AZİMLİ OLAN BAŞARIR

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 zorundadır. Dünyaca ünlü harika çocukların yeteneklerini önce aileleri fark etmişler, sonra çevreden bilirkişilerden yardım almışlardır.

Wolfgang Amadeus Mozart’ın kararlı, gelecek plânını çizen babası olmuştur. At arabası ile saraydan saraya konser için babası götürüyordu. Yedi yaşında küçük Mozart’ın çocukluğu yollarda geçti. Çocukluğunu yaşamadı, ama bestelerinde çocuklara çok neşeli şarkılar hediye etti. Ruhu belki de bu nedenle hep çocuk kaldı. Birçok konularda egzersiz çok önemlidir. Öğrenme metotlarının en etkilisi tekrar tekrar egzersiz yapmaktır. Bilhassa müzik enstrümanları tekrar çalışmadan hem unutulur, hem de geliştirilemez.
 
   Bir gün tekrarlamazsam kendim fark ediyorum.
   İki gün çalışmazsam eşim fark ediyor.
   Bir hafta egzersiz yapmazsam seyircilerim,
   dinleyicilerim farkına varır.
                                         Piyanist Vladimir Horowitz
Sabırla çalışırken rahatsız olduğunu bildiren, gürültüden şikâyet eden komşular olmaması bir şanstır.
Usta müzisyen olmadan önce alınan yol kolay değildir. Amaca ulaşmak, istediğini almak için zaman ve sabır yanında iyi bir program gerekir.
Henüz usta olmadan önce tahammül gösteren dinleyiciler, izleyenler topluma kazandırdıkları insanların arkasında kalan isimsiz kahramanlardır.
Dünyaca tanınmış ressam Bedri Baykam’ın ailesi çok küçük yaşta yeteneğini keşfedip, desteklemiştir. Sınırları aşmayı bilen emek sarf eden bir ailesi vardı. Zira altmış yıllarında sanata değer vermede Türkiye’de bir duraklama görülüyordu. Daha doğrusu yardım alınacak kuruluş ve şahıslara bugünkü gibi kolay ulaşılamıyordu.
Çok iyi bir resim öğretmeni vardı. Yaratma yeteneğini geliştirmede hoş görüsü genişti. Ona kalıp vermiyordu, rahat bırakıyordu.
Politikada yükselen, kariyer yapanlara hayran oluyorum. En zor iş olduğunu düşünüyorum. Bazen aile desteği olmadan amacına ulaşanlara rastlıyoruz. Yeter ki aile engel olmasın çocuk ve gençlerin hürriyetini kısıtlamasın.
Almanya’nın Türkiye dostu eski Başbakanlarından Gerhard Schröder Meclis Binasına bakarak bir gün oraya gireceğim dediğinde lise öğrencisiydi. O zaman çok sayıda alman anneleri çocuklarını babasız büyütmek sorunda kalmışlardı. Erkeklerini İkinci Dünya Paylaşım Savaşında kaybetmişlerdi.
Politikada yükselme, amaca ulaşma çok zordur. Çünkü partideki arkadaşların izin verir, desteklerse yolun açılıyor. Kendinin yapacağı sabırlı yol plânı, programı uygulamada insan hür değil.
Berlin’de geleneksel koşulara katılanlara imrenerek bakıyorum. İçlerinde kazanmadan, dereceye girmese bile yolu başlayıp, en sonuncuda olsa maraton koşusunu sonuna kadar koşup, hedefe ulaşanlar var. Yarı yolda vazgeçmiyorlar.
Küçük çocukların böyle örneklere ihtiyaçları vardır. Önce oynamak istediği oyuna karar verince sonuna kadar oynamasını sağlamak gerekir.
Geçenlerde bir anne bugün kırkiki yaşında olan oğlu için şöyle konuşuyordu:
“Sürücü okuluna yazdırdım ehliyet almadan bıraktı. Üniversiteyi yarım bıraktı. Önce gitara başladı, sonra flüt çaldı. Onu da yarıda bıraktı orga geçti. Keşke başladığı işi sonuna kadar götürmesini sağlasaydım, ısrar etseydim.”
Sonradan pişmanlık para etmiyor. Zamanında dayanıklı olmak, çocuğa hedefine varması için yol göstermek, önce aile olarak kararlı olmak şart.
Aileden hiç yardım ve destek görmeyen, ama başaran insanlar da var elbette. Aziz Nesin ve Adnan Binyazar’ı buna örnek olarak gösterebiliriz. Çevresinde iyi insanlar yol göstermiş, ailenin yerini devlet parasız yatılı Köy Enstitüleri almıştır. Bu okullar daha birçok değerli insanları yetiştirmiş ve cemiyete, topluma kazandırmışlardır, Halkın verdiği vergilerle okuduklarını hiç akıllarından çıkarmamışlar. Bir türlü halkına borcunu ödeyemeyenler olarak kaldılar.
Sabırla, çalışmayla bir plân ve iyi bir programla bütün zorluklara tahammül ederek başarıya ulaşmak, hedefe varmak için mutlaka ünlü olmak ta gerekmez.
Sevgili okurlarım, aslında ben de bu satırlarımla örnek aldığım büyüklerimizin düşüncesi ile hareket ediyorum. Beni yetiştirenlere, benim için masraf edenlere, şu anda aldığım emekli maaşımla muhtaç olmadan yaşamam adına teşekkür etmek amacı ile düşüncelerimi, bildiklerimi sizlerle paylaşıyorum, bilhassa genç anne babalara ve genç meslektaşlarıma faydalı olmaya çalışıyorum.
Hedef belirleme, program ve plân yapma, sabırla, ısrarla kavramları bende orda bir köy var uzakta çağrışımıyla Güven Pamukçu’yu hatırlatıyor. Akköy dergisini Didim’de bin bir zorlukla çıkarmaya çalışıyor. Bu edebiyat dergisi onun çocuğu gibi. Yalnız Türkiye’de değil, Dünya’da tek olan örnekleri görüp, sorumluların desteklemesi gerek. Borçlanarak dergi masrafını ödüyor. Bir kaplumbağa, bir salyangoz inadıyla yürümeye çalışıyor.
Topluma, sosyal yaşama katkıda bulunmak henüz Türkiye’de gelişmemiş. Yardım amaçlı bir etkinlikte hemen karşılığında maddi çıkarın var mı, diye soruyorlar. Hâlbuki bazı Avrupa Ülkeleri’nde bir şahıs en az üç derneğe üyedir.
Bir derneği kurup, yıllarca sahip çıkan emek veren, yönetimde görev alanlara saygı göstermeyi ve takdir etmeyi esirgememeliyiz.
Hem yaşadığım Berlin’de hem de dört ay emekli tatilimi geçirdiğim Didim’de dernek başkanları ve yönetimlerde görev alanların hemen hemen hepsi erkekler. Bir kadının başkan olması için mutlaka kadın derneği olmamalıdır.
İyi bir araştırma gerekiyor. Kadınlar görev almak istemiyorlar mı, yoksa erkekler sahiplenip bu görevi kadınlara vermiyorlar mı?
Belirli günlerde gönüllüleri ön plâna çıkarmalı. Kadınlar Günü’nde inşallah gelecek sene emekçi, ısrarla sabredip hedefe ulaşan, başaran kadınlara ödül verilir.
Azimle kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
 
Kaynak:
Himmel und Erde (ev. Gemeindezeitung f. Wilmersdorf)
März 2012

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.