EBEDİ YAZI

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım.

M. Akif Ersoy
Sayın Altemur Kılıç, Sonun Başlangıcı yazınızı okuduğum andan beri makalenin içeriğini düşünüyorum. Cevap vermek, yorum yapmak, ölüm ve yaşam üzerinde düşünce üretip, okurlarımla paylaşmaya kalemi elime almadan günler önce başladım.
Yirmi sene sonra nüfusun yüzde altmışının emekli olacağı beklenen yaşlı Almanya’da ölüm konusu sık sık ele alınır. Bu Pazar ölüleri anma günüydü. Bir hafta boyunca ciddi televizyon yayınlarda günlük hayatta tabu yapılan bu konu işleniyor.
Araştırmalar insanların vedalaşmasından ziyade o yolda çekilebilecek acı ve ıstıraptan korkulduğunu gösteriyor.
Önce o yolda rahat, huzur diliyorum. Çevrenizdeki insanların sizi son yolculuğunuzda yalnız bırakmayacağını görür gibi oluyorum.
Altemur Bey, sizi bir televizyon yayınında izlemiş, neden davet edildiğinizi anlayamamıştım. Zira moderatör size söz hakkı vermediği gibi ısrarla sözünüzü kesiyordu. Bu nedenle yazılarınızı bize ulaştıran cesur gazete sahipleri ve yayın yönetmenlerine okurlarım adına teşekkür ediyorum.
Yazarların kalemi silahtır, bunu siz çok güzel göstererek hepimize örnek oldunuz. Yılların yorgunluğu ve birikiminiz tarihte geçti. Hele bugünkü modern internet kayıt imkânları, yazılarınızdan doktora çalışma yapacak üniversite öğrencilerine yol gösterecektir.
Dün Aydınlık Gazetesi sahibi, yayın yönetmeni Şule Perinçek Berlin’de konuk olarak bulunuyordu. Konuşmasında ç ve ş harflerinin Mustafa Kemal Atatürk’ün buluşu olduğunu, ş harfinin bizi yalnızlıktan, tek taraflı olmaktan kurtardığını söyledi, barışmak, kavuşmak, sevişmek, alkışlamak. Sizinle bu satırlarda yazıştığıma göre yalnız değilim.
Şule Hanım, Türkiye’nin geleceğinden sizin kadar endişeli değildi. Uyanan bir gençlik olduğunu, emaneti iyi taşıyacak aydın bir kitle gelecek nesle devredecektir. Konuşması kin nefret, öteki yaratmıyordu. Öyle kendi vatandaşlarından düşman üreten toplantılara katılmak istemiyorum.
Biz Almanya’da idareyi, hükümeti beğenmiyorsak partilerimizde iyi muhalif olup, güçlenmeye bakıyoruz. En azından gelecek seçimde partimiz tek başına idare edemez, ama idarede payı olur, çoğunluğu kazanmaya çalışıyoruz.
Mezar taşınıza vatan mahzun, ben mahzun yazdıracak kadar karanlık yılların geride kalacağına inananlar var aranızda.
Yurtdışında yaşayan Türkler, Türkiye’de yaşayanlar gibi sorunları göremeyiz. Türkiye yalnız coğrafya ile sınırlandırılamaz artık. Göçler ve kolaylaşan iletişim gereçleriyle Türkiye her yerdedir.
Korkmayınız, Almanya’da birinci neslin heykelleri yapılacaktır. Bunu söyleyen ikinci nesil çocuklarımıza dilimizi, kültürümüzü vermeye çaba gösterdik. Ama daha çok ayırımcı alman öğretmenleri çocuklarımızı öteki yaparak, kimliklerini tek Türk olma özelliğine itti. Bu nedenle Türk çocukları çok bilinçli yetişiyor. Onlar zaman zaman önce insan olmak, sonra kimliklerini bir araya getiren özelliklerden biri olan Türk kimliğine sahip olmak istiyorlar.
