DEMOKRATLIK BEDEL İSTER

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP, aslında 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde kaybetmişti.

Eğer Baykal, çözemediğimiz bir (!) nedenle RTE’ye koşmasaydı

Ya da; Kılıçdaroğlu genel başkanı olduğunu hatırlayarak ”hayır gidemezsin!” Deseydi

Ya da; RTE’nin oyalamalarına meydanlarda yığınlarla tepki koysaydı

Özel vizyonlu Bahçeli,  saraya ağa olamazdı.

 

Doğuda iki polis öldürüldü.

PKK Yaptı dediler

Suruç’ta, Ankara’da canlı bomba katliamlarında iki yüz elli kişi ölmüş, bin kişi yaralanmıştı.

Başbakan Davutoğlu, bu katliamlardan sonra;

”Oylarımız artıyor!” Diye sevinmesini ana muhalefet anlayamadı, ya da anlamazlıktan geldi.

 

30 Mart 2014 Yerel Yönetim seçimlerinde de birçok yerde ve Ankara’da Mansur Yavaş, Anadolu Ajansına rağmen açık ara öndeyken trafoya kedi girince (!) eklektikler gitti.  Elektrikler açıldığında Melih Gökçek kazandı dediler…

Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi kapalı salonlarda YSK’yı kınayadursun, Erdoğan pişkin;

”Atı alan Üsküdar’ı geçti!” Diye dalga geçti…

 

Rejim değişikliği referandumlarında ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Anadolu Ajansı sandık sayımı bitmeden sonuçları AKP-MHP ortaklığının kazandığını ilan etti, YSK, mühürsüz oyları yetkisi olmadığı halde geçerli saydı.

 

Seçim öncesinde; ”elli bin avukatla YSK’ya yürüyeceğini’ ‘söyleyen aday, sonuçlar açıklanmadan:

”Adam kazandı!!” Dedi ve buhar oldu.

Kılıçdaroğlu çatışma çıkar endişesiyle sokağa çıkamadı.

 

Halbuki, karınca ezmez bildiğimiz, şair ruhlu Ecevit’e, dönemin başbakanı Demirel; ”Taksim meydanındaki mitinginde suikast yapılacağı’ ‘uyarısı yaptığında, Ecevit;

”Ben eşimle Taksim meydanında olacağım!” Dedi ve Taksim’e gitti:

”Taksim’de bir milyon vatandaş Ecevit’e destek için teröre meydan okumuştu!”

Seçimi Ecevit kazanmıştı.

 

Yerel Yönetim seçimleri AKP-MHP oylarıyla öne alınarak 31 Mart 2019 da baskın bir seçimle işi götürmek istediler.

AKP-MHP-Perinçek-DSP-BBP-Öcalan’dan oluşan Cumhur İttifakına karşı, CHP-İYİ PARTİ-ve bazı illerde SP ve HDP’nin desteklediği Millet İttifakı yarıştı.

 

AKP-MHP, İYİ Parti’nin seçimlere katılmaması için YSK’ya emir verildiği duyumunu alan Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlık sürecinde çok önemli bir cesaret ve kararlılık isteyen bir tavır koyarak İYİ Parti’nin seçimlere katılmasını sağlamak için, partisinden on beş milletvekilini İYİ Parti’ye geçişini sağlayarak gerçek bir demokratlık örneği verdi. (On beş milletvekilinin de o onurda payları asla yadsınamaz)

 

HDP, bu seçimlerde bir Türkiye Partisi olma tavrını gösterdi. Bu tavrı inkâr etmek için insanın ya zır cahil ya da demokrasi düşmanı olması gerekir.

 

Bu tavrın kendi ittifakına zarar vereceğini anlayan Erdoğan ve Bahçeli, yıllardır avukatlarıyla bile görüştürülmeyen Öcalan’ı devreye soktular.

