DAVOS’TAKİ ”ONE MİNUTE” ERDOĞAN İÇİN MİLATTI

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hapisteki Recep Tayyip Erdoğan değişik yasal düzenlemelerle milletvekili seçtirilip iktidara getirildiğinden beri Avrupalı politikacılar hep “Erdoğan, kuzu postuna bürünmüş kurt mu?” sorusuna yanıt aradı.

Bu soruyu baş başa görüştüğüm Alman politikacılar bana da hep yöneltmişti. Ve 29 Ocak 2009… Davos’ta 29 Ocak 2009 günü düzenlenen Birleşmiş milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’in de katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” panelinde Başbakan Erdoğan “One Minute” diye bağırarak söz istemişti. Bununla kalmayıp Peres’e, “Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz. Tankların üzerinde nara atan başbakanlarınız var. Beni konuşturmuyorsunuz ve Davos benim için bitmiştir” deyip yerinden kalkarak oturumu terk etmişti. İşte Türkiye’de ve Arap Dünyasında Erdoğan’ı kahraman yapan bu tutumla Avrupalı politikacılar aradıkları yanıtı bulmuşlardı. Evet, onlara göre artık Erdoğan “kuzu postuna bürünmüş, kurttu”…

Bu tarihe kadar da değişik isimler altında yürütülen düzmece soruşturmalarla cemaat kullanılarak ordu tasfiye edilmiş, bu senaryoya karşı çıkan aydınlar, gazeteciler hapishanelere atılmıştı. Türkiye’ye serbest kapital dolaşımı sağlanmış ve “büyüyen Türkiye” masalı ile ülkenin akla gelmeyecek kurumları yabancılara peş keş çekilmişti. Sıcak para girişi ile sağlanan suni zenginlik Erdoğan’ın başarısı olarak lanse edilmişti. Erdoğan hükümeti de yüzünü Avrupa’ya çeviren ve demokratik atılımlar yapmaya çalışan bir tavır sergilemişti.

Davos’taki “One Minute” Türkiye tarihi için bir milattı, bu tarihten itibaren Yahudi örgütlerinin bile ödüllendirdiği, BOP projesinin eş başkanlığına layık görülen Erdoğan’ın üstü çizilmişti. Amerika’nın orta doğu da “Arap baharı” kisvesi altındaki düzenlediği devrimlerle “ılımlı İslam” yaratma projesi de beklenileni vermeyince Türkiye’yi “Ilımlı İslam Model Ülke” yapma çabaları da gereksiz hale gelmişti. Amerika ve Avrupa’nın “Erdoğan” projesi rafa kaldırılmıştı.

Bu durum aslında Amerika ve diğer güçlerin boyunduruğunda çıkan Erdoğan için “Halkın gerçek lideri” olma yolunda büyük bir fırsattı.

Gezi olaylarında ve diğer toplumsal olaylarda demokratik bir tavır sergileyebilseydi, “Cemaat” boyunduruğundan daha önce ve daha diplomatik bir kurnazlıkla kurtulabilseydi ve de ihalelerin yandaşlarına daha az dağıtılmasını sağlasaydı, medyanın yandaş-karşıt medya diye ayrılmasına fırsat vermeseydi, kısacası bizimkiler-ötekiler diye kendi halkının ayrıştırılmasına izin vermeyip tüm Türk halkını kucaklamayı başarsaydı, her şey çok daha başka olabilirdi.

Tüm dış güçleri karşısına almış, ama halkını tümünü kucaklamış kahraman bir lider olarak tarihte onurlu bir yer alırdı. 5 Mart 2013’de yaşamını yitiren Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez gibi…

Maalesef kendisi “Demokrasi benim için araçtır, amaç değil” zihniyetinden geldiğinden demokrat olamadı ve böylece kendi deyimiyle düşman ilan ettiği “Faiz lobileri” nin ekmeğine yağ sürdü. Gezi olaylarından ders alma yerine günden güne daha da hırçınlaşarak, kendisine az çok sempati duyanları kaybederek, kefenle şov yapan radikallere kaldı.

Şimdi ne olacak?

Batının Erdoğan projesi bitti, Erdoğan ‘sız AKP projesi ise başlamadan bitti ve şimdi Okyanus ötesinden “Demokratik sol” projesi geliyor…

Bu projeyi bir sonraki yazımda açıklayacağım…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.