ÇOCUĞUN ZİHİNSEL GELİŞİMİNDE EGZERSİZİN ÖNEMİ

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ÇOCUĞUN FİZİKSEL VE ZİHİNSEL GELİŞİMİNDE EGZERSİZİN ÖNEMİ

Enerjisi, hareketliliği, yaratıcılığı, grup üyeliğine yönlendirmesi, ortak dil yaratması, kuralları ve birleştiriciliği gibi özellikleriyle egzersiz ve spor, bireylerin toplumsal yaşama aktif ve üretken bir biçimde katılmalarına ve kendi ayakları üzerinde durmalarına destek olurmu? Spor, özellikle gelişimi tehlike altında olan gençlerle çalışmalarda çok önemli bir araç olarak kullanılmalımıdır?

Tüm bu soruların cevaplarını zaman zaman yazdığım yazılarımda anlatmaya çalıştım ve anlatmaya da devam edeceğim. Bilindiği gibi her ülkenin gençlik ve gençlik hizmetleriyle ilgili politikaları, alt yapısı ve kaynakları farklılıklar göstermektedir. Farklı ülkelerde yapılan ve planlanan çalışmalar hakkında bilgi ve deneyim sahibi olmak, zaman ve kaynak tasarrufu sağlamakta ve yaratıcılığı teşvik etmektedir. Ancak gözden kaçırılmaması gereken nokta, gençlere yönelik yapılandırılan hizmetlerin “amaç” yerine “araç” olmasıdır.

İnsan organizmasının gelişimi bilindiği üzere doğum öncesi ve doğum sonrası olmak üzere iki önemli aşamadan oluşur. Bunlardan birincisi doğum öncesi dönemi ki, burada özellikle anne-babanın genleri birinci derecede rol oynar, kuşkusuz annenin 9 aylık hamilelik dönemindeki fiziksel, psikolojik ve sosyal yaşamı çocuğu dolaylı da olsa olumlu-olumsuz etkiler.

Asıl konumuzu oluşturan ve özellikle çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişiminde egzersizin önemi konusuna değinmeden önce; Sporun ya da egzersizin kişiler, ülkeler ve farklı toplumlarca nasıl algılanıp nasıl açıklandığının önemini hatırlatmak isterim. Bilindiği üzere spor çok farklı amaçlarla yapılan bir fiziksel aktivitedir ve burada bir enerji tüketimi olduğu gibi bir üretim söz konusudur. İşte önemli olan bu üretimin algılanma biçimidir, buda kısacası kimisi için skor, hız, ağırlık kaldırma olacağı gibi, kimisi içinde; Psikolojik rahatlama, toplumsallaşma yada demokratikleşme gibi açıklanabilir.

Burada hareket kavramını kısaca açarsak; Canlı organizmaların en önemli özellikleri hareket etmeleridir ve nitekim spermler ana rahmine düştüğü andan itibaren hareket eder ve bu hareketi değişik dönemlerde değişik biçimde olsa da, tamamen iç güdüseldir ve bilinçsizce yapılan hareketlerden oluşur. 9 ay ya da 40 haftalık bir süre sonra bebek dünyaya gelir ve artık hareketleri dış dünyada ölene kadar devam eder.

Ortalama 1 yıl devam eden ve genellikle spor biliminde reflex hareketler olarak adlandırılan bebeğin bu hareketleri tamamen iç güdüsel olup dış denetimlidir ve bebek genellikle sese ışığa objelere karşı çok duyarlı olmasına rağmen özellikle annesine ve bakıcısına karşı çok hassas olup duyarlıdır ve genellikle kendisini annesinin yada bakıcısının kucağında emniyette hisseder (Temas Konforu).

Bilindiği üzere bebeklik döneminde çocuk tamamen dış denetimlidir ve tüm ihtiyaçları bakıcısı ya da annesi tarafından karşılanır ama bu dış denetimlik yaş ve deneyimle yavaş yavaş iç denetimliliğe doğru durum değiştirir ve bireyin karşılaştığı durumlarla başa çıkma duygusu gelişir.

