SUÇ ORTAKLIĞI

ABONE OL
10:03 - 11/07/2021 10:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

AKP’nin bu kadar yolsuzluk, yüz kızartıcı ilişkileri ortaya çıkmasına rağmen, dağılmamasının en önemli nedeni,partinin tabandan tepeye kadar büyük çoğunluğunun suç ortaklığıdır.

Erdoğan’ın onayı ile AKP’nin yarattığı; bazan korku sopası, bazan siyasetçi, bazan kol kola beraber yürürken ve yürütürken yol arkadaşı, aslında halkın lokmasına birlikte çöktükleri Mafya üyelerinin itiraflarını sağır sultan duydu

Ne yargı ne yandaş ve yanaşma medya duymak istemedi.

İktidarlarını sürdürmek için kullandıktan sonra onları da eski dönek solculara, beraber yürüdükleri tarikatlara, politikacılara yaptıklarını onlara da yapıp, kirli mendil gibi atmaya kalkınca olanlar oldu.

Siyasetçi, iş adamı, yargı ve medyadaki suç ortakları gibi susmayarak birlikte döşedikleri kanalizasyon borularındaki iğrenç pisliklerin kapağını açarak ortaya saçtılar.

Aslında bütün bu olanlar, tarafsız medya, yazar, siyasetçi, gazeteci tarafından haber olarak, Meclis kürsüsünde, kitaplarında, gazetelerinde belge ve tanıklarıyla açıklamışlardı.

Halkın yanında yer alan bir avuç insan, yine iktidarın sopası olan iktidarın militanı konumundaki RÜTÜK, savcı, hakim, vali, kaymakam, polis güçleri ve özel aflarla çıkartılan katil, mafya elemanları tarafından dayakla, hapis cezalarıyla, işsiz bırakmakla cezalandırılarak susturulmak istenmişti.

Bu gerçekler, medyanın yüzde doksan beşini oluşturan aynı suçlara ortak olmakla kalmayıp, halkın emeğinden çalınan ganimetlerden (!) pay alan yandaş sözde gazeteci-yazarlarca görmezden gelinmişti (*1)

Beraber yürüdükleri ve yürüttükleri her cinsten ortaklarıyla, Türkiye’nin parasal kaynaklarına beraber çökerken her türlü yolu seçmekten utanmadılar, korkmadılar:

Süleyman Soylu’nun kasası olan iki iş adamı, 57 yaşındaki eski Esenler Belediye Başkanına 17-18 yaşındaki kızlarla kumpas kurarak, ilişkileri kayıt altına alıp, onu istifa ettirerek, kendi adamlarını seçtirdiler.

Siyasetten uzak olması gereken yargının sadece yerel birimlerini değil, Yargıtay, Danıştay Başkanları da Rize’de AKP Genel Başkanı ile çay toplattılarak siyasete çerez olarak kullanıldılar.

Hakimlik ve savcılık maaşıyla ulaşılamayacak servetler, mülklere sahip olmaları bir yana, yurtdışı gezileri yanında Pramount Otelinde kuruş ödemeden sefa sürmekten utanmadılar.

Böylesine lüks ve pahalı otellerde gazetecisi, hakimi, savcısı, siyasetçisi kuruş ödemeden kalmalarına rağmen, bu otel masrafının Sezgin Baran Korkmaz gibilerin aracılığıyla kara para aklayarak karşılandığı ortaya çıkmıştı.

1918 Yılında emekli olan Yargıtay Başkanı İsmail Hakkı Cirit, Pramount Oteli’ni Tankla basıp ele geçiren Cihan Ekşioğlu’ndan hediyeler alırken resimleri ortaya çıkmasına rağmen yine kimseden tık yok.

İstanbul Sözleşmesi, TBMM’de oybirliği ile kabul edilmişti.

Partili Cumhurbaşkanı, Oğuzhan Asiltürk’ün Cumhur İttifakını destekleme karşılığı KHK ile bu sözleşmeyi kaldırarak meclisi yok saymıştı.

İstanbul Sözleşmesinin ve Kadın Tacizinin KHK ile kaldırılmasına karşı, Danıştay’da (10. Daire) açılan davada RET oyu veren üç hakim, aslında sadece yasadışı bir karar vermedi, TBMM’ni de yok saydı.

