BERLİN BÜYÜKELÇİMİZE SAYGISIZLIK

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya tarihinin son yıllardaki en önemli ve ilgi çeken davalarından biri Nisan ayında Münih Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak.
2000-2007 yılları arasında sekiz Türk, bir Yunanlı ve bir de polis memuru Alman vatandaşını acımasızca öldüren “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” adlı neonazi terör örgütünün hayatta kalan üçüncü üyesi Beate Zschäpe mahkeme karşısına çıkacak.
Alman siyasetini ve özellikle de güvenlik makamlarını sarsan, bu ülkede aşırı sağla mücadelenin iyi yapılamadığını ortaya çıkaran ve tabiatıyla Almanya’da yaşayan Türklerin de ciddi bir tedirginlik içine girmelerine neden olan bu cinayetlerle ilgili 2011 Kasım ayından, yani iki teröristin, Uwe Mundlos ve Uwe Böhhardt’ın Eiseanach’da bir bankayı soyduktan sonra kullandıkları karavanın içinde intihar etmelerinden bu yana kamuoyunda müthiş bir tartışma yaşanıyor.
Federal Anayasayı Koruma Örgütü Başkanı ile bazı diğer eyalet Anayasayı Koruma Örgütlerinin başkanlarının istifasına yol açan güvenlik organlarının onulmaz hataları, bu makamların aralarındaki iletişim ve koordinasyon noksanlıkları ile halen devam eden parlamento soruşturması sırasında da dile getirilen bazı “kötü niyetlerin” bulunması olasılığı, Almanya’da bugüne kadarki yabancı düşmanı bağlamındaki en ciddi hesaplaşmayı da beraberinde getirdi.
Tam da bu cinayetlerin işlendiği yıllarda “entegrasyon mühendisliği” adına piyasaya sürülen ve rol modeli olarak lanse edilen Necla K. ve Seyran A. gibi popülistlerin, daha sonra yazdığı “kitapla” tüm sosyal demokrat geçmişine ihanet eden Thilo Sarrazin gibi bir şahsiyetin tedirginlik yaratmaktan öteye gitmeyen fikirleri Almanya’da ırkçılığın serpilmesine ve ırkçıların okşanmasına bol bol hizmet etmiştir.
Ülkede çok sayıda insanın bilincine açık-gizli egemen olan neonazileri bir tür “haklı görme ve gösterme” ile savunma güdüsü ırkçılıkla mücadelenin önündeki bence en büyük engeldir.
Bu savunma güdüsü hiç olmadık yerde karşılaşılan bir olgu.
En son Focus dergisinde çıkan bir habere göre, Bundestag NSU Araştırma Komisyonu Başkanı Sebastian Edathy’nin (SPD) Beate Zschäpe’yi yargılayacak olan Bavyera Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi’nin duruşmada bulunma isteğine karşılık “salonda yeterince yer olmadığı gerekçesiyle” kendisine izleyiciler arasında bir koltuk ayrılamayacağını belirttiği ve bunun Türk-Alman ilişkilerine zarar vereceğini söylediği bildirildi.
Bu durumda Türk Büyükelçisi duruşma salonuna akın edecek olan neonazilerden yer kalırsa içeri girip duruşmayı izleyebilecekmiş.
Koca Münih’de daha büyük bir mahkeme salonu yokmuş ve mutlaka 200 kişilik bir salonda duruşmanın yapılması gerekiyormuş gibi.
Bu tutumun Almanya’da sadece Türkiye Cumhuriyeti’ni değil, aynı zamanda da Türk toplumunu temsil eden ve Türkiye ile Almanya’nın ilişkilerinin gelişmesi için büyük çaba gösterdiği bilinen Büyükelçimize bir saygısızlık olduğu kuşku götürmez.
Onun da ötesinde bu türden davranışların Almanya’da yıllardan beri neonazi terörüne kurban verdiğimiz onca masum vatandaşımıza, diğer uluslardan göçmen kökenlilere ve yaklaşık yetmiş yıldır Alman demokrasisi için çaba sarf eden milyonlarca Alman demokratına karşı da bir saygısızlık olduğu düşünülmelidir.
Sebastian Edathy gibi onurlu ve namuslu aydınları saygıyla selamlıyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.