ALMANYA’NIN SUSURLUK’U

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

3 Kasım 1996’de saat 19.25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazasıyla Türkiye’de yasadışı polis-mafya-aşiret ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır. Geçtiğimiz hafta Almanya’da 2000-2006 yılları arasında 8’i Türk biri Yunanlı (o zavallı da yanlışlık Türk diye öldürülmüştü!) 9 esnafı öldüren Neonazilerin Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı mensuplarınca korunmuş olması iddiası ”Almanya’nın Susurluk’u” olarak gündem düştü. Alman medyasının hala ”Döner cinayetleri” olarak aşağılayıcı bir tavırla değindiği bu cinayetlerin kurbanları da o zamanlar ”uyuşturucu satışından elde edilen gelirin dağıtımında sorunlar çıktığından dolayı öldürülmüşlerdir” şeklinde, lanse edildi. Aileleri kendilerini savunmaktan, yaslarını bile tutamadı…
Şimdi Alman politikacılar aynı o zamanlar Türkiye’de olduğu gibi şaşkınlık içerisindeler. Neonaziler cinayeti işlerken, bir Anayasayı Korumu Örgütü görevlisinin yakından olayı takip ettiği iddiasına yanıt arıyorlar. İddialara göre, Anayasayı Koruma Örgütü Teşkilatı’nın elemanları aşırı sağcı gizli örgütü koruyup kollarken, 2010 raporunda 57. sayfada ”Almanya’da aşırı sağ terör yapılanması saptanmamıştır” ifadesi kullanılıyor. Adamlar, şimdilik bilinen on kişiyi öldürüyorlar, 14 banka soyup bir de 22 kişinin yaralandığı bombalama olayını tertipliyorlar ve 13 yıl boyunca yakalanmadan kalıyorlar. Susurluk olayında da, Güneydoğu’lu bir aşiretin reisi ve aynı zamanda bir milletvekili, polis özel timinin kurucusu ve Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı da yapmış üst düzeyde bir polis memuru ve 12 Eylül öncesi 7 TİP’linin öldürülmesi olayının sanıklarından, hala yakalanamamış ve İnterpol’ün kırmızı bültenle aradığı bir ülkücü kaza yapan arabadaydılar…
Almanya’daki olayda da Uwe B. ve Uwe M. adlı Neonaziler intihar ettiler. Bu intiharlarında infaz edilme şüphesi var, sağ ele geçirilen Beate Z.’de ifadesine veremeden belki yakında cezaevinde intihar eder(!). Bu adamlar ölmeselerdi, insanlarımızı sadece Türk oldukları için öldürülmeye devam edileceklerdi. Şimdi ortaya çıkarılan 88 kişilik ölüm listesinde aralarında Münih Başkonsolosumuz ‘un da olduğu birçok Türk’ün yanı sıra Alman politikacıların da ismi var.

Şimdi Almanya başbakanı Angela Merkel’e çok iş düşüyor. Dünya’nın en demokratik ülkelerinden biri olan Almanya`nın dışarı haksız yere kötü gösterilen imajının yeniden zedelenmesi bizleri çok üzüyor. Sadece Türk kökenli olduğumuz için yaşamımızın tehlikede olabileceği endişesi taşımak ta bizleri çok üzüyor. Amadeu Antonio Vakfı’nın araştırmalarına göre, 1990 ile 2011 yılları arasında 182 kişinin aşırı sağ terörle yaşamını yitirdiği açıklanırken, hala aşırı sağ terörü tehlike olarak gören Almanların oranı yüzde 34 ve onların deyimiyle ”İslami terör”’ ü tehlike olarak görenlerin oranının yüzde 40 olması düşündürücüdür. Başbakan Merkel’in bu işi aydınlatacağına inanmak istiyorum. Öte yandan da nedense o zamanların kadın başbakanı Tansu Çiller’in Susurluk olayı çıktığında ”bu vatan için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir” diyerek katillere sahip çıkması aklıma geliyor…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.