Çevresel ve ekolojik yaklaşıma sahip olan kuramcılar ise çevrenin çocuk gelişimi içindeki yerinin vaz geçilmez olduğunu vurgulamaktadırlar başlangıçta ana- baba- çocuk üçlüsü arasında oluşan çevresel yapı daha sonra okul ve yaş grubu çocuklar ile yakınların katılmasıyla genişler bu iki aşama çocuğun gelişiminde önemlidir ama asıl exosystem olarak aktarılan yapıya dönüştürüldüğünde çocuk için artık daha büyük sistemlere gerek vardır.

Bu sistemsel yapılar içinde ana babanın iş yeri, sosyal yakınlık içindeki bireyler ve arkadaş grubu, yerel yönetimlerin olanakları ve spor gibi daha büyük kurumsal yapılar devreye girer. Bu yapı içindeki spor çocuğun sosyalleşmesi, duygusal olarak gelişmesi ve gelecekte daha etkili ve istendik bir yetişkin olmasında önemli bir aracı olarak ele alınabilir.

Çocukluk dönemindeki oyunlar ve sporsal etkinlikler aracılığı ile çocukların başkalarını düşünme ve paylaşma duygularının geliştirilmesi de söz konusudur.

Çocukların anti sosyal davranışlardan kurtularak başkalarını düşünen bireyler şekline dönüştürülmelerinde sporsal etkinlikler önemli rol oynar. Bu nedenle sistemleştirilmiş oyun ve sporsal etkinliklerin daha çok ön planda tutulması gelişim için yararlı olacaktır.

Yapılan bilimsel çalışmalar; çocukların daha uyumlu olabilmeleri için sporsal etkinliklerin gerek enerji boşalımı, gerekse de çocukların paylaşıma duygularının gelişmesine ve kurallara uymaları açısından önemli olabileceğini belirtmektedir .

Bedensel Kinestetik zeka’dan yola çıkarak konuyu açıklayacak olursak; gelişim döneminde ki çocukların hareket etmeleri kaçınılmazdır. Gardner’in çalışmalarına göre ‘zekâ alanlarından’ bir tanesi olan: Bedensel/kinestetik zekâ gelişimi: Dans, egzersiz, spor yapma ve olabildiğince hareket etmeyle mümkün olabilecegini yapmış olduğu araştırmalardan somut bir biçimde görmekteyiz.
Bu nedenle de farklı Ülkelerin sporu ya da egzersizi algılayıp açıklamaları çok büyük önem taşır. Özellikle Almanya ve Avrupada yaşayan çocuklarımızın kendi sorunlarını kendilerinin çözmeleri için gerekli ortamlar ve eğitimlere sahip olma avantajları vardır. Yani burada yetişen çocuklar, daha iç denetimli olup kendi sorunlarının altından kendilerinin kalkma eğilimleri daha yüksektir.

Kendi ülkemizdeki genel durumu özetlemek gerekirse; Türkiye’de anaokulundan başlayarak üniversiteye kadar örgün eğitim kurumlarının pek çoğunda beden eğitimi dersi için yapılmış spor salonları yok denecek kadar azdır. Genellikle soğuk ve yağışlı havalarda amaca uygun ve verimli bir beden eğitimi dersi yapılamadığı gibi en çok gerekli çağlarda (7-11 yaş) çocuklar sağlıklı eğitimciler tarafından eğitilmemektedirler.

Bu bağlamda; Artık ülkemizde de bir sorun haline gelen suça eğilimli çocuklar, sokak çocukları için en güzel çözüm yollarından bir tanesi egzersiz ya da spor aracılığı ile başlangıçtada dediğimiz gibi; Enerjisi, hareketliliği, yaratıcılığı, grup üyeliğine yönlendirmesi, ortak dil yaratması, kuralları ve birleştiriciliği gibi özellikleriyle, bireylerin toplumsal yaşama aktif ve üretken bir biçimde katılmalarına ve kendi ayakları üzerinde durmalarına destek olmada, spor bir araç olarak kullanılmalıdır. Şiddetin çözümü içinde en güzel yollardan bir taneside budur!

2010 yılına bastığımız şu günlerde, stres ve kaygıdan kaynaklanan bir yığın hastalığın en etkili ilacı olan, hareket etme ya da spor yapma alışkanlığı, Avrupada yaşayan biz Türk insanının yeterli düzeyde yaralanığı söylenemez. Bu bakımdan hem kendi sağlığımız ve hemde cocuklarımızın geleceği için spor dolu yarınlar diliyorum !

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.