HEDİYE DEYİNCE

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir Avuç Güneş başlığıyla, şair Mehmet Özata yıllardır yaşadıklarını, duyduğu ve gözlemlerini bir şiir kitabında yayınladı.

Kitabın yayınlanması ve tanıtılmasında şair, yazar Dr. Ertekin Özcan’ın çok etkin gayreti var. Arşivde Şair Mehmet Özata ve Bir Avuç Güneş makalesini okuyunca, bana kitap tanıtımı için söylenecek bir söz bırakmadığına şahit olacak, sevgili okuyucularım.

Edebiyat uzman gözüyle yazılan bu makale, eleştiri ve yorum konusunda aydınlatıcı, yoğun öğreti niteliğini taşıyor. Şiir severlere hem kitabı hem de bu makaleyi mutlaka okuma tavsiyesini bir görev biliyorum.

Yeni yıla girer girmez, etkinliklere katılmak arzumu, fakat mümkün olmadığı düşüncesiyle Mehmet Özata kitabını postayla gönderince hediye konusunda yazmaya karar verdim, sevincimi paylaşmak istedim.

Hediye kelimesi de birçok kelime gibi dilimize Arapçadan girmiştir. Birine karşılık beklenmeden alınmadan verilen şey, anlamına geliyor. Türkçe karşılığı armağan.

Bir şeyi hediye edilecek değeri seçme hüner ister. Şahsı iyi tanımak, neye sevineceğine karar vermeye yardım eder.

Avrupa ülkelerinde Noel Bayramı’ndan sonra mağazalarda alınan hediyeleri değiştirmek için kuyruklar oluşur. Demek ki, alınan hediyeden memnun olmamışlar. Bazı skeçlerde aynı desen ve biçimde paketlerden on on beş kravat çıkarılır.

Bu nedenle düğün, bayramlarda genç ve çocuklara para hediye edilmesi kültürünü çok olumlu buluyorum. Torunumdan biliyorum, bu yolla matematiği sevmeyi öğrendi. Yeni evlenen çiftler de biriktirip arzu ettikleri, ihtiyaçları olduğu eşyaları alabilirler.

Yetişkinlere hediye edilecek şeylerin başında kitap gelir. Hangi kitapların okunduğunu bilmek geliyor. Aynı kitaptan birkaç tane olursa, başkalarına hediye edilebilir.

Çiçek herkese armağan edilebilir, hangi durumda nasıl çiçek konusunda, çiçekçilerin fikri alınırsa daha isabetli olur.

Cenaze törenlerinde hediye edilen çiçek buket ve çelenkleri geç kalınmış olarak görüyorum. Vefat edenin sağlığında görmediği kadar çiçek hediye ediliyor. Türkân Saylan’ın vasiyetinde, kurduğu vakfa para hediye edilmesi arzusunu daha olumlu buluyorum. Böylece üniversiteye gidecek öğrencilere burs verilmesi de hediyelerin en güzeli sıfatını kazanmış olur.

Yoksul insanlara hediye verirken herkese duyurulması etik kurallarına uymaz. Alan veren gizli kalması kutsaldır. Politik, sosyal unvan reklâm amacı dinî inançlarımıza aykırıdır.

Alman basın ve medyasında emeği geçmiş, faal Türk insanları ölünce hiç anılmaz. Fakir Baykurt vefat ettiğinde bekledim, hiçbir haber işitmedim. Zaten Alman iletişim araçları kullanmak için neden ücret öderiz, diye hep düşünürüm. Her fırsatta Türkler aleyhine yayınlar yapılır.

Bu düşüncelerde yazarken, gelecek nesillere bırakılacak en güzel hediyenin derleme, belgesel niteliğinde örneğin; otuzar olmak üzere emektar kadın, adam gibi adam, iyi organize olmuş dernek tanıtımı yazılacak üç kitap olabilir, diye düşündüm.

Almanya ve Berlin’de edebiyatçıları en iyi tanıyan Dr. Ertekin Özcan bu duyurumu önerimi iletirse çok sevinirim. Elbette eli kalem tutanların derlemeye, yazmaya yardım etmesi şartıyla.

Şiir deyince ilk önce Didim’de Güven Pamukçu, Berlin’de Dr. Ertekin Özcan ile birlikte Mehmet Özata’yı anarım. Şiir kısa ve öz yazarak çok şey anlatma sanatıdır. Ruhun gıdası olan müzik şiir ile beslenir.

Tatilimi geçirdiğim Didim/Yeşilkent sitesini kuran ve Berlin’de ilk neslin ölüm haberleri, yaprak dökümünü sık sık duyuyorum. Ben de kendimi, henüz sağlığı yerinde olan, zor şartlarda çalışan o güzel insanların şanslı temsilcisi sayıyorum. Yazacak okuyacak vaktim var, ama zamanımın azaldığı gerçeğini kabul ediyorum. Şair Mehmet Özata’nın Bir Avuç Güneş, kitabından seçtiğim ölümle ilgili şiiriyle makalemi noktalamak istiyorum.

VAR GİT HELE

Azrail gelmiş can ister benden

Dedim:

İki canım olsaydı birini verirdim

Bir canım var

O da bana gerek

 

Ekmek isteseydin

Bir ekmeğim olsa

Bölüşürdüm seninle

Bre Azrail, daha gencim,

Alma canımı

Var git hele

 

Dedi:

“Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.” diyor Cahit

 

Dedim:

Bre Azrail, ben Cahit Sıtkı değilim,

Ömrüme sınır koyamam

Daha doymadım hayata

Ölümü kabullenmek

Yaşama ihanettir

 

Bak, baharda, bir oğlum doğacak

Onu kucağıma alacağım

Mama yedireceğim

Ninni söyleyeceğim

Daha çok hayallerim var benim

Var git hele

 

Dedi:

Ecelin geldi

Haydi gidiyoruz şimdi

 

Dedim:

Bak, gözlerim görüyor

Belleğim saat gibi işliyor

Tansiyonum on ikiye sekiz

Ama bazen ufak tefek ağrılarım olur

Uykum kaçar geceleri

Bahane etme bunları

Spor yaparım

Dengeli beslenirim

Geçer

Sabret biraz

 

Bir gün yaşlanırsam

Tutmazsa dizlerim

Görmezse gözlerim

Duymazsa kulaklarım

Körelirse belleğim

İşte o vakit gel

 

Telefon etme

Kısa mesaj gönderme

Randevusuz gel

Ansızın gel

Konuğum ol

Sonra al canımı                                                                  Şubat 2010

 

 

Hoşça kalın, ama sakın şiirsiz kalmayın!

İlter Gözkaya-Holzhey

 

Kaynak ve tavsiye kitap:

Mehmet Özata, Bir Avuç Güneş, Concept Medienhaus GmbH, Berlin, 2019, Sayfa 58 – 59

ISBN 978-3-945956-04-5

Mutlaka okunması gereken tanıtım ve yorum makalesi arşivde:

Dr. Ertekin Özcan, Mehmet Özata ve Bir Avuç Güneş, 19.12.2019

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.