DİNLENCE KİMLER İÇİN?

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Öğrenciler, hangi derste ve hangi öğretmenin dersinde olursa olsunlar ne edip, dersi kaynatmanın yolunu ararlar. Bu kaynatma cinliği dersin öğretmenine göre şekil alır. O öğretmenin oltaya gelmesi için, onun en zayıf yanından girerler. Ama öğrencilerin unuttukları en önemli noktayı atlarlar. Yani öğretmenlerin de aynı sıralardan, aynı cinliklerden geçtiklerini akıllarına getiremezler.
Bir gün 9. sınıflarla dersim vardı. Sınıfa girdiğimde öğrencilerin gözlerinden, kıpır kıpır olmalarından bir oyunun sahneye konacağını anladım.
Sınıfın zeki ve çalışkan bir kız öğrencim, günaydın, yoklama faslından hemen sonra söz istedi.
‘’Bir durum mu var?” diye sordum.
‘’Bir sorum var öğretmenim, siz dersinizi kitaptaki konulardan yapmak zorunda mısınız?” sorusuna:
‘’Hayır, zorunda değiliz.” Diye yanıt verdim.
‘’Biz birlikte seçeceğimiz konulardan seçersek daha demokratik ve daha katılımcı olmaz mı?”
‘’Elbette daha demokratik ve katılımcı olur”
Çaktırmadan birbirlerine bakarak, ‘’ yutturduk!” anlamında gözlerinde beliren ışığı görmezden geldim.
Konuları, birlikte belirledik. Tahtaya başlıklar halinde yazıp, oylamayla sıraya koyduk.
‘’Ama benim bir önerim var; konu hakkında araştırmaları, siz yapacaksınız, herkes bu konuda düşüncelerini yazılı olarak sınıfa getirecek, düzeltilerini birlikte yapacağız, sonra bunları bir araya getirip bir dergi şekliyle dosyalarımıza koyacağız”
İki hafta sonra o zeki kızımız: ‘’Biz dersi kaynatalım derken, öğretmenimiz bize istediği dersi yaptırdı. Aslında oyuna biz geldik” itirafında bulundu.
İşte o derslerden birinin konusu yaz dinlencesi idi. Gittikleri yerleri anlattılar.
Önce köylerine, daha sonra sahil dinlence yerlerine gidiyorlardı. Ülkemizin çok güzel olduğunu, eşsiz dinlence yerlerini Almanya’da göremediklerini, bu nedenle de Almanların bizim ülkemize hayran olduklarını gururlanarak anlatıyorlardı.
Ben, o güzel yerlere herkesin gidemediğini, hele o ülke insanlarının çoğunun sadece o yerlerin adını duyduklarını anlatmaya çalıştım.
Bir öğrencim, ‘’ama öğretmenim, biz Marmaris’e gitmiştik. Orada turistlerden çok Türkler vardı.”
‘’Peki kızım. Sana yaz ödevi veriyorum. Çevrenizde, kaldığınız otelde, deniz kenarındaki Türklerle konuşmanı istiyorum. Kaç işçi, kaç öğretmen, kaç çiftçi var bir çetele tutarsın. İlk dersimizde bize anlatırsın.”
Dinlence bitiminde bu öğrencimiz, ödevini yapmış olarak geldi. Bütün Marmaris sahillerini dolaşmış, çocuklarla konuşmuş ama ne bir işçi ailesine, ne öğretmen ailesine, ne de bir çiftçi ailesine rastlamış.
Evet, ülkemiz gerçekten güzel bir ülke.

Gel gör ki o güzelliklerden yararlanmak halka indirgenmedi.
Askere giden, cephelerde ölen, bulabilirse en ağır işlerde çalışan, göçük altında ölen halkımız ama o ülkenin nimetlerinden yararlanan, varlık içinde yaşayan bir avuç tuzu kuru mutlu azınlık.

Tuzu kurular AKP’nin abisi PKK’nın hamisi Barzani’ye yatırım için koşturadursunlar, PKK canileri Kuzey Irak’tan sınırı geçip asker avına çıkarlar. Her gün üçer beşer delikanlılar, arkalarında dul eşler, yetim yavrular bırakarak vatan savunmasında can verirler.

He gün şehit cenazeleri kaldırılırken, ocaklar sönerken, yeni mandacıların, hele AKP’nin ramazanda içki içmesine karışılmadığı sürece AKP’nin neferi olacağını söyleyen besili Prof.’un gıkı çıkmaz. Ne zaman AKP’nin kiralık silahşorlara gereksinimi var göbeğini hoplata, hoplata el pençe divan durmakta.
Başbakan mı? Şükürler olsun, Arap kandaşlarına zarar gelmedikçe rahatı yerinde.
Millet yana yıkıla Türk Askeri cenazesi kaldıradursun, o yatlarda sefa dinlencesinde.
Dışişleri bakanı, elinde tespih, ayağında nalın, Kudüs’te namaz kılma hayaliyle derviş misali dönüp durmakta.
Aydının, yurtseverin dinlencesi daha başka oluyor. Nerede olursa olsun aydınlatma ile görevlidir. Hele bu dönem yorulmadan, usanmadan halkın arasına girecek, ona dili döndüğünce vatan sevgisini, insan sevgisini, özgürlüğün, çağdaşlığın yararını anlatacak.

Uzun zamandır bu köşede aydın olma görevimi yapmaya çalıştım. ha-ber.com, birçok holding medyasından daha çok okuyucuya sahip bir internet gazetesi. Yazarları özgürce yazabiliyor. Değişik düşüncede, etik değerlere saygılı bir kadroya sahip bir gazete.
Hep gerçekleri yazmaya çalıştım. İftira etmedim. Kanıtlı, ortada oynanan kirli ilişkileri yorumlamaya çalıştım. Olumlu eleştiriler aldım. Özel gönderilen destek mesajları, Türkiye’den teşekkür mesajları bana ayrıca güç verdi. Yorumlar beni daha çok yazmaya zorladı. Karşı çıkanlardan bile öğrendiklerim oldu.

Şimdi, bir müddet Ülkemde gideceğim yerler var. Kısa bir süre enerji depolamak, bilgi derlemek için izninizi diliyorum.
Ben sizinle duygularımı paylaşmaktan zevk aldım.
Tüm okurlara, ha-ber.com yöneticilerine teşekkür ederim.
Kısa bir süre için kalın sağlıcakla!!!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.