ZOR YILLARIN İÇİNDE KAYBOLAN UMUTLAR

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İnsanların düşüncelerini söylemekten bile korkar hale geldiği bir ülke de yaşamanın, ne denli zorluğunu biliyorum. Şimdi bana birileri ”O zaman sende bu ülkeyi terk et” diyebilir. Ben ülkemi her zaman sevdim, nerede olursam olayım sevdim. Dünya da benim ülkem gibi tüm güzelliklerin yaşandığı bir başka ülke var mıdır? Herkes kendi ülkesini sever elbette, âmâ şimdi baktığımda, benim ülkemde neler oluyor? Türkiye nereye gidiyor? TSK neredeyse toplumsal değerleri yok edilerek etkisizleştirilmiş,60’a yakın general tutuklu, birçok bilim adamı, yazar sanatçı, gazeteci içeride, kitap yazdığı için yıllarca mahkemeye çıkmayan içerde. Aydınlıktan ve Atatürk’ten, cumhuriyetten konuşan ”acaba duydular mı” diyerek korku sendromu yaşandığı benim ülken değil mi?

Siyasetin yok olduğu benim ülkem, insan hayatının hiçe sayıldığı benim ülkem. Tüm bilimsel kurumların kapatıldığı ülke benim ülkem, âmâ inanç ticaretinin saygın kaldığı da benim ülkem. İnançları duygusallaştırarak bunu siyasetin getirisinde buluşturmayı becerenlerin yaşadığı ülke de benim ülkem. Sevemedim onları bir türlü, yaşadığım sürece de nasıl seveceğimi ya da benimseyeceğimi bilmiyorum. İkisini de sevemedim nedense, belki de onların umurunda değil benim tarafımdan sevilmemek, onlar nasıl olsa kendilerini kimlerin sevdiğini biliyorlar. Kültürel ve eğitimselliğin çok gerilerinde kalmış, neyi neden nasıl diye ayıramayan ”Kırsal Kültür de tıkanan” halkım dedikleri toplumun sevmesi yeter onlar için. Atatürk’ü, bilimi, sanatı, çağdaşlığı, cumhuriyeti, tüm aydınlığı bir tehlike gibi gösterdikleri ve sadece inanç getirisinin ve İslam modelinin gerekliliğini savunmanın yarattıkları halk kitlesini canlı tutmak yeter onlar için. İki farklı tehlikeli bir bölünmeye sürüklenen bir ülke benim ülkem. Birinde aydınlık, Atatürk, çağdaşlık var, diğerinde ise tek kelimeyle Karanlığı gösteren resim varama şimdi aydınlığın çağdaşlığın verdiği kalkınışı yok etmek tek amaç onlar için. İşte cumhuriyet törenlerinin anlamsızca iptal edilmesi. Bir zamanlar solcuyum diyen, âmâ imtiyazlı bir kimlik adına düşüncelerini yok yere terk eden, ama şimdi törenlerin iptal edilmesini savunan bir Kültür Bakanı. Yüce yargının bağımsızlığını kaybettiği bir ülke benim ülkem. Tek adamın konuştuğu bir ülke benim ülkem. Fransa’da 14’Lui gibi ”Benim kanunlarıma alışmalısınız” diyen birinin hükmettiği ülke benim ülkem. Başbakan beni korkutuyor, bu hiddet öfke kin ve hırs neden? İnançların savunuculuğunu yaptıklarını söyleyerek siyaset yapmak neden? Bu halk buna inanıyor, Başbakan halkın duygusal yönünü çok iyi analiz etmiş ve bunu da çok iyi yansıtıyor inananlara. Âmâ yarın bu ülke de yaşanacaklara baktığımda dilerim ben yanılmış olurum. Bu ülke bu yok edilişi hakketmiyor.
SANATIN ADI YALAKALIK…
Somali’de gösteriye karışan, âmâ bir tek çocuğa dokunamayanların sanatçı diye anıldığı bir ülke benim ülkem. Ortaya çıkıpta akıl ve bilimi yok sayan, demokratik açılım gösterilerin de ”bende size destek veriyorum Sayın Başbakan’ ‘diye açıklamalar yapanların yaşadığı ülke benim ülkem. Sanat ve sanatçılıktan çok, sabahları TV’lerde bacım edebiyatı yapan, kendini yargıç yerine koyanların yaşadığı ülke benim ülkem. Sanatın adını bile açıklayamayanların, sanat adına sergiledikleri çirkinliklerin yaşandığı ülke benim ülkem. Başbakanın annesinin vefatı nedeniyle, hiç yanından ayrılmayan, yaptığı programlarla mistik dünyanın adamı ve hızlı yükselişi sorgulanamayan Acunların yaşadığı ülke benim ülkem. Dünyanın hiç bir ülkesinde görülmeyen bir dizi furyası, mistik anlamda içi boş senaryolaştırılmış ve adeta Türk halkının duygusal dünyasında etkileşimi teslim almış, bunun da ötesinde gerçeklerin perde arkasında kalmasının işine geldiği bir sitem anlayışı benim ülkem. Sanatın adını bile açıklayamayanlar, Televole kültürünün yerleştiği bir ülke benim ülkem. Önüne gelenin elinden tutulup ortaya fırlatılmış ve sonra da adı sanatçı ya çıkmış soytarılıklara davetiye çıkarmış gösterilerin adı benim ülkem. Rezaletlerin ve sanat olmayan gösterilerin adı benim ülkemde sanat. Âmâ birilerinin işine gelmiyor mu bu yapılanlar? Acun gösterilerini