0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Ülkemizin coğrafi konumu sayesinde dört mevsimi yaşayabiliyoruz. Avrupa’nın yaz aylarında görmeye alışık olduğumuz bulutlu gökyüzü ve insanın içini sıkan rutubetli hava Ankara’da yok. Gündüzleri ne kadar sıcak olursa olsun, akşamları üstünüze bir hırka almadan sokağa çıkamaz, balkonda oturamazsınız. Kara ikliminin hüküm sürdüğü Ankara’nın havası böyle, ama İstanbul, İzmir, Antalya ve diğer kıyı kentlerimiz haliyle daha bunaltıcı oluyor. Fakat güneşimiz her yerde aynı parlaklıkta, aynı güzellikte. Türkiye bir iklim cenneti.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da yurtdışında yaşayan yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu tatil için yurda gelecekler. Bir bölümü sanıyorum tatil için Ramazan ayını ve bayram günlerini düşünüyorlar. Bazıları tatili “memlekette” geçirmek, özlem duydukları yakınlarıyla birlikte olmak isterken diğerleri turistik bölgelerimizde Türkiye’nin doğasının, denizinin ve güzel havasının tadına varacak. Yurda gelmek için artık eskiye göre daha çok tercih edilen havayolu sayesinde azalan, ancak yine de maalesef yaşanan trafik kazaları bu yıl da yürek burkacak hiç kuşkusuz. Onun için, aman diyorum, o sıcak aylarda şoförlerin daha da yorgun ve bezgin olduğu gerçeğini ve Türkiye’de trafik kurallarının bazen hiçe sayıldığını unutmadan araç kullanalım, aman felaketler bizden uzak dursun!

Türkiye’deki tatil beldelerinde dünyanın çoğu tatil yöresini kıskandıracak nitelikte tesislerimiz var. Bu tesislerde son yıllarda uygulanan “her şey dâhil” tarifesi hiç kuşkusuz müşterileri çok memnun etmekte. Yediğiniz içtiğiniz ne varsa, hiç ücret ödemeden tüketiyorsunuz. Kilo almaktan korkmayanlar için uygun bir durum. Fakat ben bu otellerin özellikle bazı müşterilerinin sunulan ikramı abarttıklarını ve yiyemeyecekleri çokluktaki yiyecekleri tabaklarına tepeleme doldurduklarını görünce gülümsemekten kendimi alamam. Sanki bir görevmiş gibi verilen her şeyi yemek zorunda hissedenler oluyor. Mide kendilerinin, bir şey diyemeyiz. Öyle de, bu “her şey dâhil” sistemi o yöredeki esnafı perişan etti. Çünkü kimse her şeyin bedava verildiği otelden dışarı çıkıp para harcamıyor!

Benim tatile gelen sevgili yurttaşlarımıza bir de mesajım var. Nereye giderseniz gidin, çocuklarınıza Türkiye’nin özelliklerini ve güzelliklerini tanıtmaya gayret edin lütfen. Küçük ve genç yaşlarda gördükleri onların belleklerine yazılır, kendilerinin de Türkiye’nin bir parçası olduğu bilinci güçlenir. Yaşadıkları ülkenin yurttaşı da olsalar ve kendilerini o toplumların üyesi olarak da hissetseler, küçülen dünyamızda aynı zamanda Türk kimliği taşımalarının onlar için bir zenginlik olduğu gerçeğini benimsesinler. Çünkü toplumlardan çok bireylerin çok kültürlülüğü yaşamasının ve çok kimlikliliğin bu karmakarışık dünyamız için bir zenginlik olduğu gerçeği birçok çatışmanın ortadan kalkmasına da yol açacak. Çocuklarımızın bu gerçekle büyümesi onların ileride daha sağlıklı düşünmelerini, düşmanlıklardan, husumetlerden uzak durmasını sağlayacak diye düşünüyorum. İşte bu nedenle yaz tatilini Türkiye’de geçireceklere önerim şu: Sadece tatil yaptığınız otelde veya yörede kalmayın ve çocuklarımızın ülkemizi, kültürümüzü, gerçeklerimizi daha iyi tanıyabilecekleri bir programla geçirin bu yılın en güzel zamanını.

Herkese iyi bir hafta diliyorum.

Dr. O. Can Ünver