BERLİN’DEN BÜLENT ARINÇ GEÇTİ

BERLİN’DEN BÜLENT ARINÇ GEÇTİ

ABONE OL
23:23 - 30/04/2024 23:23
BERLİN’DEN BÜLENT ARINÇ GEÇTİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

-Müslümanlar bugün yaptıklarıyla dünyaya damgalarını vuruyorlarsa Bülent Arınç gibi davasına sadık erler sayesindedir. Her şeyi önünde hazır bulanlar, davanın temel taşlarına saygısızca basıp geçerlerse, bu kendini bilmezlik olur, şımarıklık olur. Tarih bu şımarıkların başına gelen kıssalarla doludur-

T.C. Büyük Millet Meclisi 22. Dönem Başkanı Bülent Arınç Meclis Türk Eğitim Derneği’nin (TED) davetlisi olarak Berlin’de bir dizi konferans verdi. Bu seyahatte kendisine Eşi Münevver Arınç Hanımefendi eşlik etti.

Arınç, beyefendi tavırlarıyla, alçak gönüllülüğüyle ve sorulara verdiği net ve açık cevaplarla katılımcılardan tam not aldı. Bir soru üzerine Kozmik odanın kendisine kurulmuş bir kumpas olduğundan bahseden Arınç, soruya Mevlana’nın şu sözüyle karşılık verdi:

“Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”

Arınç devamla şunları söyledi: “Türkiye’nin iyi bir yönetime ihtiyacı vardır. 22 seneden beri iktidardayız, zaman zaman kadro değişikliği yapılmalıdır. Arka saflarda olanlar ön saflara geçirilmelidir. Bu bir savaş taktiğidir. Türkiye için gömlek çıkarılmadan da mücadele edilir, ben gömleğimi çıkarmadım. Gömleğini çıkarmayan benim gibi başka arkadaşlarımız da vardır.

Biz bu yola 1970 yılında çıktık. 4 kez duvara tosladık. Beşinci kez de duvara toslamanın anlamı yoktu. Ak Parti’yi bu amaçla kurduk. Bugüne kadar azımsanmayacak kadar çok iş yaptık. Türkiye’ye ilk 12 senede çağ atlattık. Menderes rahmetli ezanı aslî şekliyle okuttu ve idama mahkûm edildi. Bizlere de sayısız kumpaslar kuruldu. Geçmişte Demirel muhafazakâr Müslümanları karpuza benzetmişti. Bunlar yeşil komünisttir, dışları yeşil, içleri kırmızıdır” demişti.

Muhafazakâr Müslümanların işi zordur. Hep zor olmuştur. Biz muhafazakâr ismiyle çıktık seçmenin karşısına ve kazandık. Geldiğimiz noktada, bizde muhafazakârlık kalmadı ve bugün bulunduğumuz yere geldik. Yerlerde sürünmüyoruz ama seçmenin gözünde kimliğimizi kaybettik. Bugün birbirine benzemeyenler bir arada seçmenin karşısına çıkıyor. Seçmene vadettikleri bir programları da yok. Sadece slogan.

Ne kadar hazin bir manzara. Hiçbir partinin duruşu belli değil. Bizim duruşumuz da tam olarak belli değil. Geçmişte sağcısı da solcusu da kendi değerlerine sahip çıkıyordu. Bugünlerde kimse kendi değerine sahip çıkmıyor. Ahlakî erozyon var. Siyasilerin konuşmalarına bakar mısınız ne kadar da basit ve sığ. Mesela Nazım Hikmet’in bir şiiri vardır. Ağa Camii ile ilgili bir şiirdir bu:

 

“Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce

Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allah’ımın ismini daha çok candan andım.

Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Böyle sokaklardaki, anası can verirken,

Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var…
Böyle sokaklardaki, çamurlu kaldırımlar,

En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini,
Üstünde orospular yükseltiyor sesini.

Burada bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,
Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor.

Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,
Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu

Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen!

Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster
Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer

Bir gün harap olmazsa Türk’ün kılıç kınıyla,
Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla!”

 

Kimliğimiz konusunda önemli bir örnektir bu şiir.

Biz muhafazakârların bu sistem içinde söyleyeceği çok şey olmalıdır. Kırmadan dökmeden söylemeliyiz söyleyeceklerimizi.

