0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yazımın başlığında HUHUK DEVLETİ yazmamı bazı okurlar devrin modası ‘’sehven’’ yazdığımı, ya da:

Türkiye’nin hukuk sistemini hicvetmek için yazdığımı sanırlar.

İşin doğrusunu yazarak sadede geleyim.

İstanbul’da bir mahkemenin kapısında yazan levhalarda

6. ASLİYE HUHUK MAHKEMESİ SALONU

Bir diğerinde ise:

7. ASLİYE HUHUK MAHKEMESİ SALONU

Diye yazıyor….

Neresinden tutarsanız elinizde kalan bir ucube yönetime ancak böylesi bir HUHUK düzeni yakışır.

Hukuk düzeninin olması için önce ülkede demokratik bir düzenin olması gerekir.

Demokratik düzende Yasama-Yürütme Yargı yanında dördüncü kuvvet dediğimiz Medya’nın özgür olması gerekir.

Yasama ve Yürütme yanında Yargı bile artık tek adam ve aile bireylerince yönetilmekte.

Bu dönemde Hukuk Fakültelerinin Dekanlarının tamamı İlahiyatçı.

Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin sekizi hukukçu değil.

Savcılar ve Hakimlerin Kurulu Partili Cumhurbaşkanınca atanıyor, görevden alınıyor.

Hakimlerin görev yapma özgürlüğü yok durumda.

İktidarın hoşuna gitmeyen kararları veren savcı ve yargıçların her an bir terör örgütü üyesi olarak görevden alınması, tutuklanmasına engel olacak bir makam ve kurum kalmamıştır.

Anayasa Mahkemesi kararlarını, bir yerel mahkeme bile yok sayıyor

Sulh-Ceza Mahkemelerinin neredeyse tamamı özel olarak atanmış eskiden AKP’de siyaset yapmış kişilerden oluşmaktadır.

Medyanın se yüzde doksan beşi tek adamın emrinde. Sadece bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda gazeteci, zor şartlarda gazetecilik yapmaya çalışmaktalar.

AYM’nin MİT TIRLARI ile ilgili haberlerin yasak kararını yıllar sonra aldırmasına rağmen kararın yine de o konuda haber yapmaya çoğu gazete sessiz kalmaktadır.

MİT TIRLARI ile ilgili ilk haberi 21 Ocak 2014 tarihinde Aydınlık Gazetesi; ‘’Adana’da durdurulan Mit Tırlarında cephane, mühimmata ve top mermileri çıktı!’’ Haberini vermişti. Ama bir yaptırım uygulanmadı.

24 Mayıs 2014 tarihinde aynı haberi Cumhuriyet Gazetesi verdiğinde Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül tutuklanmıştı.

MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş; MİT Tırlarında giden silahlar, vallahide billahide Türkmenlere gitmiyordu.’’ Dedi, sonra AKP’ye transferle başbakan yardımcısı oldu.

Aydınlık Gazetesinin sahibi ve o zamanki İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek kendisine bir yararı olmayan sol siyaseti terk ederek, partisinin adını VATAN Partisi olarak değiştirip; ‘’Müslüman Kemalist’’ diye Devlet Bahçeli’ye rakip olarak Erdoğan fedailiğine soyundu.

TV’sini ve Gazetesini kurtarırken Örtülü Ödenekten de pay aldığı bile söylenir oldu.

AKP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, kazandığı zaman ‘’Halk İradesi!’’ Diye iktidarını savunurken, son yerel seçimlerde anladı ki ‘’Halk İradesi’ ’yanında YSK’nın partili hakimleri de onu seçtiremeyecekler.

Bu kez muhalefetin altın tepside sunduğu OHAL ve KHK ile iktidarını sürdürmek yanında savaş çıkartarak iktidarda kalmak için, Rusya-ABD ortasında arzuladığı Araplaşmayı Oryantallikle sürdüreceğinin hesabını yapmakta.

Demokrasiyi hedefe ulaşmak için araç olarak görenlerle, işlevi olmayan mecliste ‘’Adalet Reformu’’ ‘’Ulusal Çıkarlar’’ Cumhuriyet’’ kavramlarını tartışmaktan bıkmayan muhalefet artık kafasını kumdan çıkarıp en az halk kadar kararlı olsunlar.

Gezi’de halk meydanlardaydı, muhalefet yoktu.

31 Mart ve 24 Haziran’da halk sandıklarda o kifayetsiz muktediri yok etti.

Halk muhalefetin onlara sadece öncü olmasını bekliyorlar.

Önce kurtarın haramilerden, sonra yapın sağcılığınızı, solculuğunuzu…

Önce Vatan! Diyerek!

YILDIZ AKALIN