SÜREK AVI

ABONE OL
18:49 - 01/10/2020 18:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Emperyalizmin en sadık müttefiki bu günkü Türkiye yönetimidir.
AKP iktidarı, 1919′ larda başlayan Türk direnişinin karşıtı işbirlikçilerin uzantısıdır.
Yıllarca sinsice hazırlanan karşı devrimin uygulayıcısı görevini üstlendiğini açıkça söylemekten çekinmemektedir.
Recep Tayyip Erdoğan daha milletvekili bile olmadan Beyaz Sarayda ağırlandı.
Oğul George W Bush ve ABD dışişleri yetkilileri ile Türkiye Cumhuriyeti diplomatlarının alınmadığı gizli bir toplantıya katıldı. Erdoğan’ın yanında çevirmen olarak Egemen Bağış vardı. Egemen Bağış, ABD Yönetimlerinin uzun yıllar yeminli çevirmeni olarak çalışmıştı.
Bu toplantı sonunda verilen resimde Bush ve Erdoğan çok samimi ve mutlu görüntüleri verdiler.
Orada varılan anlaşma konusunda hiçbir açıklama yapılmadı.
Ama resmi görevi ve sorumluluğu olmayan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Beyaz Sarayda ABD’nin Irak işgalinde hükümetin ABD’ye destek sözü verdiği biliniyordu.
Bu görüşmelerin oluşmasında Şeyh Sait’in torunlarından Cüneyt Zapsu önemli bir rol üstlendi.
TBMM’sinin Irak İşgaline izin vermemesi ABD’yi öfkelendirmişti.
TBMM’nin onurlu tavrına ABD, Irak’ta Türk Askerinin başına çuval geçirerek yanıt verdi.
AKP, iktidarı bu utanca yanıt vermedi, geçiştirmeye çalıştı.
Erdoğan, Baykal sayesinde anayasa değişikliği ve hülle seçimle milletvekili seçildi.
Başbakanlığı emanetçi konumdaki Abdullah Gül’den devraldı.
İkinci Erdoğan- Bush buluşmasında Egemen Bağış dışında Türkiye’den Oval Ofis’teki görüşmeye kimse alınmadı.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay İkinci Başkanı Engin Saygun dışarıda bırakıldı. Toplantıda ABD Ulusal Güvenlik yetkilileri katılırken, Türk diplomatlarının alınmaması, Başbakanın toplantıdan sonra sessiz kalması kuşku yaratıyordu.
Bush gizli görüşmeden sonra Türk Heyetine: ”Öyle tek taraflı davranamazsınız.” Uyarısında bulundu.
İşte Ortadoğu’da BOP, Kuzey Afrika projesi ve Türkiye’de 1918 Sevr’e geri dönüşün ana çizgileri bu buluşmada belirlendi.
ABD 1991 yılından beri aradığı en sadık adamını bulmuştu.
Bu proje adım adım uygulanacaktı.
Önce engeller belirlendi.
Cumhurbaşkanlığına cemaat listesinden dindar cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül’de uzlaşıldı.
Artık kararnameler, anayasaya uymayan yasalar jet hızıyla onaylandı.
Medyaya çeki-düzen verilecekti.
Başbakan seçeneği sunmuştu: ”Ya taraf olacaksın ya da bertaraf!”
Türkiye’de ABD’ye, cemaatlere, AKP’ye muhalif kim varsa acımasız bir Sürek Avı başlatıldı.
Bilim adamları hurafelerin, dogmaların üniversitelerde olamayacağını savunuyorlardı.
Yaşamda tek yol gösterici bilimdir!
İnancında direndikleri için tutsak edildiler.
Bugün uygulamaya konulan PKK ile dostluk projesi anlık bir karar değil ta o zamanlarda planlanmıştı.
İlhan Selçuk solda ve laik cumhuriyet bağlamında simge isimdi.
Yaşlıydı, hastaydı. Sabaha karşı evinden alındı, uykusuz, psikolojik baskı uygulandı. Sorguda öldüremediler.
Ama olanlara vücudu dayanamadı. İlk kurban olarak koca çınarın ölümünü sağladılar.
Mustafa Balbay, genç, inançlı Türkiye sevdalısı gazeteciydi.
