ZULÜM, ŞİDDET VE ÖTESİ

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Tarihin ilk dönemlerinden itibaren öncelikle yaşama tutunma savaşı veren canlı varlıklar, geçen bunca milyon yıl sonrada geldiğimiz şu günümüzde de aynı savaşı farklı bir boyutlarıyla çok farklı nedenlerle veriyorlar maalesef. İster bir kişinin bir başka kişiye, ister bir grubun başka bir gruba veyahut ta bir ülkenin-ülkelerin başka bir ülkeye-ülkelere yaptırımlar uygulaması şiddeti de yanında getirirken hiç kuşkusuz birilerinin mutluluğunu ve diğerinin mutsuzluğunu gündeme getirir.

Yaşantımızın hemen her alanında çok sıkça rastlanan şiddet, günümüzde bazen farklı kişi ve kurumlar tarafından bir başka birini sindirmek için bir taktik olarakta kullanılırken, bazen de sonuçları çok acı biten bir zulüm olarak görülmektedir. Biz tüm insanların içini sızlatan bu durum hala ilkellikten kurtulamadığımızı bizlere göstermektedir!

Sözlük anlamına baktığımızda; ”sertlik, katılık, sözle yola getirme yerine kaba kuvvet kullanma; azarlamada ve cezalandırmada aşırı gitme” şeklinde tanımlanan şiddet, saldırganlıkla bağlantılı bir davranış biçimi olarakta açıklanmaktadır. Burada; herhangi bir nesne, varlık ya da kişiye doğru uygulanan şiddet, uygulanan kişinin bunu istemediği ve o kişiyi tahrik edici, yıpratıcı bir eylem olarak ta görülmekte ve işin en ilginç yönü de bunun bir kişiye karşı uygulandığı gibi bir uygulayanını olmasıdır şiddet. Ayrıca Doğamızın bazen Tusunami, bazen Deprem ve bazen de Sel’ler yaratarak insanlığımıza bir hatırlatması da olmaktadır.

”İktidar’lar ya da şiddeti uygulayanlar aslında hep buna karşı olduklarını söyleseler de (Örn. ABD nin Irak’a demokrasi getirmek amacı ile İsrail’in Filistin’e karşı kendini koruması amacı ile ya da Dünyanın farklı bölgelerinde farklı kişi ve kurumlarca sözüm ona eğitmek, yardım etmek amacı ile uyguladığı şiddeti gördükçe aklıma) Bu ülkelerin ya da kişilerin kendi varlıklarını devam ettirebilmeleri için bırakın şiddeti hatta acımasızca öldürdüklerine şahit olmaktayız.

Nazi Almanya’sından kaçarak önce İstanbul’a ve daha sonrada Amerika’ya yerleşen Hukuk ve Siyaset Bilimcisi Prof. Dr. Maximilian Wagner ”İktidar; zulüm ve şiddet demektir çoğu zaman. İyi insanlar iktidara gelemezler, gelseler bile iktidarları kısa olur ya da iktidar onu bozar, zalim yapar. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yoktur. İktidarınızın sürekliliği şiddete ve öldürmeye bağlıdır. İktidar yolu zorlu bir yoldur, uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz” diyordu, haksızda değil!!

Canlılar arasındaki ilişkiyi bir ölüm kalım savaşı olarak nitelendiren Darwin, ”şiddetin, insanın insanla ilişkisinden daha önce, diğer canlı türlerinde ve insanın doğa ile ilişkisinde de görüldüğüne” dikkat çekerek, doğadaki şiddetin kaynağını ”doğal ayıklanma/seleksiyon mekanizması” ile açıklamaya çalışmıştır.

Şiddetin içgüdüsel bir davranış olduğu iddiasının en güçlü savunucusu Sigmund Freud ise, tüm normal ve normal dışı insan davranışlarının genetik olarak belirlenen iki temel içgüdünün etkisiyle çıktığını savunmuştur. Bunlar ”yaşam içgüdüsü ve saldırganlık-ölüm içgüdüsü, bu iki temel içgüdünün doğuştan geldiğini, tüm insanlarda ortak olduğunu, insanın ruhsal yaşamını ve davranışlarını belirleyen temel organizasyonun bu iki gücün etkisi altında biçimlendiğini söylemiştir.

Günümüzün uygar yaklaşımlarına göre şiddet kabul edilemez bir fenomen bir davranış şekli olsa da! Gönümüzde hala şiddeti farklı boyutları ile farklı bölgelerde görmemiz doğrusu bizleri endişeye sevk ediyor ve üzüyor. Ancak bu durum, şiddetin sosyolojik, psikolojik, politik, felsefi, psikiyatrik ve tarihi gerçekliğini ortadan kaldıramaz. Tarih ve siyaset üzerine düşünen hiç bir kimse, şiddetin insan ilişkilerinde oynadığı büyük rolü görmezlikten gelemez. Şiddeti şiddetle değil sevgiyle çözmenin mümkün olabileceği bir çağda olduğumuzu belirterek bunun için şiddetin daha çok kişiler arası iletişimin yeterli düzeyde olmamasından kaynaklandığını buradan bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum.

Aslında yukarıda açıklamaya çalıştığımız tüm bu olguları; Trafikte, okulda, askerde, iş yerinde, sporda, aile içinde ve hayatın her alanında görmemizin altında yatan ve burada mutlak surette birilerinin bir çıkarının olduğu söz konusudur! Ki; şiddeti çözmek içinde, ancak ve ancak yeterli düzeyde eğitimin verilmesi ve ilişkiler arası iletişimin sağlıklı bir şekilde oluşturulması ile mümkün olabilecektir. Burada kişilerin, grupların, toplumların, ülkelerin ve aslında tüm insanlık âleminin belirli bir eğitim düzeyine ulaştırılmasıyla bu işin daha kolay olacağı aşikârdır.

Şiddetsiz mutluluk dolu yarınlar dileklerimle!

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.