ABD BAŞKANI’NDAN DÖRT İLKE!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ABD, 1776 yılında bağımsızlığını ilan ederek, dünyanın ilk anayasal devleti olarak kuruldu.

Kuruluşundan itibaren eyaletlerin birleşim girişti. Ama daha sonra kuzey güney savaşlarına sahne oldu. Kızılderilileri etkisizleştirdikten ve iç birliği sağladıktan sonra sanayileşme ve endüstrileşme sürecine hızla girdi. Dünyanın düşünen üreten yaratıcı beyinleri ABD’ye akın etti. Uygun ortamda teknolojik çalışmalar semereseni verdi.

Her ABD başkanı yeni ekibiyle ABD’yi bir adım ileriye götürdü. Patinaj yapmadı.
ABD başkanları yeni dünyanın imparatorları olarak küresel doktrinler ortaya koydular.

En son Bush doktrini ile küresel askeri topyekün ülke işgal harekatına girişti. Haçlı doktrin ya benden yanasın ya karşısın temeline oturmuştu.

ABD Başkanı Barack Obama, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dünya liderlerine hitaben yaptığı konuşmada yeni bir dünya düzeni çağrısında bulunmuş ve bu yeni düzenin 4 ilkesini 1 Nükleer silahsızlanma
2 Barış ve güvenliğe teşvik
3 Gezegenin korunması
4 Herkese fırsat sunan küresel ekonomi
açıklamıştı. Bu ilkeleri de çok taraflı işbirliği döneminin prensipleri olarak duyuran Obama; Dünyanın yeni bir yönelim alması için zaman gelmiştir. Yeni dünya için görevimizin başlaması gerekiyor” demişti.

ABD Başkanı, dünyanın karşı karşıya bulunduğu tehditlerle mücadele edebilmek için çok taraflı işbirliğinde yeni bir çağ başlatılmasını istemiş, geleceği garanti altına almak için 4 ilkenin izlenmesi gerektiğine inandığını belirtmişti.

Aşırıcılıkla mücadele ediyoruz. Afganistan ve Pakistan’da da liderlik yapmamız için birçok grup bize yardım ediyor diyen ve Ekonomik krizden çıkmak ve küresel ekonomiyi düzene sokmak için ortak çalışmalar yaptıklarına dikkat çeken Obama; Dünya ile yeni bir ilişki kuruyoruz. Hepimizin sorumluluğunu yerine getirerek, küresel sorunlarla küresel olarak çalışmak gerekiyor. Eğer başarısız olursak aşırı dinciliğin gelebileceğini biliyoruz.

Bunlar devam ediyor, şiddet devam ediyor, nükleer silahı olan ülkeler artabilir, yaygın hastalıklar ve fakirlik artabilir. Bunlardan korkmamalıyız ama bunları görmeliyiz.

Büyük uluslar ya da küçük uluslar bunu yapamaz. Barış, işbirliğine dayanmalı ve bu kelimeler çok da doğru aslında. Ortak olarak refaha inanıyoruz, bunun için de birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Gelecek nesillere 20’inci yüzyılın düşmanlıklarını 21’inci yüzyıla aktaran nesil olarak ya da öngörülü bir nesil olarak aktarılabiliriz ki bu da kurumun adının hakkını vermek demektir. ABD’nin istediği budur. Ancak tüm ulusların görevlerini sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir” demişti.

Peki bu açıklamayı yapan Obama; göreve geldiğinin birinci yılında söylediklerini gerçekleştirebildi mi? Hayır! Bakın başkanlığının birinci yılında ABD halkı memnuniyetsizliğini her alanda ifade ediyor. Bush’un askeri stratejisini uygulamaya devam etti. Üstelik yeni cepheler açarak. Yemen ve Pakistan’ın kuzeyine ne yeni saldırlar yapılırken Afganistan ve Irak’ta bocalaması devam ediyor..

NATO ile Afganistan’da ama Irak’ta NATO gücü kullanımını, Türk ordusu karşı çıktığı için gerçekleştiremiyor. TSK ile AKP iktidarı arasındaki sorunlarının başında ve temelinde bu yatıyor. Irak işgali sırasında Türk topraklarının kullanımının 1 Mart tezkeresi ile reddi üzerine soğuyan ve gerginleşen ilişkiler, çuval giydirme olayı ile derinleşmiş, Muvanet zırhlısının ve Türk helikopterinin vurulması eklenmiştir.

Afganistan’a istenen muharip güç talebi yine Türk Ordusu tarafından reddedilmiştir.

Öyle görünüyor ki, darbe belgeleri iddialarının kamuoyuna sızdırılması NATO askerlerince TSK’nın merkezlerinden bir yolla alınıp piyasaya sürülmektedir. TSK’nın etkisizleştirilmesi projesi devam etmektedir.

Yoksa Bush’un gitme ile Obama’nın gelmesi ile ABD küresel politikasında değişiklik olmaz. Sadece yöntemde değişiklik olur.

ABD için sadık müttefikliğe giden yolda epey mesafe alınmış görünüyor. Ama Türk Milleti, dünün çapulcusu bugün katliamcısı Amerikalılara teslim mi olacak. Bakacak göreceğiz.

GünüN SözÜ: Küresel düşünemeyen devlet adamı, bir başka devletin emrine girer.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.