DOLAYSIZ SÖZDE BİR DEMOKRASİ GERÇEĞİ

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İnandırıcılığını kaybetmiş bir siyasi iradenin etkileşiminde kaybolmuş bir demokrasi anlayışı, şimdi nasıl bir siyasi modelin içine çekilmeye çalışılıyor Türkiye, bunuda kimse bilmiyor. Demokrasi peki nasıl bir demokrasi? Özdemi dolaysız bir demokrasi mi yoksa hala savunduğunuz sözde bir demokrasi mi? Yıllarca Türkiye inanç siyasetinin içinde tıkandı kaldı, hala da bu tıkanmadan bir türlü kendisini kurtaramıyor. Toplum zaten inançların esiri olarak bir yerde tutulmaya alıştırıldı, okumayan ve görmeyen yada gerçeklerin ne olduğunu bilmeyen bir toplum olmanın sıkıntılarını bu ülke zaten bu iktidarın döneminde yaşıyor, sevginin gerçeklerin güzelliklerin getirisinin gerisinde, dalkavukluğun ve yalakalığın ayyuka çıktığı bir siyaset anlayışını yaşayan bir ülkede kalkınma yada demokrasiyi yaşamak mümkün mü?

Kendi toplumuna sadece 14. Lui mantığıyla seslenerek sadece kanun benim demek bir demokrasi anlayışımıdır? Korkuttuğunuz kendi sisteminiz için de bıraktğınız bir toplumun, demokrasiyi yaşamasını nasıl beklersiniz? Hala yılda bir kitabı bile okuyamayan bir toplum yaratmışsanız nasıl olurda demokratik açılımdan bahsedebilirsiniz? Konuşamayan, yazamayan ve düşündüklerini söyleyemeyen bir toplum yaratmışsanız nasıl demokrasiden bahsedebilirsiniz? Burada inandırıcı olmanın ve kendi toplumunuza açıklamak zorunda olduğunuz gerçeklerin gizlenmeden açıklandığı bir serbest anlayışın olmadığı yerde demokratik açılımdan söz etmek inandırıcımıdır acaba?

Aydınların gece yarısı evlerinden alındığı, sadece düşüncelerini açıkladığı için yargılandığı bir ülkeden söz ediyoruz. Uluslararası saygınlığımızın hala kazanılmadığı bir arenada nasıl olurda demokratik açılım adını verdiğin çalışmanın içeriğini halkla paylaşmazsınız? Gerçekten demokrasilerin yaşandığı Batı ülkelerinde bu yansımalar sergileniş farklı ve saydam anlamda, halkla paylaşıldığını görmek işte asıl demokrasi bu değilmidir? ABD-AB etkileşiminden kurtulmanın yada verilmiş taahütlerin nasıl paylaşıldığı noktasında yapılması istenen çalışmanın sıkıntılarını bu ülke her zaman çekecektir. Yada bitmeyen terörün bu noktada belli bir süre durmasının içinde yer aldığı bir açılım modelimidir dersiniz?

Türkiye çok sancılı günler yaşıyor, özellikle siyasi sistemi elinde tutanların ülkede yarattıkları modelin nasıl bir noktaya geldiği ortada. Ülke nereye sürüklenmek isteniyor? Siyasal beceriden yoksun olmanın içinde kalmış bir sistem anlayışı, ”Bu ülkede herkes haddini bilecek” diyebilen bir başbakan. Yan yaratılmış bir korku toplumu modeli, polisten sistemden siyasi iradenin etkileşiminden korkan bir toplum olmanın dayanılmazlığı ve hala sekiz yıldır iktidarda bulunan AKP Hükümetinin Başbakanı bir türlü değiştiklerini anlatır biçimde özeleştiride bulunmamaları. Tartışılan bir Cumhurbaşkanı, yargının bağımsızlığının tartışılır hale getirilmesi. Atatürk düşünce anlayışının adeta anlamsız hale getirilmeye çalışılması, Atatürk’ü tartışılır olmanın içinde bırakmanın son derece tehlikeli sonuçlarını görüyor olmak ve bizi her fırsatta gözetleyen bir Batı. Türkiye zamanında inanmadığı ve Başbakanın, ”AB bir hıristiyanlar kulübüdür” dediği yılları unutup şimdi AB içinde olmanın her türlü dayatmasına ses çıkarmayıp ülkeyi sıkıntılı bir sürece sokmanın, zaman içinde bedelini Türkiye yaşayacak ödeyecek sanırım.