Öcalan, HDP’ye ”Millet İttifakına oy vermemelerini istediği bir mektup gönderdi”

HDP o mektubu ciddiye almayınca Bahçeli, Öcalan’ı takdir ederek bu mektubu kamuoyuna açıkladı.

CHP’nin bile haberinin olmadığı mektubu Bahçeli’nin açıklaması, Cumhur İttifakının Öcalan’dan medet umduğu ortaya çıktı.

Bahçeli, bu mektubu takdir edici demeçler verdi.

Yetmedi, kırmızı bültenle aranan Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’ı devletin TRT’sine bile canlı yayına çıkardı.

HDP’yi Millet İttifakı adaylarına oy vermemelerini isteyerek, tehditler savurdu.

Gerek APO’nun gerekse kardeşi Osman Öcalan’ın tehdit ve emirlerine rağmen HDP parti yönetimi ve HDP seçmeni Millet İttifakını destekleyerek oy verdiler.

AA Ajansına rağmen Ekrem İmamoğlu ve CHP-İYİ Parti koydukları tavırla kazandıkları seçimleri söke söke aldılar.

Mazbatayı iptal ettiler, on altı bin oy farkı 23 Haziran’da yenilenen seçimleri İmamoğlu sekiz yüz bin oy farkıyla AKP’yi, YSK’yı alt ederek İstanbul Belediye Başkanlığını kazandı.

 

AKP-MHP-Perinçek-DSP-BBP-Öcalan ve Tarikatlar ortaklığı bu yenilgiyi unutmadı.

 

HDP’li üç belediye başkanını görevden alarak yerlerine AKP’li valileri kayyum olarak atadılar.

Aslında, HDP’yi, Millet İttifakını destekledikleri ve PKK’nın tehditlerine kulak asmadıkları için cezalandırmak isterken, aynı zamanda HDP’li seçmeni PKK saflarına çekmek amacındalar.

 

Türkiye’de başta CHP olmak üzere tüm muhalefet, demokratlar, sendikalar, demokratik kitle örgütleri bu hukuksuzluğa tavır almak zorundadırlar.

HDP, PKK’nın diretmesine rağmen demokratik tavrını koyarak Türkiye Partisi olma adımını atmıştır.

HDP içinde PKK yandaşı olanlar olabilir.

Bugün her partide aynı düşünmeyen kişilerin olduğu gibi…

Van’da Kayyum atanan devletin değil AKP’nin valisi Türk Ulusuna meydan okurcasına göstere göstere Atatürk’ün resmini indirerek Erdoğan’ın resmini asma cüretini gösterdi.

Sözcü gazetesi bile bu çirkinliği görmek istemedi.

 

CHP ve Kılıçdaroğlu salonlarda, festivallerde kınama nutukları atacağına sokağa çıkarak bu siyasal darbeye karşı durmak zorundadır.

 

Ben, TÖS-TÖB-DER, HDF-CHP GEW ve SPD gibi örgüt ve partilerde aktif olarak çalıştım. Şiddetin her türlüsüne karşı çıktım.

Terörün hiçbirine taraf olmadım.

HADEP-HEP-HDP’ye hiç oy vermedim, vermeleri için kimseye öneride bulunmadım.

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarını hangi kökenden ve inançtan olursa olsun asla ayırmadım.

Ne kendimi onlardan üstün nede onları kendimden üstün saydım.

PKK-IŞİD-ASALA-EL KAİDE-ÖSO-gibi daha nice insan öldüren örgütleri terör örgütü olarak lanetledim.

Bağımsız Yargı kararı olmadan emirle halkın oyu ile seçilenleri hiçbir güç görevden alamaz.

 

”Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm

 

İlkesine sonuna kadar bağlıyım.

 

CHP’den de aynı ilkeli duruşu ve tepkiyi sokaksa sokak, meydanlarsa meydanlarda göstermesi gerekir.

 

Yoksa sıra size de gelir …

 

Yıldız AKALIN

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.