Tuncay Özkan ilkeli, doğruluktan yana bir gazeteci olarak görevini yapıyordu. Cemaatin ve iktidarın yolsuzluklarını kanunsuzluklarını TV Kanalında tüm Türkiye’ye duyuruyordu.
Doğu Perinçek, hem Aydınlık Dergisinde, hem de Ulusal Kanalda cemaat ve AKP’nin gizli işlerini ortaya döküyordu.
Mehmet Haberal, dünyada dalında önemli bir TIP adamıydı. Ama Ulusalcıydı, TV Kanalı AKP’ye ve Cemaate tersti.
Dünya çapında cüzam konusunda devrim yapan Profesör Türkan Saylan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kanalıyla yoksul, çocuk yaşta yaşlı kocalara kuma olarak satılacak kızları okutuyor, doktor avukat, öğretmen aydın çağdaş birer cumhuriyet kadını olarak topluma kazandırıyordu.
Yok edilmeliydi.
Zaten kanser tedavisi oluyordu. O kadar baskıya, zulme dayanamadı.
Yaşamını adadığı Çağdaş Türkiye mücadelesinde can verdi.
Ergenekon’un kasası diye tutsak ettikleri Kuddusi Okkır kanser hastasıydı. Suçunu bile bilmiyordu. Bir yıl tutuklu kaldı. Ağır hastaydı. Alel-acele salıverdiler ama kanser her yanını sarmıştı.
Hastane odasında karısının kolları arasında Bağ-Kur’a borçlu öldü.
Hukuk, insan hakları rafa kaldırılmıştı.
Tüm yargıyı cemaat müritlerine teslim ettiler.
Özel Yetkili Mahkemelerde, özel görevli savcılar, hâkimler, ihbarcı gazeteciler, kadın satıcı sabıkalılar, terör suçlarından tutukluyken özel yetiştirilmiş gizli tanık durumuna getirilen terör suçluları sürek avının elemanları olarak görevlendirildiler.
Emekli generaller, emekli kuvvet komutanları ve Genel Kurmay Başkanlığı yapmış İlker Başbuğ bu sürek avının kurbanları seçildiler.
Orduda kuvvet komutanları, oramiral kalmadı bu ihanet projesine engel olabilecek kim varsa tutuklu.
Asıl suçları Irak’ın bölünmesine, Türkiye’de Özerk Kürdistan’ın kurulmasına karşı olmalarıydı..
Komutanlar, subaylar, tutuklanınca ordu yasal görevini yerine getiremez olur.
Binlerce askerin yurttaşın katilleri Türk Ordusunun komutanları hakkında suç duyurusunda bulundular. Tanıklık yapmaları bu mahkemelerce kabul edildi.
Ama Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanlığını yapanların tanıklıkları kabul edilmedi.
Artık Recep Tayyip Erdoğan ABD’nin çizdiği yolda tek adam olmak için kırk bin insanın ölümünden sorumlu olan Öcalan’ı ittifak seçti.
Bu bir barış projesi değildir.
Büyük bir oyun oynanıyor.
Öcalan’ın kardeşi önüne dizilmiş mikrofonlardan hükümete talimatlar veriyor.
Nato askerleri füze kalkanıyla Türkiye’yi Suriye’den koruyacaklar.
Erdoğan, Ben aslında Gürcü’yüm” deyince Hakan Şükür beyefendiden geri kalır mı?
”Ben de aslında Türk değil Arnavut’um.” Dedi.
Musa’nın Gülü, Şeyh Sait’in, Said-i Nursi’nin, Derviş Memet’in torunları mecliste Atatürk’e kadar, kurtuluş savaşına kadar sataşmaya başladılar.
Peki, bu saygısızlığa, ihanete sadece Kamer Genç mi isyan edecek?
Atatürk’ün partisi hep nutuk la mı geçiştirecek?
Erdoğan Arap Kralları gibi astığı astık, kestiği kestik.
Gittiği yerde Arapça dualar okuyup din devletinin temellerini atıyor.
Yakında sürek avı mecliste de başlarsa sizi milletvekili dokunulmazlığı bile kurtaramaz….
Bizden söylemesi…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.