Bırakalım, Marmara ölsün mü?

Bırakalım, Marmara ölsün mü?

ABONE OL
09:07 - 04/11/2021 09:07
Bırakalım, Marmara ölsün mü?
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Doğadan uzak, adil olmayan yöntemlerleçevre katliamları yapıldı, fosil yakıt tercihi ve tüketim bağımlılığı nedeniyle, havayı, suyu, toprağı her yeri kirlettik. Sonuç ; Felaket! Denge bozulunca iklimler değişti, biyolojik çeşitlilik azaldı, pek çok tür yok oldu, okyanuslar plastik çöplüğüne döndü, sular asitlendi, dünyanın ısısı yükseldi. Yeri gelmişken, tekrar belirteyim, hava 1,5 derece daha ısınırsa dünya çöle dönecek, gıda kıtlığı başlayacak. Kaçınılmaz bir sona doğru koşar adım gidiyoruz.

Baksanıza yangınlara, küresel ısınmadaki artışa, Marmara’daki müsilaj olayına.. Marmara demişken;Marmara özgün bir denizdir, kendi suyu yoktur, alttan Akdeniz’in, üstten Karadeniz’in suyu akar.Akdeniz, Ege ve Karadeniz arasındaki biyolojik koridorun atlama taşıdır. Nitekim, Marmara, bir zamanlar göçmen balık cenneti idi.

Biz ne yaptık? Bilinçsiz balıkçılık nedeniyle balık neslini hunharca tükettik, Marmara’ya kıyısı olan şehirlerin kanalizasyonunu bağladık, yetmedi, sanayi atıklarını döktük, altın vuruş ise Ergene havzasından gelen (su değil, resmen zehir) hattın Marmara’ya aktarılması ile gerçekleşti. Türkiye’nin pek çok önemli sanayi tesisinin bulunduğu ve yoğun sanayi atıkları nedeniyle “ölüm havzası” olarak da adlandırılan Ergene, göz göre göre Marmara Denizi’ni yok ediyor. TBMM Müsilaj Araştırma Komisyonu ve bilim insanları felaket konusunda hemfikir, ama nedense icraata bir türlü geçilemiyor ve Ergene’de deşarj durdurulmuyor Bu vana bir an önce kapatılmazsa Marmara kurtarılamaz.

Marmara denizi’nin yardım çığlığı çevreciler tarafından uzun zamandır dile getiriliyordu, ama geçtiğimiz mart ayında görülmeye başlanan müsilaj ile ilk kez herkes durumun ciddiyetini anladı. Her ne kadar müsilaj “şimdilik” temizlenmiş gibi görünse de Marmara’nın kirliliğinde, artış hız kesmeden sürüyor. Çünkü “derin deniz deşarjı” ile atıklar boşaltılmaya devam ediyor. Bir rakam vereyim; Sadece Ergene Havzası’ndan, 3.409 sanayi tesisinin atığı Marmara’nın derinlerine akıtılıyor. Neden bir kanun çıkarılmaz, Türkiye çapında kimyasal atık üreten şirketlere, kimyasal arıtma zorunlu kılınmaz, arıtılan bu su tarım ve sulama faaliyetlerinde kullanılmaz, aklım almıyor. Tamam, bunun bir maliyeti var, ama gülü seven dikenine katlanacak. Bu sorun Marmara Denizi’ni aşmış durumda, Yakın bir gelecekte,Karadeniz’i kaybetme, Ege Denizi’nin deMarmara’ya benzeme riski yüksek.

Bugüne kadar biz Marmara Denizi’ne zarar verdik, ama, bundan sonra o bize zarar verecek. Acilen radikal önlemler alınmalı, Marmara denizini Özel Koruma Bölgesi ilan edilmeli. Durum algılanandan çok daha vahim! Yazımın başında denge demiştim ya, bakın küçük bir değişiklik, nasıl önemli sonuçlar verebiliyor. Müsilaj sebebiyle bir süredir, aşırı avcılık yapılamıyordu, bu kısacık süreçte dahi, balık popülasyonunda artış oldu. Yani negatif olan bu durum, aşırı avcılığın önlenmesine sebep olarak, balıkların en azından avcılık stresi altında olmadan büyümesini sağladı. Ancak bu geçici bir iyileşme, çünkü Marmara Denizi, endüstriyel balıkçı tekneleri tarafından istila edilmiş durumda. Bir çok sorunla mücadele eden Marmara Denizi, bu şekilde devam eden aşırı avlanmayla mücadele edebilecek durumda değil.

