YALANCI BAHAR…

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

‘’Bahar geldi” diyeceksiniz ama, bu yıl Kış Almanya’ya pek uğramadı ki…
Şu sıralar ‘’Yalancı Bahar’ı” yaşıyoruz adeta.

Öte yandan atalarımızın dedikleri gibi: Bu Mart ayı bize ne kapıdan baktırdı, ne de kazma-kürek yaktırdı. Yalancı bahar sayesinde bu yıl kazma ve küreğimizin yerini de unuttuk…

Yalancı bahar yalnız bizi değil, çoğu ağaçları, kış uykusuna yatan doğada yaşayan hayvanları da kandırdı desem yeridir. Ağaçlar daha şimdiden renga-renk çiçek açtılar, Yabani hayvanlar kış uykusundan kalıp, yalancı baharı kucakladılar, göçmen kuşlar soğuk, pardon!.. Ilıman Avrupa’ya geri döndüler.

Ne yalan söyleyeyim; ben yalancı bahara pek inanmıyorum. Umarım şu günlerde Almanya’da da hüküm süren yalancı baharın foyası meydan çıkmaz ve biz de Mayıs ayında kartopu oynamak zorunda kalmayız…

Gelelim o güzelim gerçek Bahar’a ;
Bakınız bir Anadolu ozanı ne güzel dile getirmiş:
“Yaz bahar ayları, gevşer gönül yayları,
Çayır-çimen çağırıyor beyleri-bayanları.”

Bahar her alanda bir uyanışın, umudun, sevginin, güneşe ve güzelliklere duyulan özlemin en çarpıcı biçimde dışa vurduğu ve de yeşilin hükümranlık sürdüğü bir mevsimdir.

Bahar, Güneş’in kah yüzümüze gülüp, kah kaybolduğu, kırkikindi yağmurlarının bardaktan boşanırcasına yağdığı, serçelerin yeni tomurcuklanmaya başlayan ağaçların ince dallarını sazın telleri gibi titretip, havalandırdığı, kumruların yuva yaptığı, kurbağaların derelerde avazları çıktığı kadar bağırdığı ve insanların gönüllerinde yer eden sevginin yeniden filizlendiği özlemle beklenen bir mevsimdir.

Hepimiz Almanya´da havaların iyi gitmesini, güneşli ve güzel ilkbahar günlerinde gönlünce gezip-tozmayı öyle özlemiştik ki… Göçmen Türkler olarak bu yıla kadar aynı günde güneş, yağmur ve karın yaşandığı, deyim yerindeyse mevsimin günde üç çeşit olduğu Almanya´da ki bahar ile köy, kasaba ve şehirlerimizde geçirdiğimiz güzel ve güneşli bahar mevsimlerini ister-istemez hep kıyasladık. Bu yıl kimsenin bu hesabı yapmasına da ‘’Gott Sei Dank” gerek kalmadı.
Nisan ayında başlamasına alıştığımız gerçek bahar mevsiminde dünyamızda nice güzellikler yaşandı ve gelecekte de yaşanacak. Örneğin gerçek bahar ayları gelince tazelenir aşklar. Herkesin yüreği kıpır-kıpır kıpırdar. İnsan nerede olursa olsun, Nisan güneşinin kışkırtıcı ışıkları, kırlardaki papatyaların güzelliği, ağaçlardaki çiçeklerin ferahlığı bambaşka duygular yükler yüreklerimize…
Bütün bunların yanında bir de kumrular gibi aşka tutulursanız, tam anlamıyla bahar sarhoşu olursunuz. Tıpkı sabahın erken saatinde dur-durak bilmeden öten serçeler, sakalar ve bülbüller gibi…
Ya yeni filizlenen kışa isyankâr çiçeklere ne demeli, çiçeklere!..
Anadolu göreneklerimizde çiçeklerin kendilerine özgü dilleri vardır; fulya aşkın sona erdiğini, badem çiçeği baharı, küpe çiçeği çılgınlığın, hanımeli sakıncalı ilişkileri, akasya inceliği, menekşe sevecenliği, karanfil ateşli aşkı, zakkum ölümü, yasemin tensel tutkuyu, ful çiçeği içten bağlılığı, gelincik teselli duygusunu, beyaz karanfil uzaktan aşkı, sümbül sevinci vurgular!..

Sizi bilmem ama ben gerçek baharın geldiğine ancak bir Türk bakkalında çağla alıp yediğim zaman, kelebekler uçuştukları, arıların vızıldayarak o daldan bu dala kondukları, doğanın yeşile büründüğü ve yeni sevgililerin park ve bahçelerde el-ele, kol-kola gezindikleri ve de Güneş’in içimizi daha iyi ısıttığı, tenimizi daha güzel bronzlaştırdığı zaman inanacağım..

Dahası da var. Gerçek bahar geldiğinde birçoklarımız dost ve sevdiklerine bir karanfil, çiçek pasajından alınmış bir lale, bir menekşe, ya da bir gül uzatarak, onlarla birlikte yeni bir baharı, kimilerinin de dediği gibi ikinci baharı yaşamayı deneyeceklerine de inanıyorum.

Gerçek baharı beklerken hepinize iyi baharlar..

Rıza Almalı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.