile başbakanın konuşmalarının ortaya çıkması bu soygunun nerelerde ve kimlerle kotarıldığını ortaya çıkarıyordu.

Pakistan dönüşü hava alanında başbakanı karşılama gösterisinde yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarının odağında olan bakanlar, otobüs üzerinde yumruk şov yaparak son hamlelerini yaptılar.

Ama; başbakan, tüm benliğini ve geleceğini bağladığı danışmanları ile yaptığı toplantıda bu işin kurbansız atlatılamayacağını anladı.

Kendisini ve ailesini kurtarmak için onun emirlerini yerine getiren bakanlar feda edilecekti.

Yolsuzluk ve rüşvete adları karışan bakanlar istifaları yanında başbakanı temize çıkarma açıklaması istendiğinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar; ” Ben bütün talimatları başbakandan aldım. Bu soruşturmanın selameti bakımından başbakanın da istifa etmesi gerekir.” Diye NTV’ye canlı bağlanarak bu soygun ve rüşvetin itirafını yaptı.

17 Aralıkta patlayan rüşvet, soygun kanalizasyon borusundan yayılan pis kokular yalnız Türkiye’de değil, dünyanın her yanında duyulmaya başladı.

Artık AKP’nin bu rant, rüşvet, soygun üçgenindeki rolü ortaya çıkmıştır.

Tayyip Erdoğan’ın bu kadar zalimleşmesi, saldırması bu pisliği ortadan kaldıramayacaktır.

Tayyip Erdoğan, yapısı gereği yargıya sığınmak yerine yine din-iman-kefen demagojisine sarılması son çırpınışlarıdır.

Soygun ve rüşvet soruşturmasını yürüten savcı Muammer Akkaş, mahkemeden aldığı kararla emniyete delillerin karartılmaması için baskın ve arama emrini verdi.

Savcının emrinde olan şube müdürleri savcının emrini dinlemeyerek AKP’li yetkililere durumu bildirdiler.

Savcı, görevinin engellendiği gerekçesiyle basın açıklaması yaptı.

Hükümet, yeni bir yönetmelikle savcıların baskın, arama, gözaltı yapacaklarında mülki amirlerine haber vermeleri zorunluluğu getirdi.

Danıştay, yürütmeyi durdurdu, HSYK bu yönetmeliğin bağımsız yargıya müdahaledir açıklamasını yaptı.

Erdoğan ”Hem yasama hem de yürütmeyiz, yargı beni bağlamaz”

İşte, Avrupa’nın ve ABD’nin yarattığı ilkel kabile reisi düşüncesindeki Recep Tayyip Erdoğan.

Türk Medyası, yine çürümüş ahlak bataklığında debelenirken, başbakan hükümet kaynaklarını suçlarını kapatma turları için kullanmaktan çekinmemektedir.

Başbakanın yapacağı miting alanlarına devletin ulaşım araçları ücretsiz militan taşımakta, kefene bürünmüş yandaşlarla hırsızlığı, vurgunu tehditlerle kapatılmak istenmektedir.

Muhalif protestolar için insanları engelleme amacıyla metroları, otobüsleri yasaklayarak demokrasi anlayışını ortaya koymaktadır.

Hangi hukuk devletinde hırsızlık yapan, rüşvet alan yöneticiye, hangi yargı ”Ben senin hırsızlığını soruşturacağım, haberin olsun” der?

Başbakan bu vurgunları, rüşvetleri dış güçler, faiz lobisinin komplosu desin dursun.

İsviçre bankalarındaki hesaplarını

Çulsuz ABD’ye giden çocuklarının gemiciklerle dönmelerini

Aile villalarının kaynağını

Halk Bankası Genel Müdürünün evinde ayakkabı kutularındaki milyonlarca dolarların kaynağını

Açıklayabiliyor mu?

Görevden azlettiğin bakanların suçu ne idi?

Sen dış güçlerin taşeronu olarak geldiğini bu halk unuttu mu? Sanırsın.

Bak Türkiye’nin namuslu insanlarının isyanını.

Aç kulaklarını. Afrayı tafrayı bırak, dinle:

Copuna, biber gazına, Toma’larına rağmen bu ülkenin namuslu insanları

Yüzünüze yüzünüze haykırıyor:

Hırsız vaaaaar!

Kim bu hırsız veya hırsızlar?

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.