Bu yasadışı kararı veren hakimler bize çok tanıdık geldi.

Yılmaz AKÇİL :Bekir Bozdağ tarafından 2014 yılında AdaletAkademisi Başkanlığına atanmış, 2016 yılında bu dairenin Fetö Yapılanmasının merkezi olduğu için feshedilmişti.

Üye: Lütfiye Akbulut: AKP döneminin İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1.Hukuk Müşaviri iken, İmamoğlu kazanınca Erdoğan tarafından Danıştay’a üye olarak atanınca; ‘’Reis seninleyiz! Erdoğan, seni verene kurban!’’ diye Tivit atmıştı.

Diğer hakim ise 2019 da İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlık seçimlerini Ekrem İmamoğlu kazanınca AKP’nin ‘’hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olmuştur!’’ Gerekçesiyle seçimler iptal olmuştu.

2017 Yılında yapılan referandumda Anayasa değişikliği yüzde 52 oyla reddedilmesine rağmen mühürsüz olduğu için iki milyon geçersiz oyların yandaş YSK kararıyla geçerli sayılması ile kabul edilmiş sayılmıştı.

Muhalefet, İstanbul seçimlerinde yaptığı gibi tavır koysaydı, bu ucube Cumhurbaşkanlığı sistemi olmayacaktı.

Artık tüm yolsuzluklar, belgelere erişim yasağı getirerek Yargıyı çökertme süreci başlatıldı.

Son olarak Yargı Paketi yasası diye

Aslında

Tarikat Yasasını getirerek

Ahlakı da çökerttiler.

YILDIZ AKALIN

(*1) Fetö sevici olup villalar kapan karı-kocalar, semirdikçe semiren Pelikancılar, mafya babalarının maaşa bağladığı sözde gazeteciler, aktif politikacılar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Mert

      Geriye dönük İslam ülkelerine bir baktığınızda, Bu ülkelerin 100 yıl geçmişini taradığımızda baskıyla, zorbalıkla, hukuk dışı uygulamalarla sömürü düzeni kurduklarını, Faşist, Diktatör rejimle yönetilirken. Devleti idare edenleri baktığımızda ise onlar Allah’ın kitabı Kur’an’la ortaya çıkarak bu makama Devlete yönetmek istediklerini talip olduklarını görüyoruz. Şimdi insan sormadan edemiyor. Acaba Allah’da gerçekten insanların anlattığı tarif ettiği gibi Rahman ve Rahim yerine bir diktatör faşist birimidir?
      Zira onun Dini’ni tebliğ etmeye sürdüren bu yaratıklar, ona O’nun dinini anlatmaya yardım edecek yöneticilerin yönettikleri ülkede hep Faşist Diktatör rejimle idare edildiğini görüyoruz. Hani Allah herşeye gücü yeter, herşeye Muktedir olan Allah, bunları nasıl izin veriyor dersiniz? Hz. İbrahim (a.s.)’a, Hz. Musa (a.s.)’a, Hz. İsa (a.s.)’a, ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’e yardım ettiği gibi bu insanlara neden yardım etmedi ve halen etmiyor diye sormadan geçemiyoruz değilmi. Birde bunları canlı canlı rüyalarınızda yaşıyorsanız?
      Demem oki, Allah gerçekten Nemrut’a, Firavun’a, ebu Cehillere, ebu Leheblere, ebu Sufyanlara yardım eden bir Rab olduğu kesinleşmiş olup, Dünyada insanlara yapılan bu kadar zulüm, baskı, işkence bir hak olduğu da kanıtlanmış olmaktadır. Dolayısıyla yok Kul hakkı, yok insanları öldürmek can kıymak, yok haram, helal, caiz, vacip, farz sözleri söylemleri hepsi birer boş anlamsız bir sözden ibaret.
      Kabil habil kardeş kardeşi öldürmüş, Hz. Yusuf’u kardeşleri kuyuya atmış. Ey insanoğlu hacımısın hocamısını dindarmısın yoksa dinszi mi her neyse nesin. 19 yıldır bu insanlar bu insanları ne yaptığını sanıyorsun?

      Yanıtla
      +0
      -0