10 KASIM BAŞKALDIRISI

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

10 Kasım’da Anıtkabir doldu taştı. Akşama kadar ziyaretçi kuyruğu sürdü. Yağmur, soğuk, yorgunluk Atatürk sevdalılarını durduramadı. Yine TGB, yine ADD… ADD’nin deneyimiyle TGB’nin dinamizmi birleşip Cumhuriyet seferberliğine dönüştü.
TGB yaratıcılığını burada da gösterdi. Kağnılarla yürümeleri göz yaşartıcı ve düşündürücüydü. Gittikçe olgunlaşıyor TGB’liler… Her geçen gün halkın güvenini daha çok kazanıyorlar. Artık ulusun gözü TGB’de. Yaşı yetmişi devirmiş dedeler, nineler TGB’ye üye olacağım, diyorlarsa her renkten siyasetçinin akıllıca düşünmesi gerek bu durum karşısında. Demek ki halkın vazgeçilmez değerlerinin başında Atatürk ve Cumhuriyet geliyor. Kurtuluşu uyduruk, yapay, dış kaynaklı reçetelerde arayanlar zaman ve emeklerini boşa harcamasınlar; kurtuluş yolu gözlerinin önünde.

Saat dokuzu beş geçe tüm Türkiye’de yaşam durdu. Kentte, köyde, bahçede, tarlada, fabrikada, inşaatta, sokakta, köprü üstünde, evde, okulda, otoyolda, her yerde eller saygıyla vücuda yapıştı, buğulanan gözler gururla ufka kilitlendi, soluklar tutuldu, kornalar sonsuza çığlık attı, sirenler acıyla göğü deldi, düdükler bir özlemin sevisiyle öttü, öttü, öttü… Gökyüzü ağladı, gözyaşları yağmur oldu, Anadolu bozkırını suladı. Milyonlar yağmura aldırış etmedi. Sirenler çalarken şemsiyeler saygıyla kapatıldı, gökyüzünün hüzünlü gözyaşları; yeryüzünde coşkuya, inanca, saygıya, kararlılığa dönüştü. İnsan seli, yağmur selini bastırıp aktı Ata’sına.
Yalnızca Ankara’da mı mahşeri bir kalabalık vardı? Tabi ki hayır! Yurdun her köşesi Atatürk’üne sığınarak onun huzurunda saygıyla dimdik duruyordu. Dolmabahçe’de kuyruklar uzadı, uzadı. Boğaziçi köprüsü görülmeye değerdi. İstanbul’un tüm anayollarında saygı duruşunda duranlar gururluydu. Bostancı sahilinde yedi kilometre uzunluğundaki insan zinciri, Atatürk’ün bu topraklarda yok edilemeyeceğinin ifadesiydi.
İki inşaat işçisinin elleriyle selam durarak saygı duruşunda bulunması gurur vericiydi. Hele bir fotoğraf vardı duygulanmamak elde değil.
Saat dokuzu dört geçe bir yurttaşımızın ayakkabılarını boyatmakta. Saat dokuzu beş geçe boyacıyla müşterisi hazır olda.
Zonguldak’ta çöpten karton toplayarak geçimini sağlayan genç bir kızın sirenler öttüğünde derme çatma arabasını bırakarak saygı duruşunda bulunmasında sözde aydınların öğreneceği çok şey var.
Tarsus’ta bir annenin elinde bayrakla Ata’sına saygısını göstermesini anlamayanlara ne denebilir ki? Böyle yürekli anneler var oldukça bayrağımız hep dalgalanır.
Bolu Valiliğinin bahçesinde çiçek diken kadın işçiler de saygı duruşundaydı ellerindeki toprak kokusuyla.
Tekerlekli sandalyesine tutunarak iki büklüm hazır ola geçen özürlü yurttaşımızın Atatürk sevgisi satırlarla anlatılabilir mi?
Çorlu’da gece boyunca Atatürk Anıtında nöbet tutan gençler varken bu ülke emperyalizme teslim olur mu?
Kırklareli’nde aralıksız nöbetleşe Ata’mızın söylevini okuyanları görüp de imrenmeyen var mı?
Her yaştan, her sınıftan, her inançta, her etnik kökenden insan 10 Kasım’da Atatürk’te birleşti. Kimse, kimseye ne etnik kökenini ne inancını ne de ne iş yaptığını sordu. Atatürk şemsiyesi, hepimizi altında toplayacak kadar büyük.
Efendim RTE törene katılmamış. Varsın katılmasın. Onun katılmasını isteyen mi var? İşte halk, işte millet! Milletin olduğu yerde eşbaşkanlar olur mu? Kendini zorla davet ettirmiş Brunei sultanına. O da konuk etmiş RTE’yi. Ama dikkat etsin sultan. RTE, kime kardeşim demişse hançeri saplamıştır kürek kemiklerinin arasına. İşte Kaddafi, işte Esat… RTE’nin sultanlara çok gereksinimi var. Dünyadaki tüm diktatörler gibi memleketini terk ettiğinde sığınacağı yer gerek ona.
Bir sözümde kalemlerini ve beyinlerini sahiplerine teslim etmiş köşe yazıcılarıyla ekran bülbüllerine. Durmadan Atatürk Devrimlerinin halka rağmen yapıldığını söylerler. Baktınız mı 10 Kasım günü Türkiye’ye.
Çapayı, kazmayı, küreği, malayı, keseri, testereyi, el arabasını, kalemi, örgüyü, direksiyonu, dümeni, şemsiyeyi, manivelayı… bırakan eller; Türk Ulusunun değişik kesimlerden yurttaşlarıydı. Emekçiler, kadınlar, gençler, emekliler, yaşlılar, bebekler, başörtülüler, şapkalılar… herkes Atatürk’üne saygı ve minnet duygusuyla ayaktaydı.
10 Kasım Cumhuriyet yıkıcılarına bir başkaldırıya dönüştü. Halkı geriliğe, ulusu emperyalizme, yurdu bölücülüğe teslim etmek isteyenlere karşı bir başkaldırı.
Türkiye’yi aydınlığa, esenliğe, kurtuluşa götürecek tek yol var; o da Kemalizm. Tehlikeli, bilinmedik yollara sapanların aklını başına alma zamanı gelmedi mi hala?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.