''BURASI TÜRKİYE DEĞİL''

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
”BURASI TÜRKİYE DEĞİL”

Hollanda’da Başbakan Binali’nin bile haberi olmadan Karayoluyla Hollanda’ya girerek bir provokasyon yapma görevini yerine getiren Aile Bakanı başbakana rağmen niçin öne çıkmaya soyundu?

Bu hareket bize Gülen’in ”Kimse Yok mu Derneği” üyesi olduğu bilinen  Antalya AKP kadın  milletvekilinin anayasa oylamasında uygulanan iktidar baskısını protesto etmek için kendini kürsüye zincirleyen Ankara Milletvekili Nazlı Aka’ya saldırması gibi hedef saptırma  oyununun tekrarıdır.

Aile Bakanın kardeşinin henüz yirmi altı yaşında,  hem belediye meclisi üyesi, hem de milyon dolarlık aynı belediyeden ihaleler aldığı ortaya çıktığında bakanın Hollanda’da oluşacak skandalla bu yasadışı ihaleyi unutturması yanında bir mağduriyet yaratarak tükenen iç siyasette puan kazanmaktı.

Nitekim bir AKP milletvekili hani ”Allah söyletiyor” söylemine uygun ”Hollanda krizi evet oylamasına en az iki puan kazandırdı.” Sevinci kumpasın itirafıydı.

Bakan konsolosluk balkon konuşmasıyla Cumhurbaşkanının ”Avrupa’yı karıştırın!” buyruğunu yerine getirecek, AK Trollerin kışkırtmasıyla Polis-Türk çatışması çıkararak bir taşla birçok kuş düşürecekti.
Hollanda Polisi, konsolosluk binası Türkiye Toprağı sayıldığı için oraya dokunamayacaktı.
Orada şiddete uğrayacak, yaralanacak Türkler halk oylamasının kurbanı olacaktı.

Ama Hollanda polisi buna geçit vermedi, bakan Almanya’ya gönderildi.

Bu kez AK Troller B planını devreye sokuyor,  Hollanda polisinin karşısına dikilip, onları provoke etmek, Türkiye’deki yurttaşları kandırmak için çirkin bir yola başvuruyorlardı.
”Vursana, hadi vursana!” Diyerek polise efeleniyor.
AK Trolün yanındaki arkadaşı tiyatrodan habersiz olduğu için arkadaşını  uyarıyor;
”Çok ileri gitme şimdi seni alacaklar…” Diye uyarıp, onu sakinleştirmeye çabalıyor.
Ak Trol arkadaşına çıkışıyor;
” Korkma lan! Burası Türkiye değil!” 
En tepedekilerle, en alttakilerin benzeştiği kafa yapısı  bir ”sahibinin sesi ” sergileniyor.
Devekuşu mantığı ile kafa kumdayken mabadı dışarıda: ”sadece kendilerini akıllı alemi aptal yerine koyma ” densizliği  sergileniyor.

AKP ve RTE, içeride padişah-halife  dayatması halkoylaması propaganda  malzemesi tükenince, halk oylamasının gerçek yüzünü halktan gizlemek için Avrupa ile bir gerginlik yaratarak bıkkınlık yaratan mağdurluk senaryolarının sonuncusuna  başvurdular.

Taşra politikaları daha öncede uygulanmış  yine tutmamıştı.

Erdoğan başbakanken, ABD ile yine sorunlu bir dönem yaşıyorduk.
Obama, Erdoğan’ın telefonlarına çıkmıyor, randevu vermiyor, başbakanın prestiji  düşüyordu.
Devreye taşra politikacı kafasındaki danışmanlar devreye girdi.

Bir Birleşmiş Milletler toplantısına cumhurbaşkanına ”sen dur başbakan gitsin” dediler.
O toplantıda da özel bir görüşme sağlanamadı. 
Erdoğan, Obama’nın çıkacağı kapıya yönlendirilerek kapıdan çıkacak Obama ile rastlantı bir karşılaşması  sağlanacaktı.

Fakat orası Türkiye değildi. Orada günübirlik gündem uygulanmazdı.
Obama’nın korumaları bizim korumaları neredeyse sille-tokat döveceklerdi.
Türkiye Devleti utanılacak durumlardan birine daha düşürülmüştü.

Yurtdışında siyaset yasağını Avrupa başlatmamıştı ki.

    RTE’nin kendi başbakanlığı döneminde yasalaşan ve YSK tarafından duyurulan yurtdışında,     konsolosluklarda, gümrük kapılarında propaganda yapmak yasaklanmıştı.

    Kıbrıs Türklerinin lideri Denktaş’a Kıbrıs’ta yapılacak referandumda Türkiye’de Kıbrıs Türkleri     adına yapacağı toplantıya Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde izin verilmemiş, ”Git Kıbrıs’ta     konuş!” Diye terslenmişti.

    Bulgaristan vatandaşı ve Türk kökenli milletvekili İsmail Erinç Hayrullah Türkiye’deki Türk asıllı     Bulgar vatandaşları ile görüşmesi  veTürkiye’ye girişi yasaklanmıştı.

Ülkenin yürürlükteki Anayasasına saygı duymadığını, tanımadığını söyleyen biri yasaları da dinlemeyecekti.
Ne acıdır ki, yüreğimizi sızlatan ”Burası Türkiye’yi”  yaratan çapsız siyasetçiler her türlü çirkinliği yaparak makam sahibi olabilmişlerdi.

Son rezalet Türkiye’de yaşandı;

    Ak Troller, Fransız bayrağını Hollanda bayrağı diye yakıp üzerinde tepiniyorlar.

    Fransız Devlet Başkanı Hollande’nin resmini isminden dolayı Hollandalı diye yaktılar…

    Hızını alamayan yandaşlar, Hollanda’ya öfkeden portakal çiğneyerek, bıçakla  portakalları     parçalayarak sadist ruhlarını tatmin ettiler.

    Üstelik tekbirler  getirerek.

Bunlar çoluk çocuk değil, koca koca, sakallı, kazık gibi adamlar.

Hem İslam Dinini, hem Türkiye’yi  dünyaya böylesine yoz, böylesine beyinsiz göstermeye kimsenin hakkı yoktur.
Hele ekmeğini yurtdışında çalışarak, bu ülkeleri   ikinci vatan sayan beş milyon Türk Toplumunu çirkin siyasetinizle hedef tahtası yapmanızın bedeli çok ağır olabilir.
Bu nedenle  size artık yeter demek için yurtseverler olarak:
HAYIR oyu vereceğiz!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.