yaptıklarını sanat adına sorgulamak lazım. Şimdi sanat diye yapılan gösterilerin ardında. Benim ülkemde hırsızlar daha çok çalıyor kimse buna ses çıkarmıyor, âmâ fakirler ölsün bu kimsenin umurunda değil. Beni yönetenler çıkıp güzel laflar etmesini biliyorlar, tıpkı Başbakan gibi. Bu millet koyun gibi ne söylersen dinler diye düşünenler, sonunda nasılsa konuşurlar bağırırlar yürürler, âmâ unutur giderler her şeyi diye düşünenler, benim ülkemde şimdi sisteme hâkim olanlar değil mi? Acunlu ya da diğer magazinsel gösteriler, içi boş anlamsız TV programları, seyrederken milletin nereye sürüklendiğini bilmemesi yaşanacak gerçeğin ta kendisi olacak. Türkiye’nin yakın gelecekte yaşayacağı asıl sanat, TV lerde sergilenen mistik dizilerin dışında, evlenme programları ve diğer saçmalıkları sergileyenlerin yaptıkları adının sanat bile olamayacağı, âmâ bu acı gerçeğin adına kendi sanatlarını koyanların bırakacakları miras olacaktır. Hükümete yakın olmanın, ilerde kendisine nasıl bir fırsat yaratacağını iyi kurabilmekte bir başka sanatın adı. Türkiye’de sanatı yok edenleri kutlamak gerek, âmâ onlar Show yapmayı iyi biliyorlar, dinlemeye değer bulmadığım, ya da her bayramlarda inanılmaz paralar aldıklarını gördüğüm adı yazılı sanatçılara baktığımda, bu kadar paranın karşılığında nasıl sanata adını verdiklerini, ya da bunu hak edip hakketmediklerini sorgulamak gerekmez mi? Ben ülkemde sanatı sanat diye yapanları alkışlarım, siyasetin içinde görünerek yalakalık kültürünü gösterenleri dinlemeye değer bulmadıklarımı alkışlamam arkadaş.
TÜRKİYE NEREYE SÜRÜKLENİYOR?
Türkiye nereye gidiyor? Nasıl bir tehlikenin içine çekilmek isteniyor? Türkiye yavaş yavaş bölünmeye gidiyor, âmâ benim hiç
birşeyin farkında olmayan halkım bunlara alkış tutuyor. Başbakan Türkiye’yi nereye sürüklüyor? Toplum neden hala sessiz kalıyor? Cumhuriyet, Atatürk, Bilim kurumları, bir bir yok ediliyor, âmâ herkesin korktuğu bir sistemde düşüncelerini bile konuşmaktan çekindiği bir düzende, sanırım sessizliğin nedeni bu olmalı benim ülkemde. AKP nasıl bu tıkanmayı açacak? Nasıl bunca sorunun altından kalkacak? Türkiye şimdi Ortadoğu da bir savaşın ortasında kalacak bunun kimse farkında değil mi? Bana göre asıl şimdi darbeyi yaşıyor Türkiye. Milletin meclisinde bir vekil İktidar vekili tarafından tartaklanıyorsa, buna Başbakan ses çıkarmıyorsa, siz buna demokrasi adını verebilir misiniz? Yıllar önce Başbakan bir konuşmasında ”Laik değil ümmetçilik asıldır” demişti. Şimdi Türkiye yavaş yavaş bu anlayışın içinde kalmıyor mu? ABD’nin verdiği sorumluluğun getirisinde Başbakan. Türkiye’yi nereye sürüklemek istiyor acaba? (BOP) eşbaşkanı, bunu kendi söyledi ”Bize bir görev verildi,(BOP) eşbaşkanlığı ve bizde bunu layıkıyla yapacağız. Diyarbakır o zaman parlayacak’ ‘diyordu. Bu görevi Başbakan, daha vekil olmadan almıştı. Şimdi aldığı bu sorumlulukla Türkiye’yi de nasıl bir felaketin ortasına çektiğinin farkında değil. Türkiye’de tüm çağdaş kurumlar, cumhuriyet, Atatürk, bilim ve akıl tümüyle yok sayılmaya çalışılıyor, yani senaryonun bir parçası böylelikle hayata geçirilmek isteniyor. Sen Atatürk ve cumhuriyeti yok sayacaksın, âmâ TBMM de bir padişah için anma toplantısı yapacaksın. Başbakan anma toplantısı yapacağı padişah Abdülmecit için ”Benim dedemdir” demişti, şimdi dedesini TBMM de anacak. Muhalefet nerede? CHP neden suskun kalıyor bu yaşananlara? Atatürk cumhuriyet ve tüm bilimsel kurumlar, âdeta bir çarkın içinde tıkanmış kalmış, âmâ ülke de Atatürk ve bilimi anlatacak savunacak bir parti CHP, şimdi neden suskun kalıyor. Türkiye’nin göz göre göre sürüklendiği felakete nasıl seyirci kalabiliyor. Türkiye tarihinde hiç bir zaman, bu kadar siyasal bir tıkanma yaşamadı. Beni asıl korkutan, yarın ucuz kabadayılık yapanların, öfkesine hırsına kapılarak tarih kokan bir devleti, peşi sıra sürükleyerek kendi felaketine ortak etmesidir. Türkiye Ortadoğu da içinden çıkamayacağı bir bataklığın (savaşın) ortasında kalırsa bundan sorumlu olanları tarih asla affetmeyecektir. Atatürk devrimleriyle yazılmış bir cumhuriyeti yok etmek o kadar kolay olmayacak bunu da biliyorum. Âmâ yine de korkularımdan kendimi alamıyorum. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.