Endüstriyel balıkçılık demişken, bunun sonuçlarından biri de hayalet ağlar. Bir kaya, ya da benzeri engele takılan ağlar balıkçılar tarafından kesilip, kaderine terk ediliyor. Ama bu ağların ölümcül etkileri, deniz dibinde kalmaya devam ettikleri sürede katlanarak büyüyor. Bizler farkında değiliz, ama hayalet ağlar, bir yandan pasif olarak avlanmaya devam ederken, diğer taraftan ciddi bir kirlilik oluşturuyorlar. Bu gidişata HAYIR diyen,söylemde kalmayıp, eyleme dökenler de var. Yeri gelmişken, bir grup güzel insanı sizlere tanıtmak isterim. Adalarda yaşayan, ya da yüzmeyi Marmara’nın sularında öğrenmiş, bu denize tutkuyla bağlı, “Bırakalım, Marmara ölsün mü?” diyen ve bu gidişatı değiştirmeyi hedefleyen bir ekip, 2015 yılında DENİZ YAŞAMINI KORUMA DERNEĞİ’ni kurmuşlar. Sayıları az, imkanları kısıtlı, gelirleri yok denecek kadar düşük, ama hedefleri ve hayalleribüyük olan bu ekip, Marmara denizini hayata döndürmekte son derece kararlı. Önce denizlerdeki kirlenmeye karşı en etkin unsurlardan biri olan, Ege ve Akdeniz’den gelip, Marmara’ya yerleşmiş mercanları keşfetmişler, bu amaçla kimselerin cesaret edemeyeceği derinliklere dalıyorlar, mercanları bulup, birer dal alıyorlar, getirip, Büyükada’nın arkasındaki Neandros adasının açıklarına ekiyorlar. Mercan ararken hayalet ağları fark etmişler ve toplamaya başlamışlar. Hayalet ağları dönüşüme tabi tutarak, faydalı bir şekilde kullanımı için projeler üretiyorlar. Bir yandan da türleri gözlemliyor ve Su Ürünleri fakültelerine veri ve örnek sağlıyorlar. Bu vesile ile hayalet ağlarla mücadeleyi başlatan Serco Ekşiyan, mercan ekiminin mimarı Dr Nur Eda Topçu ve Volkan Narcı’ya bin selam yolluyorum.

Devlet yapılan bu özverili çalışmaları fark etmiş, Deniz Yaşamını Koruma Derneğinin özverili çalışmaları sayesinde, Neandros adasının, Marmara Denizi’nin doğal ve biyolojik laboratuvarına dönüştüğünü anlayıp, bu adanın korumasını Deniz Yaşamını Koruma Derneği’ne vermişler. Neoandros Adası ve çevresini kapsayan alanın Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kesin koruma alanı ilan edilmesi önemli bir adım. Denizde bir yaşam oluşması için yapı taşı görevini üstlenen nadir türler arasında kabul edilen, mercan kayaları için denizin akciğeri tabirini kullanmak doğru bir tanım.

Deniz Yaşamını Koruma Derneği, doğaya karşı değil, doğa ile birlikte çözümler üretiyor ve deniz ekosisteminde ölçülebilir bir fark yaratmışlar. Şimdilerde bir gözlem istasyonu ve laboratuvarı kurmak için uğraşıyorlar. İnanıyorum, bunu da başaracaklar ve Marmara için umut, bölgedeki denizel biyolojik çeşitlilik artması için öncü, bizler için de ilham kaynağı olmaya devam edecekler.

Ne diyeyim, dünya bu güzel insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor olsa gerek.

Cemal Kızıltan

Resim: © Deniz Yaşamını Koruma Derneği

TOUREXPI tarafından geçilen Bırakalım, Marmara ölsün mü? – Tourexpi, sizler için turizmde olup bitenleri takip ediyor! haberinde ha-ber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi yoktur. Bırakalım, Marmara ölsün mü? – Tourexpi, sizler için turizmde olup bitenleri takip ediyor! haberi web sayfamıza otomatik olarak TOUREXPI sitesinden geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan Bırakalım, Marmara ölsün mü? – Tourexpi, sizler için turizmde olup bitenleri takip ediyor! haberinin hukuki muhatabı haberi geçen web siteleri ve ajanslardır.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.