Çarklar arasında kalan bir Tükiye resmini görmek bana acı veriyor doğrusu, bununda sorumluları şimdiki siyasi modelin yaratıcıları değil mi? Yani AKP; şimdi ben buna AK Parti demek istemiyorum, buna beni kimse zorlayamaz elbette, (AKP) olarak baktığım bu modele burada değişmiş biçimde anlam ve değer verme lüksüm olamaz. (AKP) hiç bir zaman AK parti olmadı, olamadı, ülkede fakir daha fakir, zengin daha zengin olmadı mı? Geri kalmış ülkelerde açlığın ve yoksulluğun pençesinde kıvranan insanların yaşamak için hayatta kalma adına bir şansları var mı? Bekledikleri kaçınılmaz sonuç, açlıktan ölmek. Ama şimdi Türkiye’de de bu noktaya geliyor toplum. Her seferinde her şeyin çok güzel olduğunu anlatanlar, ulusa seslenişin kolaylığında sergilenen görüntüye görmeyen yıkımın sıkıntılarını sonuçlarını resimlerle göstermek işte asıl demokrasinin içinde olması gereken gerçek yansıma değil mi? Okumamış eğitilmemiş kültürsüz eğitimsz bir anlayışın ve inaç etkileşimin içinde tutulan bir toplum yetkisiyle alınmış bir siyasi farklılığı her fırsatta ortaya atarak buna halk iradesi demek demokrasi olamaz. Peki seni istemeyen sana oy vermeyen düşüncelerini benimsemeyen,inanmayan diğer kesim senin halkın değil mi? Seçim akşamı balkondan yapılan, ”Herkese aynı mesafede olacağız” diye konuşmanın sonrasında gelinen noktada Türkiye’de sözde ve dolaysız bir demokrasinin var olduğundan söz etmek mümkün mü? Şimdi bakınız Türkiye hala şehitler veriyor. İstanbul’da son günlerde yaşanan sel felaketi, ama bir belediye başkanı çıkıp ”canım aynı felaketler ABD’de de yaşanıyor insanlar ölüyor” diye açıklama yapabiliyor. Peki daha önceleri de bu felaketler İstanbul’ da yaşanmadı mı? Neden önlemini almadınız? Lale bahçeleri yetiştirmek için tonla para harcarken buralara neden alt yapıyı götürmediniz? Yada buralara iskan izni verdiniz?

Dolaysız ve özde demokrasilerde öncelikle halkın yaşamı geleceği önemlidir, halkına bu sorumlulukta söz hakkı tanır özde demokrasiyi yaşayan ülkelerdeki siyasi iktidarlar ve her yaptığını önce halkıyla paylaşır konuşur, her yaptığı çalışmadan aldığı kararlardan halkını haberdar eder. Bu felaketi yaşayan bir Batı ülkesinde, hükümet yada belediye başkanı istifa eder. Şimdi sizin yapmaya çalıştığınız demokratik açılım modelinde bu gerçeği konuşmayacaksınız. Ama şimdi kendi milletvekiline bile konuşma şansı vermeyen, tek seçicinin karar verenin kendisi olduğu, Fransız 14. Lui gibi kanun benim diyen bir başbakanın hakim olduğu bir ülkede siz nasıl olurda demokratik açılımdan söz edebilirsiniz?

Bunu yazmak konuşmak söylemek bile suç olursa yada yazıyor olurken eleştirirken korkuyorsanız, buna demokrasi adını verebilirmiyiz ?
Dolaysız demokrasilerde tüm halklar ,dinler, diller, kültürler, birarada yaşamanın adına demokrasi der.

Siz bunu becerebilecekmisiniz acaba?

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.