Son yazınızı yaşlı gözlerle, güçlükte yazdınız. Ben de okurken gözyaşımı tutamadım. Çocuklarıma, öğrencilerime, torunlarıma Almanya’da böyle bir gelecek düşünmemiştim. İkinci nesil erkekler Türk oldukları için öldürülüyorlar, çocuklar yakıldı.
Geçenlerde adı Türk olduğu için okulda zarar gördüğü, kötü not aldığından dolayı adını alman adı ile değiştiren on beş yaşında bir kız çocuğundan haberim oldu, annesi alman.
Tüm dünya ile birlikte bir değişimden geçtiğimiz açıktır, bulanan suların durulacağına inanıyorum. O zaman biz artık bu dünyada olmayacağız, fakat gelecek nesiller yaşayacak.
Bazı tartışmalarda şoka giriyor insan. Haberdar oldunuz mu bilmem. Türk kökenli bir Müslüman kadın eyaletinde bakan olunca, Allah adıyla yemin etti. Modern, ileri görüşlü BATI’dan sayılan Almanya’da koyu, tutucu Hristiyan çocukları büyük politikacılar yeminin düzeltilmesi gerektiğini iddia ettiler. Hıristiyanların Allah’ı başkaymış, ilahiyatçılara tartışma konusu.
Ortaçağ karanlığına giden bir Avrupa varken, Türkiye’nin geleceğinden karamsar olmamalısınız. Umut ışıkları saçan bir millet var orada. Türkiye’de, dünyada çeşitli gazete ve dergilerde yazdığınız binlerce yazıda sonsuzluğa kadar yaşayacaksınız, geride eser bırakan insan fiziki olarak ölür, ama gönüllerde yaşar. Sizi çok üzmüş, kızdırmışlar yazılarınızı, derlediklerinizi eşiniz iyi korusun. Yakmak faşist Alman (Avusturyalı) Adolf Hitler’e çağrı yapıyor.
Az ile memnun olamayan bir insan çoğu bulamaz. Yorgunluğunuzu çok iyi anlıyorum. Don kişot gibi yel değirmene saldırıp, gerçekleşmeyecek rüyalar peşinde koştuğunuzu zannetmiyorum.
Bu satırları size yazmam, binlerce okura ulaşarak genç nesillere ders olması da sizin başarınızdır. Okumadan yazar olunmaz, yazılarınızda diğer yazarlara yol gösterdiniz, ışık verdiniz, kaynak oldunuz. Sizinle aynı fikirde olmayanlara karşıt düşünme üretmelerine sebep oldunuz ki doğru fikirler ortaya çıksın. Yazdıklarınız ok meydanında buharlaşıp yok olmadı. Kim bilir kimler yazılarınızdan faydalandı, ama kaynağını unuttu. Zaman zaman okuduklarımızı kendi düşüncelerimizle yoğurarak yeniden yazıyoruz.
Siz vazifenizi yaptınız, vicdanınız rahat, inşallah 10 Kasım’da son vazifeniz Anıtkabir’i ziyaret etmek nasip olmuştur.
Pes demiyorsunuz, ucu açık vedadan sonra sizin tabirinizle karabasandan kurtuluş bayramını teyit etmek için zamanınız yetmezse merak etmeyin.
Sizin de yazdığınız bu gazeteyi okuyan gençlere emanet ettiniz, onlardan mutlaka yazan olacaktır. Yolunuzda tekrar tekrar huzur ve rahatlık diliyorum.
Sevgili anavatan Türkiye, çocuklarımızın sevgili baba vatanı Almanya, dünya Tanrı’ya ve Gençliğe emanet olsun.
Yalnız kendimiz için olsaydı, işimizi çoktan bitirirdik, diyen Mustafa Kemal Atatürk mazlumlara örnek oldu, cesaret verdi. Bir dünya gençliği doğuyor, geride kalanlar için üzülmeyin, sular bulanmadan durulmaz.
Elveda sevgili Altemur Bey
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Not:
Bu yazıyı Perdenin Aralığından makaleniz yayınlanmadan önce yazmıştım.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.