TAM KANUNSUZLUK

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TAM KANUNSUZLUK

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) nihayet 16 Nisan Pazar günü yapılan halk oylamasında yurt içi, gümrük kapısı ve yurt dışı sandıklarının kesin sonuçlarını açıkladı. 58.291.898 kayıtlı seçmenden 49.798.855 kişi oy kullanmış ve geçerli oy 48.936.604 olmuştur. Evet oyu verenlerin sayısı 25.157.463 iken Hayır oyu verenlerin sayısı 23.779.141 olarak belirlenmiştir. Evet oyu verenler %51.41, Hayır oyu verenler ise %48.59 olarak belirlenmiştir. Evet ile Hayır arasındaki fark 1.378.322 olarak açıklanmasına karşın, en az 2.500.000 mühürsüz oy pusulasının olması, seçimin üzerindeki şaibeyi ve açık hileyi gözler önüne sermektedir.

16 Nisan Pazar günü yapılan halk oylamasında CHP’nin yaptığı itirazlara ilişkin ret kararının gerekçesini açıklayan YSK, mühürsüz oyların geçerli sayılması kararının önceki seçimler de verildiğine sığınarak, “tam kanunsuzluk oluşmamıştır” demiştir. Aslında bu karar bile, kanunsuzluk olduğunu açıklamaktadır. YSK, bu açıklama ile, kanunsuzluğun tam, yarım, çeyrek gibi oluştuğunu belirleyerek, hukuk tarihine yeni bir değerlendirme sunmuştur. ‘Tam kanunsuzluk oluşmamıştır’ belirlemesi neye göre ve nasıl yapılmıştır, belli değildir. YSK, başından beri hukuku çiğnemiş ve hatta katletmiştir. Zaten Tayyip Erdoğan ile çay toplamaya giden bir YSK Başkanı’nın, tarafsız olamayacağı ve yansız davranamayacağı bilinmekteydi. Ama muhalefet partileri bunu da anlayamadı.

Halk oylaması sonucunda kabul edilen anayasa değişikliği kanunlaşsa da, toplum açısından meşru değildir. YSK, bunca gerçeği yalanlarla örterek resmi sonuçları açıklamış olsa bile, seçimler üzerindeki şaibe ve açık hile durumu ortadan kalkmış değildir. Toplum, bu halk oylamasındaki sonuçların meşru olmadığını hep tartışacaktır. Toplum büyük çoğunlukla “Hayır” iradesini ortaya koymuştur. Bugün seçimlerin doğruluğunu ve  dürüstlüğünü ortadan kaldıran bir kurul haline gelen YSK, tam hukuksuzluk yapmıştır, tam kanunsuzluğa imza atmıştır.

YSK’nun on bir üyesinden sadece bir üye, ‘tam kanunsuzluk oluşmamıştır’ kararına katılmamıştır. Bir hukuk dersi olan karşı oy gerekçesini yazan yargıç Cengiz Topaktaş, Türk Hukuk Tarihi’nde onurlu ve değerli bir şekilde anılacaktır. Yargıç Cengiz Topaktaş “sivil darbe yapıldığı yıllarda da Türkiye’de yargıçlar varmış” diye anılırken, hukuku katleden diğer üyeler utançlarından insan içine çıkamayacaklar ve yaptıkları hukuksuzlukların hesabını vereceklerdir. 

Bu hesabın verilebilmesi için muhalefet partilerinin yönetimlerinde ivedilikle görev değişikliği yapılarak hukuka inanan, Atatürk ilke ve devrimlerini özümseyen, tam bağımsızlıkçı, emperyalizm karşıtı ve yurtsever yöneticilere gereksinim vardır.

Ülkemizin gündemi sürekli değiştirilmektedir. Ancak tıpkı ‘diploma’ konusu gibi, 2.500.000 mühürsüz oy pusulasını da gündemden hiç düşürmemek gerekir. Ülkemizdeki rejimin sahtekarlıkla değiştirilmesine karşı, örgütlü ve demokratik tepkimizi her yerde göstermeliyiz. Anayasanın 34. maddesinde; “herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” yazmaktadır ve tepkimizi bu sınırlar içinde vermenin bir yurttaşlık görevi olduğunu unutmamalıyız. Oy hırsızlarına karşı mutlaka gerekenler yapılmalıdır.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.