Ben partili Cumhurbaşkanlığı sistemini yanlış buluyorum. Bu alaturka bir sistemdir. Ya tam başkanlık sistemine geçilmelidir ya da yarı başkanlık sistemine geçilmelidir.

Bu sistemlerin dünyada örneği vardır.

“En iyi anayasa uygulanan anayasadır. En kötü anayasa ise uygulanmayan anayasadır.” Ali Fuat Başgil’in sözdür bu. Şu andaki anayasa uygulanamayan bir anayasadır. Elbette değiştirilmelidir. Ancak geniş bir mutabakatla değiştirilmelidir.
Ak Parti’nin yapacağı daha çok iş vardır. İsrafların önüne geçilmelidir. İşini kötüye kullananlar hakkında gerekli soruşturmalar yapılmalıdır. İş ehline verilmelidir. Liyakat ön planda tutulmalıdır.”

Bülent Arınç Türk Eğitim Derneği’nin davetini kırmayarak Berlin’e geldi. İyi ki geldi. Hakkında yapılan tezviratlar bu gelişle akîm kaldı.

Bülent Arınç, bizlerin yetişmesinde emeği olan kişidir, abimdir ve dostumdur. Bugün Türkiye’de İslâmî duyarlılığı olan insanlar siyaset yapıyorlarsa bunların temel taşlarından birisidir Bülent Arınç. Millî Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) çatısı altında büyük Türkiye hayalleri kuran siyasetçilerden birisidir Bülent Arınç.

Büyük Doğu neslindendir. Büyük Doğu neslinin temeli, Asım’ın nesline dayanır. Mehmet Akif’in, “Asım’ın nesli diyordum ya…” şeklinde nitelediği, Necip Fazıl’ın da “Ben bir genç arıyorum gençlikte köprü başı…” diye övdüğü o gençlerdendir Bülent Arınç. Sakarya’yı ayağa kaldırmayı hedef olarak önüne koyanlardandır. Önde gidenlerdendir. Öyle günlük siyasete meze edilecek birisi değildir O. Bu ziyarette ve konferanslarda, özel sohbetlerde bu keyfiyeti gördük.

Bülent Arınç ile 1970 yılından beri tanışırım. Ben o zaman MTTB’nin Denizli şube başkanıydım. İstisnasız davet ettiğimiz bütün toplantılara katılmıştır. Masraflarını da kendi cebinden ödemiştir. Sonrasında üniversite yıllarımda da tanışıklığımız İzmir’de devam etmiştir. Yine MTTB çatısı altında.

Bu arada, Necmettin Erbakan’ın başlattığı siyasi hareketin içinde yer almış ve bu hareketin lokomotiflerinden birisi olmuştur. Biz ona ikinci Erbakan derdik. Gençlik yıllarından beri savunduğu davanın yıllarca bayraktarlığını yapmış önemli bir şahsiyettir. Türkiye’ye ikinci adam/Meclis başkanı olarak, idealinin damgasını vuran önemli bir şahsiyettir.

Meclis başkanı olarak Berlin’e geldiğinde, İrfan ve Ertan Taşkıran’ın da bulunduğu bir ortamda “burada benim eski bir dostum vardır, onu tanıyanınız var mı?” diye ismimi zikreden vefalı bir dosttur Bülent Arınç.

Türk Eğitim Derneği’nin davetine icabet edecek kadar da mütevazı bir şahsiyettir O.

Türk Eğitim Derneği Bülent Arınç’ı tarihe tanıklık etsin diye davet etmiştir. Tarihe Müslüman bir siyasetçi gözlüğüyle bakarak tanıklık edecek kişilerin en önde gelenlerinden birisidir Bülent Arınç.

Müslümanlar bugün yaptıklarıyla dünyaya damgalarını vuruyorlarsa Bülent Arınç gibi davasına sadık erler sayesindedir. Her şeyi önünde hazır bulanlar, davanın temel taşlarına saygısızca basıp geçerlerse, bu kendini bilmezlik olur, şımarıklık olur. Tarih bu şımarıkların başına gelen kıssalarla doludur.

Herhalde bu kadar açıklamadan sonra Bülent Arınç’ı niçin Berlin’e davet ettiğimizi ve O’nun da benim bu davetime niçin mütevazı bir şekilde icabet ettiğini anlatmama gerek kalmamıştır… Evet Berlin’den Bülent Arınç geçti…

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.