ANALARIN GÖZYAŞLARI

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye bir iç savaşa sürüklenmek istenmektedir
Artık aklıselim sözü anlamını yitirdi.
Şiddet ve baskı tüm ülkeyi bunaltmaya başladı.
Polis şiddeti, baskısı yetmiyor, sivil giyimli AKP’li militanlar su şişelerine karşı satırlarla, sopalarla saldırıyorlar.
Öldürmek için vuruyorlar.
Bir kişiye dört-beş sopalı azgın saldırgan saldırıyor.
Binlerce yaralı, onlarca gözünü polis şiddetiyle kaybetmiş gencecik insanlar.
Ve beşinci cinayet canlı yayınlarda göstere göstere işleniyor.
Devletin bakanları bu cinayetleri kınamak yerine, mecliste sözü ”Oh olsun! ” Demeye getiriyorlar
Suçluluk telaşı içinde cinayetleri haklı çıkarmaya çalışıyorlar.
İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar, Taksim’de yaşanan olaylar sırasında, bir öğretim görevlisinin kimliğine el koyarken, gazetecileri de işten attırmakla tehdit edebiliyor.
Gerekçe tıpkısının aynısı: polise hakaret
Evinden işine giden öğretim üyesi göstericilere sert davranan polise bir öğretmen sorumluluğu içinde daha insancıl davranılmasını söylemesi hakaret sayılıyormuş devri AKP döneminde.
Eylemci gençlere saldıran polis güçlerince, görevini yapan gazetecilere de plastik mermi ve gaz sıkılınca polis amirine şikâyet eden gazetecilere polis amiri:
”Gaz mermisinden korunmayı bilmiyorsanız burada işiniz ne? diye çıkışıyor. Gazetecileri işten attırmakla tehdit ediyor.
Başbakan Polisin kanlı saldırılarını destekliyor, sanki işgal kuvvetlerinin işgalci askerlerine karşı zafer kazanmış gibi; Gazanız mübarek olsun!” diyebiliyor.
Başbakan artık muhalefetin anayasal bile olsa her türlü eylemini polis copuyla, Toma gazıyla, plastik mermiyle bastırmaya çalışıyor.
Polisin yetişemediği yerlere eli satırlı, sopalı beyaz gömlekli militanlarını salıyor.
Eskişehir’de 3 Haziran 2013 tarihindeki ‘Gezi Parkı’ eylemine destek için yürüyüşe katıldığı sırada polisin biber gazlı müdahalesinden kaçarken ara sokakta güya kimliği belirsiz kişilerce saldırıya uğrayarak beyin kanaması geçiren Anadolu Üniversitesi öğrencisi 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, tedavi gördüğü Osmangazi Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Eskişehir’in AKP’li valisi tüm devlet adamlığı sıfatını ayaklar altına alarak:
”Ali İsmail Korkmaz’ı eylemci arkadaşları öldürüp cinayeti polisin üzerine atmak istemiş olabilirler” Diyebilmiştir.
Ali İsmail Korkmaz, yaralı haliyle Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesine gittiğinde Dr. Hasan Gülcü; ”İfadeni ver sonra tetkik edelim ” Diyerek hastaneden kovabiliyor.
Bu Dr etiketli kişi Gezi Parkı etkinliklerine katılanlara düşmanlığını ve öfkesini yazdığı tweetlerle doktordan çok bir militan olduğunu kanıtlıyor.
Suçlamalara karşı son çareyi İ. Melih Gökçe’ye sığınmakta buluyor:
”Melih Bey bana katil diyorlar.”
Ne derler? ”Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş!”
Bir ay geçmesine rağmen kamera kayıtlarının ört-bas edilmeye çalışılması saldırganların sivil polis olma olasılığını pekiştiriyor.
Eli satırlı beyaz gömlekli bir saldırgan savunmasız genç kızlara saldırıyor. Tekmeler savuruyor.
Engel olmak isteyenleri satırla yaralıyor.
Muhtar oğlu diye anılan bir başka eli sopalı diğer saldırgan başka bir resimde AKP mitinglerinde en önde.
Eli satırlı saldırgan yakalanıp yargı karşısına çıkarılıyor, savcı tutuklanmasını istiyor ama yargıç elinde satır savunmasız insanları öldürmek için saldırmasını, engel olanları satırla yaralamasını tutuklama nedeni saymadığı için cani serbest bırakıldı.
Tepkiler artınca beyaz gömlekli satırlı cani tutuklanması kararlaştırılınca sırra kadem basıyor ve iki gün sonra Fas Kralının afişi önünde bir resimle Fas’ta olduğunu, yakın zamanda döneceğini haysiyetli (!)Türk Medyası aracılığı ile kamuoyuna duyuruyor.
Adı- sanı, resimleri dünyaya duyurulmuş bir azılı. Kadınlara arkadan tekme atacak kadar cesur(!) ve tanınmış birinin gümrüklerden elini kolunu sallayarak uçup gitmesini hangi zekâ düzeyi kıt bir yaratığa inandırabilirsiniz.
Bu kişi Suriye Muhaliflerinden ve hükümete karşı yapılan eylemcileri bertaraf etmek için kullanılan militan mı sorusu gündeme geliyor.
Bu gibi saldırganlar ellerinde sopalarla ve satırlarla gençlere saldırırken polis amirine ”Ben de sizdenim amirim” diyerek polise yardım edenlerin sesli videoları sosyal medyada çıktıkça başbakan daha çok hiddetleniyor.
Yalan olduğu kesinleşmiş camide bira içtiler- türbanlı bir yakınıma üzerleri çıplak yüz kişi saldırdı ve Gezi Parkı eylemleri bana karşı darbe denemesi idi söylemlerini halen bozuk plak gibi tekrarlaması nasıl bir çıkmazda olduğunu gösteriyor.
Analar Ağlamasın numarasıyla Güneydoğu Anadolu’yu PKK militanlarınca güvenceye alırken Tabutlar içinde toprağa verilen 19 ila 30 yaşlardaki gencecik öğrencilerin Ankara’da, Hatay’da, Antakya’da, İstanbul’daki cenazelerinde akan gözyaşları anaların akan gözyaşlarıdır.
Bu gözyaşları bu yurdu en çok seviyorum diyenlerden daha çok sevenlerin gözyaşlarıdır.
Bu cinayetlerin sorumlusu bellidir.
Bu cinayetlerin bedeli ağırdır.
Bu cinayetlerin bedeli bir gün elbet ödetilecektir

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.