SAKIN SEVME

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başbakanın 27 Şubat 2014 Perşembe günü Burdur’daki mitingde yaptığı konuşmanın her cümlesinden bir makale çıkarmak olanaklıdır. Çünkü konuşmanın her cümlesi yanlışlarla doluydu ve gerçekler gizlenmişti. Ayrıca, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra yaşadığı psikolojik durumu da yansıtmaktaydı.

Yaptığı konuşmada söylediği şu sözler ilginçti: “Biz birbirimizi seviyor muyuz? Niçin seviyoruz? Biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik ya. Türk’ü de seviyorum, Kürt’ü de seviyorum, Muhacirini de, Romanını da, Lazını da, aklınıza ne gelirse. 77 milyon benim canımdır, ciğerimdir ya. Bu yeni istiklal mücadelesidir.”

Başbakan, sakın sevme beni; ben sizin ne canınızım, ne de ciğerinizim. Sizin gibi birinin beni sevmesi onuruma dokunur. Benimle birlikte Kemalist ilkelere gönül vermiş, tam bağımsızlık yoluna baş koymuş, emperyalizme karşı mücadele eden yurtseverleri de sakın sevmeyin. Zaten sevmeniz mümkün değil, bu sözlerinizle yaklaşan seçim öncesinde yurtseverlere, ulusalcılara göz kırpıyorsunuz.

Başbakanın İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı yaptığı döneme ilişkin TBMM Başkanlığı’na ulaşan ve dokunulmazlık zırhının kaldırılması istenen fezlekelerde “görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrakta ve kayıtlarında sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamaları yer almaktadır. 1994 yılında İstanbul Anakent Belediye Başkanı olmasından, milletvekili seçildiği 2003 yılına kadar geçen sekiz yılda 84 suçlamanın kayıtlara alınmış, bunlardan yalnızca birinden beraat etmiş, hakkındaki 20 suçlamadan “Rahşan Ecevit’in affı” ile kurtulmuş ve diğer 63 suçlamadan ise dokunulmazlık sayesinde şimdilik kurtulmuştur. Böyle birinin bizleri sevmesi düşünülemez, onur kırıcıdır.

Başbakan, imam hatipte okumuş, kafası bilime karşı şartlanmış, tesettüre inanmış, İslamcı terörist Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturmuş, emperyalist devletlerin büyük işgal projelerine eşbaşkanlık yapmakla övünmüş, Fethullah Gülen cemaati ile devleti paralel olarak yönetmiş, Atatürk ilke ve devrimlerini anlayamamış, hiçe saymış, siyasi çizgisini şeriat yoluna adamış, dini politikaya alet ederek, kendisine ve yakınlarına maddi çıkar sağlayan bir politikacıdır. Bilgisi, birikimi, kültürü, eğitim durumu, konuşmaları belirli seviyenin altında kalan basit bir inanç hortumcusu olan başbakan, ülkemizi büyük bir karışıklığa ve ortaçağ karanlığına sürüklemektedir. Laikliğe ve demokrasiye aykırı eylemlerin odağı haline gelmiş olan bu siyasi iktidarın başbakanı, ülkemizde sivil darbe yapmıştır. Böyle birinin bizleri sevmesi düşünülemez, gururumuzu incitir.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ortaya saçılan pisliklerden, 12 yıldır ülkeyi yöneten başbakan sorumludur. Rüşvet, ayakkabı kutularındaki dolarlar, imar yolsuzlukları derken, başbakanın oğluyla telefon görüşmesi sonrasında ortaya çıkmıştır ki; dökülen paraların, alınan rüşvetlerin haddi hesabı yoktur. Ortaya çıkan bu pisliklerden sonra demokrasi ve özgürlükleri askıya alan hukuk dışı yasalar çıkartılarak, hırsızları koruyan birinin bizleri sevmesi düşünülemez, aşağılandığımızı hissederiz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün geçtiği ve özgürlük türküleri söylenen bu topraklarda, ihanete, yolsuzluğa, hırsızlığa, onursuzluğa yer yoktur. Kemalist ilke ve devrimlere yürekten bağlı, onurlu yurtseverleri, hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla diktatörlüğe giden birinin sevmesi düşünülemez..

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.