DUYGUDAŞLIK

ABONE OL
21:31 - 12/02/2023 21:31
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Duygudaşlık” ne güzel bir sözcük… “Aynı duyguları paylaşmak” demek… Her kişide olması gereken bir özellik… Kendini başkasının yerine koyarak düşünmeli insan. Karşımızdaki kişinin duygularını, davranışlarını oluşturan koşulları, onu etkileyen olumlu/olumsuz etkenleri anlamak ve yüreğimizde duyumsamak gerek.

Yürek ve usla duyumsayıp anlamayan yüzeysel bakış açılarıdır insanlar arası iletişimi koparan. Halkımızın “taşlaşmış yürek” dediği de bu işte. Duyumsamazsan duygusuzsun. Anlamazsan bilgisizsin. Karşındaki kişinin yerine kendini koymuyorsan yanlışlar içindesin.

Duygudaşlık yapmayan biri “taş yürekli” olur. Özü, yavaş yavaş bir ağacın içi gibi çürür. Gittikçe insan olma özelliklerini yitirir. Kısacası da insanlıktan çıkar. Böyle olunca da ne karşısındakileri ne de kendini anlar kişi. Bu durumdaki kişi, zamanla kendinden de karşısındakilerden de nefret etmeye başlar. Bu, derin bir sosyal, tinsel bir sayrılık… Nefret duygusu, kişinin her toplumsal olayda toplumun genel eğilimlerine karşı gelmesine neden olur. Her konuda, olumsuz bakış açısıyla düşünüp davranması bu nedenledir. Bu kişilerde arasanız da olumlu bir bakış açısı, toplum yararına bir davranış göremezsiniz. Kendisi gibi düşünmeyip davranmayan herkese düşman gözüyle bakar bakarlar. “Uzlaşma” sözcüğü, onun için yoktur.

Duygudaşlık yapmayan kişilerin toplum ve doğadaki farklılıkları anlaması çok güç. Herkesin kendisi gibi olmasını ister. Karşısındaki kişinin bir milim de olsa farklı düşünmesini, davranmasını kabul edemez. Toplum ve doğadaki farklılıkları bir varsıllık olarak görmez. Onun için farklılık, kendine düşmanlık demek. Aslıdan duygudaş olamamak, bir özgüvensizlik… Kendi sırça köşkünün kapılarını sıkı sıkıya kapatır bu kişiler çevresindeki her şeye. Bu özgüvensizliği yaratan, derin korkudur. Bilinçaltındaki korku, onun farklılıklarla arasına yüksek duvarlar örmesine neden olur. Aslında bu duvarlar sırçadandır. Buna karşın o yüksek duvarları depremler yıkamaz. O duvarlardan güneş ışığı sızamaz. Yel esintisi aşamaz onları. Yağmur çiselerinin serinliğini duyumsayamaz bu nedenle. Onun için mevsimlerin değişmesi önemsiz. Ortak emekle üretilen her şey değersiz.

Ülkesinin her türlü değerine yabancıdır. Çoğu zaman bu değerlere küçümseyerek, tiksinerek bakar. Toplumda olumsuz bir olay yaşandığında içinde biriktirdiği kini kusar acımasızca. Bu kişilerin en büyük özelliği, saldırgan dilleri ve davranışları. Olumsuzlukların da olumlulukların yanı sıra olabileceğini uslarına getirmezler. Oysa yaşam ve doğa karşıtların birliği üzerine kurulu.

Büyük bir deprem felaketinin yaşandığı bir zamanda duygudaşlığa çok gereksinmemiz var. Böyle bir zamanda kendimizi; yıkıntıların altında umutla yaşama tutunmuş kişilerin, evsiz barksın kalan insanların, ailesinin bir bölümünü toprağa veren yurttaşlarımızın, yaşama tutunmaya çalışan herkesin, düşleri darmaduman olan yüreklerin yerine koyalım. Onlarla duygudaşlık yaparsak anlarız neler yaşandığını ve başımıza gelen büyük felaketi.

Duygudaş olmak hiç de zor değil. Yaşamımızın her anında duygudaşlığa çok gereksinmemiz var.

 

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.