YILBAŞI ARMAĞANLARI

ABONE OL
14:50 - 01/01/2021 14:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başta yılbaşı olmak üzere birçok özel günde insanlar birbirlerine armağan almaktalar. Son yıllarda biraz da kapitalizmin pompaladığı tüketim kültürü nedeniyle çok fazla özel gün girdi yaşamımıza.

İnsanların kent ortamında yalnızlaştığı insana zaman ayıramadığı ve kendini sanal dünyaya kaptırarak somut dünyadan soyutlandıkları bir çağda özel günlerin önemi artmakta. Özel günler, insanın seyrek de olsa insanla buluştuğu ortamlardır. Özel günlerde armağanlar verilerek ya da alınarak insanın varlığı ve gerekliliği anımsanır. Sanal ortamın tekdüzeliğinden somut yaşamın devinimli renkliliğiyle varsıllaşır insan yaşamı. Bu nedenle özel günler nedeniyle sevdiklerimize verilecek armağanlar aracılığıyla yaşamın gerçeklerine dönüp insan yanımızı bir günde olsa yaşarız.

Özel günleri anımsamak, insanların mutlu ve acı günlerinde yanlarında olmak hem güzel hem de önemlidir. Bütün bunlar, sosyalleşmek için zorunlu olduğu kadar gereklidir de. İnsan sosyal bir canlı olarak türdeşleriyle doğal ortamında yaşamalı. Sanal ortamın sosyalleşmeden uzak ortamı, onu gerçekçilikten koparıp yalnızlaştırır. Sanal ortamda sosyalleşmeden uzak yaşayan insan, günlük yaşamında toplumsal ve tinsel sorunlar yaşar.

Kent yaşamının boğuculuğunda özel günlerin önemi gittikçe artmakta. Toplumumuz, çok eski dönemlerden beri bayramların ve yılbaşının kutlamalarına çok önem verir. Bugünlerde aile yakınlarına, komşularına, akrabalarına armağanlar vermeyi bir gereklilik olarak görür. Bu nedenle bu kutlamalarda küçük bir azınlığın dışında toplum olarak bağnazlık göstermeyiz. Ülkemizdeki bağnazlıklar dışardan gelmedir. Dinsel tutuculuğun da laikçi bağnazlığın da kaynağı batı emperyalizmidir. Petrol sevdasıyla coğrafyamızı perişan eden açgözlü emperyalizm, ülkelerimizde bağnazlığı örgütleyip destekleyerek toplumsal dokumuzu bozmaya çalışmakta. Emperyalizmin tüm çabalarına karşın halkımızın büyük çoğunluğu binlerce yıldır oluşturduğu uzlaşma ekiniyle bu yozluğun pençesine düşmemiştir.

Başta yılbaşı olmak üzere alacağımız armağanlara özen göstermeliyiz. Pahalı armağan en iyisi değil, gönülden kopandır en güzeli. Karınca kadarınca olmalı armağan. Bütçelerimizi zorlayan, gösterişli armağanlar savurganlık demek. Halkımız bir armağanı verirken “Çam sakızı çoban armağanı” der. İşte, gönülden kopan budur.

Armağan alacağımız kişinin gereksinmelerini, eksikliklerini iyi bilmeli. Alacağımız armağan, karşımızdaki kişinin gereksinmesini karşılarsa en güzeli olur. Yine halk deyişiyle bir söküğü dikersek ne mutlu bize! Armağanlar, kalıcı olmalı ki yıllar geçse de kişi, o günü anımsayıp mutlansın. Piyasanın, reklamların dayattığı gösterişli armağanlar görgüsüzlüğü körükler. Ayrıca armağanın en pahalısını almak, özellikle çocuklarda doyumsuzluğa neden olur.

Armağanlar el emeği, göz nuru olursa daha bir değer kazanır. Emekle üretilen her şey, çok değerli tutulmalı. Emekle üretilene saygı gösterilmeli.

Çok az da olsa bazı kişiler alınan armağanları beğenmez. Onları değersiz ya da basit bulur. Önemli olan armağanın ederi değil, kişinin bizi düşünüp armağan almasıdır. Bir insanın başkasını düşünerek armağan alması, çok değerli bir davranış. Armağan, karşımızdaki kişiye gösterdiğimiz saygı, sevgi ve güveninin bir belirtisi; ona verdiğimiz değerin bir göstergesidir. Bu nedenle alınıp verilen her armağan çok değerlidir. Çünkü onun içinde insan yüreği, sevgisi, içtenliği, özverisi var.

Bu yıl kısıtlı olanaklarla yılbaşını kutlayacağız sevdiklerimizden ayrı ve uzak olarak. Armağanlarım ne mi olacak? Bugüne dek olduğu gibi yine kitaplar alacağım onlara bazıları burun kıvırsa da.

Bir yılı daha arkada bıraktık; salgınlar, depremler ve diğer olumsuzluklarla. Yaklaşık on aydır insan yüzünü özlemekteyiz. İnsanlarla dolu kentlerde evlerde tutsak kaldık uzun süre. Bu tutsaklığımız biraz daha sürecek gibi. Bu süre içinde umudumuzu hiç yitirmedik. İnsana, yaşama, topluma olan umudumuz çok güçlü… Bu nedenle 2021 yılının büyük atılımların yılı olacağını düşünmekteyim. Her felaketten sonra insanlık büyük sıçramalar yaptı. Özellikle Türkiye’nin büyük sıçramaların eşiğine geldiğini görmekteyim. Gece olmasa gündüzün değeri bilinir miydi? En güzel bahar masallarını, düşlerini, imgelemlerini, hazırlıklarını kıştan yapmaz mıyız? İşte, bahar kokularına gebe kışımız bitiyor ve umut toprağında sayısız tohum yeşermekte geleceğe dair.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.